Seçim sistemleri ve seçime katılma süreçleri, demokratik bir yarışı değil, egemenlerin çıkarları doğrultusunda istikrar arayışlarını içeriyor. Bu nedenle her seçim süreci yeni bir paradigma ile başlatılıyor, başka bir deyişle her seçime bir misyon yükleniyor. Oysa demokratik bir sistemde seçim yasalarına sadece demokratik sorumluluklar yüklenebilir. Bu da seçmen iradesinin en adaletli bir şekilde parlamentoya yansımasını, yani temsilde adaleti sağlamasıdır. Siyasal istikrarın sağlanması ise seçimler sonucunda oluşan parlamentonun görevidir.
24 Haziran’da yapılacak baskın seçim, kuralları, olağanüstü rejim koşulları ve süresi bakımından Türkiye’de bir ilki oluşturuyor. İlk kez uygulanacak olan partiler arası seçim ittifakları, yüzde 10’luk seçim barajını ortadan kaldırırken, baraj sorunu olmayan partilere de avantaj sağlıyor. Bu durum küçük partileri ilkesiz birliklere ve antidemokratik uzlaşmalara zorluyor. Bu seçime sol ve sosyalist partilerin katılmasının engellenmiş olması ise, onları seçeneksizlikle yüz yüze getiriyor Cumhurbaşkanı seçim ise iki turlu olduğu için partileri ve seçmenleri her iki turda da farklı tutum almaya yönlendiriyor. Bu seçim sisteminin uygulamada ne tür sorunlara yol açabileceği ancak seçimden sonra belli olacak.
Seçime hazırlıksız yakalanan muhalefetin iktidar bloğuna karşı alternatif seçenekleri genel hatları ile belli olmuştur. Artık “neden, niçin, nasıl?” sorularına yanıt aramayı bir kenara bırakıp, şimdi tüm güç ve imkanları harekete geçirerek seçime hazırlanma zamanıdır. Önümüzdeki 60 günlük süre yoğun bir çalışmayı gerektirdiği için bu kez daha özverili, özgüvenli, dayanıklı ve kararlı bir tarzda seçim çalışması yapılması gerekiyor. Daha önceki seçim deneyimlerimizi dikkate alarak bu seçim sürecinde başarılı olmamız için beş konuda ilkesel vurgu yapmak istiyorum:
Birincisi, anketlere inanmayın ve yayınlanan anket sonuçlarına kanmayın. Bireylerin gösterdiği tepkileri yüzeysel bir biçimde ele alıp, doğruluğunu ileri sürmek ve bunun üzerinden gelecek üzerine tahminler yapmak bilimsel bir yöntem değil. Seçim anketlerinin asıl amacı, seçmenleri taraf olmaya/seçim yapmaya zorlamak ve yönlendirmektir. Bu seçimin adil olmayacağının bilincinde olarak kendi özgücünüze ve seçmen iradesine güvenin. Kitle iletişim araçlarının ve anket şirketlerinin yönlendirmelerine karşı seçmeni uyarın, vicdanına ve inandığı değerlere göre kendi oyuna sahip çıkmasını telkin edin.
İkincisi, kitlelerin gücüne, dinamizmine ve yaratıcılığına inanarak 7 Haziran ve 16 Nisan’da olduğu gibi bir seferberlik başlatın. Kapı komşunuzdan başlayarak ulaşabileceğiniz her kişiye ve her kesime ulaşmaya çalışın. Onlara, derdinizi yüz yüze dil dile anlatarak empati yapın. Geçmiş ve gelecek üzerine sağlam köprüler kurarak insanların oylarıyla neleri değiştirebileceklerini anlatın. Cumhur ittifakını karşı halkın ittifakını savunun.
Üçüncüsü, iktidarın işine yarayacak olan boykota, sandığa gitmemeye karşı çıkın. Her koşulda sandığa gidin ve çevrenizdeki insanlara da bunu telkin edin. Şu ya da bu şekilde oy kullanmayan veya kullanmayı düşünmeyen seçmenleri sandığa götürmeye çalışın. Seçime katılım oranının yüksek olması muhalefetin kazanma şansını artıracak, az olması ise iktidarın işine yarayacaktır.
Dördüncüsü, seçmene ve seçmen iradesine güvenin. Bu seçimde iki temel siyaset anlayışı var. Biri, her düzeyde tekçi anlayışı ve totaliter diktatörlüğü savunan siyaset; diğeri de çok kimlikli, çok kültürlü ve çok inançlı demokratik toplum modelini savunan demokratik siyaset. İlkinin kazanması rejim değişikliği anlamına geldiği için, bir daha geriye dönüş mümkün olmayacak.
Beşincisi, sandık güvenliği için tüm muhalefet güçleriyle işbirliği yapın. Her seçimin en önemli unsuru seçim güvenliğidir. Sandıklar seçmenler tarafından demokratik tarzda denetlenemediği takdirde, “gizli oy açık sayım” sonucundan emin olunamaz. Her tür hileye açık olan seçim sisteminde sandıkta kazanıp masada kaybetmenin önüne geçilmesi, ancak sandık güvenliğinin sağlanması ve halkın oylarına sahip çıkması ile sağlanabilir.
- Siyasal Önderlikler ve Sosyalizm Anlayışı – Şaban İba - 14 Haziran 2024
- Eğitimde müfredat sorunu! - 26 Mayıs 2024
- Solun Durumunu Yeniden Düşünmek! - 20 Mayıs 2023