NormalleÅŸme…

DemirtaÅŸ’ın yeniden HDP EÅŸgenelbaÅŸkanı seçilmesi ile ilgili önerime HDP’liler dahil bir çok kesimden olumlu tepkiler geldi. Bunun sosyal tabanda da büyük bir karşılığı olduÄŸunu düşünüyorum.

Gel gelelim HDP, kitle taleplerini, tabanın katılımcılığını, her türlü eleÅŸtiriden ve öneriden faydalanmayı mı öne alacak yoksa; “PARTÄ° BÃœROKRASÄ°SÄ° EN DOÄžRU KARARI VERÄ°R” kibriyle bu eleÅŸtiri ve önerileri savuÅŸturmayı mı yeÄŸleyecek?

Parti kadroları da “yukarıda birileri bir karar almışlarsa, bir bildikleri vardır, saygı duymak gerekir” diyerek içlerine sinmese de durumu kabullenecek mi?

Parti kademelerinden kimilerinin tepkilerine baktığımda DemirtaÅŸ’ın adaylığı ile ilgi tartışmalardan rahatsız olduklarını; sorunu sıradan bir NÖBET DEĞİŞİKLİĞİ, kadro yenilenmesi, hukuki veya teknik sorunlar baÄŸlamında gördükleri anlaşılıyor.

Bu çok yanlış; Sorun tamamen POLÄ°TÄ°K DURUÅž’la ilgilidir; bunun anlaşılması lazım…

Önerimi yaparken “HDP’li olmadığımı” özellikle vurguladım ki ÅŸu anlaşılsın; DemirtaÅŸ’ın baÅŸkan olup olmamas beni bir “PARTÄ°LÄ°” olarak ilgilendirmiyor, benim kiÅŸisel çıkarıma veya zararıma deÄŸil…

(Dahası sayfa arkadaÅŸlarım DemirtaÅŸ’a sert eleÅŸtiriler yönelttiÄŸimi de hatırlayacaktır; zaman tünelinde duruyorlar halen…)

Demokrasi ve özgürlüklerden yana derdi olan herkesi ilgilendiriyor bu konu…

Bugün Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler alanını açabilecek baÅŸlıca güç HDP olarak görünüyor. Demokrasi güçleri arasında baÅŸka bir çok hareket, parti, örgüt, yapılanma elbette var. Ama burada siyasi alana müdahale etme yeteneÄŸi, imkanları bakımından KÄ°TLESEL, SÄ°YASÄ° bir güç söz konusu.

Bu nedenle HDP’nin Demokrasi mücadelesinde kilit bir rol oynadığını; onun duruÅŸu veya sendelemesinin demokrasi ve özgürlüklerden yana derdi olan HERKESÄ°, HERKESÄ°MÄ° kaygılandırdığını veya heyecanlandırdığını düşünüyorum.

Daha kontrast biçimde ifade edersek; AKP’nin islamcı-faÅŸizan rejimi nasıl DEMÄ°RTAÅž gibileri TASVÄ°YE etmeye çalışarak onunla ilgilenilyorsa; demokrasi güçlerinin de buna KARÅžI DURARAK ilgilenme sorumluluÄŸu ortaya çıkıyor. HDP’li olmadığı halde HDP’yi savunmanın mantığı da budur…

Keza TC devletinin var gücüyle bu partinin kadro ve potansiyellerini yok etmeye koyulması da aynı kaygının TERSİNDEN bir ifadesi değil mi?

Sorun DEMÄ°RTAÅž’ın baÅŸkanlığa yetirli olup olmaması, parti bürokrasisinin nasıl iÅŸleyeceÄŸi konusunun çok ötesindedir. AKP iktidarının SÄ°YASETEN YOK ETME saldırılarına karşı DÄ°RENME veya yapılıp edilenleri NORMALLEÅžTÄ°RMEME meselesidir.

HDP’li SeçilmiÅŸ vekilerin DOKUNULMAZLIKLARININ kaldırılarak, dizi dizi cezaevlerine doldurulmaları; hatta OYUN OYNARCASINA, iki ay tutup üçüncü ay bırakılmaları, 4 ay sonra tekrar alıp 5 ay sonra tekrar tutuklamaları; binlerce kadro veya taraftarın yargılanıyor olması bu muhalfet odağının DÄ°RENCÄ°NÄ° kırmak EHLÄ°LEÅžTÄ°RMEK için deÄŸil mi?

Kimler neden, nasıl ve ne amaçla tutuklanıyor? Bunun bir mantığı yok mu, rastgele mi yapılıyor?

Genel bir geriletmenin yanı sıra siyasi iktidarın PARTİYE kadro dizaynı vermek, tehlikeli gördükleri kimilerinin (örneğin DEMİRTAŞ gibi) önünü keserken, kimilerinin önünü açmayı düşünmedikleri söylenebilir mi? Ya da parti yönetimi ve kadroları arasında böyle bir NİFAK sokmayı (ki kendileri bu kavramı çok iyi bilirler!) düşünmeden mi yapıyorlar?

Daha da önemlisi HDP’ye karşı yaptıkları bütün HUKUKSUZLUK ve ANTÄ°-DEMOKRATÄ°K müdahaleleri NORMALLEÅžTÄ°RMEYE ÇALIÅžMALARI.

Listeyi daha uzatmak mümkün:

Bütün bu saldırılara karşı genel hattı korumanın gerektirdiÄŸi iÅŸlerden biri AKP’nin dayattığı,tasfiyelerin odağına konan DEMÄ°RTAÅž’a sahip çıkmaktır. Ä°lkesel olarak görevinden alınan, tutuklanan hiç kimsenin konumu DÜŞÜRÃœLMEMELÄ°…

EÄŸer böyle yapılmazsa HDP’ye karşı yapılan tüm operasyonlar, müdahaleler NORMALLEÅžTÄ°RÄ°LMÄ°Åž olur. DemirtaÅŸların tutuklanmaları, cezalandırılmaları NORMAL; görevlerini yapamayacak duruma getirildikleri için Ä°STÄ°FA etmeleri normal; sonuçta yerlerine yenilerini seçmek de gayet NORMAL olmaktadır.

Peki HDP Genelkurulunda seçilecek yeni eşbaşkanların ikinci gün TUTUKLANMAYACAKLARININ GARANTİSİ var mı? Aynı şey yeni eşbaşkanlar için de söz konusu olmayacak mı? O zaman kısır-döngü yeniden başlamayacak mı? Buna daha en başından DUR demeli, TUTSAK ve REHİNE ALMALAlardan dolayı ortaya çıkan hiçbir sonucun kabul edilmeyeceği ilan edilmeli.

DemirtaÅŸ’ın üzerinden “EÅŸgenelbaÅŸkan” kimliÄŸinin kaldırılması iktidarı rahatlatır. Muhalif parti liderini tutuklatmış olmaktan doÄŸan özellikle dış baskılardan kurtarılmış olur. Gözler üzerindeyken gölgeye itilmiÅŸ, korumasız bırakılmış olur. Durumu sıradanlaÅŸtırılır. Bunlar da hesaplanmalı derim.

Akıllarda başka hesap yoksa en doğrusu, her şey NORMLARA UYGUN gidiyormuş gibi yeni bir eşgenelbaşkan arayışına girmek değil, SİYASETEN YAPILACAK hamlelere yoğunlaşmak olmalı.