5 Ocak 2018 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’ya resmi ziyaret gerçekleştirdi. 15 Temmuz sonrası ilk ziyareti idi Fransa’ya. Bundan mütevvellit Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron heyecanlı idi. Erdoğan- Macron görüşmesi Fransız basınında da hayli ilgi gördü. Eee ne de olsa son yılların olay adamı Erdoğan, Paris’e gelmişti.
Erdoğan, şehrimize teşrif edince karşılamamak olmazdı. Bir karşılamada biz yapalım dedik. Türkiyeli demokratik kitle örgütleri, muhalifler önce Les Halles’de bir açıklama yaptı. Elysée sarayı önünde bir açıklamaya izin verilmemişti. Les Halles’deki açıklamanın ardından bir grup (çeşitli siyasi görüşlerden, yapılardan) Reis’e daha yakın olalım ve sesimizi duyuralım dedik. Ve gittik Elysée Sarayı’na doğru… Tabii saraya yakın metro durakları kapalıydı. Lakin demokrasilerde çare tükenmez ve protestocular her zaman bir yol bulur.
Sarayın yakınına vardığımızda Reis’in adamları da oradaydı. Polis her yanı tutmuştu. Daha fazla ilerlemek mümkün olmadığından bulunduğumuz noktada duruverdik ve Erdoğan’ı protesto eden dövizlerimizi açtık. Eyleme başlamamızla polisin üzerimize atlaması bir oldu. Polisin üzerimize atlaması dedim çünkü başka türlü tarif edilemez aynen böyle oldu. Sonra polis ittire kalktıra bizi ara sokağa doğru yöneltti. Bu arada bizim grup direnirken karşı taraftan Reis’in adamları sataşmaya başladı. Malum pek fanatik Erdoğancıdırlar. Neyse ki olay büyümedi.
Ara sokakta polis kuşatması altında protestomuza devam ettik. Fransız basını bu protestoya ilgi gösterdi. Sonrasında bu sokakta yaklaşık yirmi kişi gözaltına alındık. Zaten sayımız bu kadardı yani hepimizi aldılar.
Aynı gün başka protesto gösterileri de oldu. RSF (Gazetecileri Koruma Komitesi) ve FEMEN tarafından Erdoğan protesto edildi. Kuşkusuz en ses getiren eylem FEMEN’in protestosu oldu.
Peki, biz neden gözaltına alındık? Demokratik hakkımızı kullanarak protesto gerçekleştirmiştik. Macron, özgürlükleri kısıtladığından ötürü Erdoğan’ı eleştirirken, protestoculara dönük bu tutum “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” kıvamındaydı.
Loi Travail ( Yeni Çalışma Yasası) karşıtı eylemlerde, işçiler, emekçiler, gençler,”Où est démocratie?” (Demokrasi nerede?) sorusunu soruyorlar. Macron ise hala devam eden bu protestolara karşılık “La démocratie ce n’est pas la rue” ( Demokrasi sokakta değil) dedi. Özetle, demokrasinin beşiği olarak nitelendirilen Fransa’nın son hali bu!
Gözaltında alındığımızda polis ifade etti “siz aslında OHAL’den dolayı alındınız.” Evet, son derece meşru olan bu eylem OHAL’e takılmıştı.
Bildiğiniz üzere Fransa’da 13 Kasım 2015’te ilan edilen OHAL uygulaması devam ediyor. Fransa’da bir yanda Macron Hükümeti’nin yeni terörle mücadele yasası diğer yanda OHAL. Yeni kanuna göre, adli makamların yetkisinde olan birçok güç, valiliklere devrediliyor. OHAL uygulamaları arasında yer alan, adreslere baskınlar, aramalar, güvenlik bölgesi ilan etme, ev hapisleri gibi çok sayıda güvenlik uygulamaları yeni yasada yer alacak ve valiliklerin yetkisinde olacak.
Loi Travail karşıtı eylemlerde polis şiddeti dünya basınına da yansıyor. Her yürüyüşte polisin attığı biber gazı, flash-ball ile yaralananlar, gözaltına alınanlar, coplananlar, kafası kırılanlar, tutuklananlar, yüksek miktarda para cezasına çarptırılanlar artık rutin haline geldi. Macron, Erdoğan’ı eleştiriyor iyi güzel lakin mesele,”tencere dibin kara, seninki benden kara” misali bir hal alıyor.
Demokrasinin beşiği olmakla övünen Fransa’da haller bu halde.Demokrasi beşik gibi sallanıyor! OHAL’de hallerimiz böyle vesselam. O halde, OHAL’e karşı mücadeleye etmeye, sesimizi yükseltmeye, itiraz etmeye devam edeceğiz!
- HTŞ’nin Cicim Ayları - 15 Aralık 2024
- Şam Düşerken - 9 Aralık 2024
- Puslu Havada “Etki Ajanlığı” Yasası - 2 Kasım 2024