Sera Etkisinin Oluşmasını Sağlayan Kaynaklar

(Karbon salınımını sağlayan kaynakların yarattığı İklim Değişiklikleri)

ÇŞB: nın 2010 yılı İklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında çıkan sonuçlar ise sera oluşumunda etkisi olan kaynaklar şöyle sıralanmış. Toplam emisyon 401.9 milyon tondur. Enerji üretiminde kaynaklanan sera etkisi % 71 ve 285.1 milyon ton, Sanayinin etkisi % 13 ve 53.9 milyon ton, Etıkların etkisi % 9 ve 35.8 milyon ton, Tarımın etkisi %7 ve 27.1 milyon tondur.

Türkiye’de 2013 yılında toplam seragazı emisyonu 459,1 milyon ton karbondioksit eşdeğeri oldu. Bu toplam miktar 2010 yılına göre artış göstermiştir. Bunu sağlayan kaynakların payları ise kısaca şöyledir:

Bunun %67,8’i enerji, %15,7’si endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, %10,8’i tarımsal faaliyetler, %5,7’si de atıktan kaynaklandı. Burada yüzdelik dilimler karşılaştırılabilindiği gibi emisyon hacmindeki artış ayrıca dikkat çekiyor. Her geçen yıl sera etkisi ve karbon salınımı daha da artıyor.

Atmosferde artan karbondioksitin deniz suyuna karışması, okyanusların ısınıp asit oranının artmasına yol açıyor. Isı farklılıklarının artması ise doğal felaketleri tetikliyor. Aşırı düzeyde iklim değişikliklerine neden olmaktadır. Ya tam kuraklık, yada aşırı yağış olarak kendini göstermektedir.

Bu süreç, yeryüzünün, kabul ettiği enerjiyi tekrar uzaya göndermesine engel oluyor. Böylelikle yeryüzü sıcaklığının sabit kalması zorlaşıyor. Sera gazları bu nedenle iklim değişikliklerinin nedeni olarak gösteriliyor.

Okyanuslar ve eko sistem, büyük oranda da ormanlar, atmosferde ısınmaya neden olan sera gazını emdiklerinden, okyanusların kirlenmesi ve ormanların azalması daha az sera gazının emilmesine yol açıyor.

Başta karbondioksit olmak üzere kükürt ve azot oksitleri ile metan gibi bazı gazlar, dünyaya düşen güneş ışınlarını emerek bu ışınların yeryüzüne dağılıp geri dönmesini engelliyor, ısıyı, tıpkı bir seranın içinde korunduğu gibi koruyorlar. Bu doğa olayı sera etkisi, söz konusu bu gazlar da sera gazı olarak adlandırılıyor.

ÇŞB. 2010 yılında “İklim değişiklği ile mücadele Çalışmalarından” aşağıdaki alıntıyı aktarıyorum
“Sera gazları: Karbondioksit (CO2), Metan (CH4), Azot Oksitleri (NOX), Ozon (O3) ve Kloroflorokarbon (CFC), Hidroflorokarbon (HFCS), Halojen Kloroflorokarbon (HCFCs), Perfluorinate Karbon (PFCs), Su Buharı (H2O); gibi güneşten gelen ışın enerjisinin ve güneş radyasyonunun yeryüzüne kadar gelmesini engellemeyen veya çok az engelleyen, fakat ışın enerjisinin katı yeryüzüne çarpmasıyla oluşan ısı enerjisi dalgalarının yeniden atmosferin üst katmanlarına doğru yükselmesini engelleyen; enerji soğuran gazlardır.

Sera Etkisi: Sera gazları, atmosferden geçerek yeryüzüne kadar ulaşan güneş ışınlarının ışın enerjisinin yeryüzüne çarparak ısı enerjisine dönüşmesinden sonra yansıyan görünmez kızılötesi ısı ışınlarını daha az geçirir ve hatta aynen sera camları gibi onları emer ve bir kısmını da yeryüzüne geri yansıtır. İşte bu olaya “ Atmosferin Sera Etkisi ”denir.”

Bu açık ve anlaşılır açıklamaya başkaca bir şey eklemeye de hiç gerek yoktur. Karbon salınımını azaltmayı düşünen sayın bakan bu resmi verilere bakarak MTV deki artışla neyi önlediğini görmelidir. Elbette motorlu taşıtlarda karbon salıyor. Asıl en yüksek düzeyde karbon salan sektörlere bakmalıdırlar.