‘Sansür yasası’nın ilk davası gazeteci Aygül’e açıldı

Tatwan’da cinsel taciz iddialarına ilişkin yaptığı haberi nedeniyle bir süre tutuklu kalan gazeteci Sinan Aygül, “Sansür yasası” uyarınca hakkında dava açılan ilk gazeteci oldu. “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla Aygül için 3 yıla kadar hapis talep edildi.

Bedlîs Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül, 13 Aralık 2022 tarihinde sosyal medya hesabından Tatvan’da bir kız çocuğuna cinsel taciz iddialarına ilişkin yaptığı haberi paylaştıktan birkaç saat sonra gözaltına alınmış ve 14 Aralık’ta Tatvan Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla tutuklanan Aygül, 22 Aralık 2022 tarihinde tahliye edildi.

Sinan Aygül hakkında soruşturma yürüten Tatvan Cumhuriyet Başsavcılığı iddianameye mahkemeye sundu. Savcı, Sansür Yasası kapsamında yargılanacak ilk kişi olan gazeteci Sinan Aygül’ün hakkında hazırladığı tek sayfalık iddianamede “Ülke gündemindeki hassas konulardan olan çocuk cinsel istismarı olaylarına ilişkin aslı olmayan bir haberi paylaşması” iddiasıyla 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi.

“Üst sınırdan ceza istendi”

Aygül’ün bir çocuğun cinsel saldırıya uğradığı iddiasını kamuoyu ile paylaştığı tweet ile “Emniyet ve Jandarma teşkilatı mensuplarını şüpheli gibi göstermiş” iddiasına yer veren savcılık, bu hususun paylaşımın Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sıfatıyla yapıldığı ve dolayısıyla etki kitlesinin genişlediği hususuyla birlikte değerlendirilerek Aygül’ün üst sınırdan cezalandırılmasını ve bazı haklardan mahrum bırakılmasını talep etti.

“Yargı erki yürütme erkinin etkisi altında davranmıştır”

Gazeteci Sinan Aygül’ün avukatı Diyar Orak ise, kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konuda yapılan haberle ilgili olarak gazetecinin ortaya attığı iddianın araştırılması gerekirken, doğrudan haberi yapan gazetecinin gece yarısı evinin aranması, gözaltına alınması ve devamında tutuklanmasının baştan aşağı hukuksuzluk silsilesi olduğuna dikkat çekti. Orak, “Yasal şartları oluşmamasına rağmen tutuklanmasının hukuk zemininde izah edilebilir bir yönü bulunmamaktadır. Biz bu konuda yargı erkinin yürütme erkinin etkisi altında davrandığını düşünüyoruz. Çünkü yargılama makamları somut olayda isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluştuğunun kabulü halinde dahi tutuklama kararı verilmemesi gerektiğinin, tutuklama kararının ağır bir tedbir olduğunun ve bu uygulamanın CMK’da yer verilen düzenlemeleri bertaraf eder nitelikte olduğunu bilir. Ayrıca isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı da açıktır. Çünkü kanuni düzenlemede esas alınan temel kriter sırf halk arasında korku, panik ve endişe yaratma saikidir. Fakat kamuoyunca tanınan ve ciddi bir saygınlığa sahip bir gazeteci olan müvekkilimizin böyle bir amacı olmadığı haberi yaptıktan sonraki davranışlarından açıkça anlaşılabilir. Zira haberde düzeltme yapmış ve konunun araştırılması gerektiğini düzeltme mesajında yeniden vurgulamıştır. Biz takipsizlik kararı verilmesini bekliyorduk ancak yine de yargılama aşamasında detayları ile tartışacağız ve kendisi hakkında beraat kararı verilmesini umuyoruz” dedi.

“Savunma yaparak uygulamayı meşrulaştırmayacağım”

Açılan davaya ilişkin hukuki savunma yapmayı doğru bulmadığını söyleyen Aygül ise “Mademki bu bir antidemokratik yasa, hukuki savunma yapmaya çalışarak anti demokratik bir yasayı meşrulaştırmayacağım” diyerek yasaya yönelik eleştirilere ve tepkilere dikkat çekti. Aygül, “Bu yasa antidemokratik bir yasa, basın, düşünce ve ifade özgürlüğüne düşman bir yasa. Sanki yerli yerinde bir yasaymış, sansür için, farklı düşünenleri susturmak için, aykırı sesleri kesmek için çıkarılmış bir yasa değilmiş gibi mahkemeye gidip hukuki izahatlar yapmaya çalışmanın tam da o amaca hizmet edeceğine inanıyorum. Ayrıca böyle baştan savma, isnada ilişkin ispat yükümlülüğünü hiçbirini yerine getirmeyen yarım sayfalık iddianamenin şekli, söz konusu paylaşımın bile sadece yarısının alınmış, lehime olan devamının alınmamış olması, kolluk ve savcılık ifadem ve tüm dosya kapsamındaki lehe olan hiçbir şeyin zaten dikkate alınmadığını gösteriyor. Ayrıca son 45 günde yaşadıklarım, bana yönelik yargısal tacizler, keyfi uygulamalar farklı bir durumun olduğunu gösteriyor. Durum böyleyken iddiadan ibaret iddianameyi dikkate alıp suçsuz olduğumu ispatlamaya çalışmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Mahkemeye gideceğim ancak ne savunma yapacağım ne de susma hakkımı kullanacağım. Sadece susacağım, madem susmamızı istiyorlar, o halde mahkemede susacağım” diye konuştu.

İlk duruşma 28 Şubat’ta

Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi iddianameye kabul ederken, ilk duruşma 28 Şubat’ta görülecek.