Almanya’da ırkçılık ve yoksulluk arasındaki ilişki, toplumsal eşitsizliklerin ve ekonomik adaletsizliklerin bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar, özellikle siyah, Müslüman ve Asyalı bireylerin, iyi bir eğitim almış olsalar bile, diğer gruplara göre yoksulluk riskiyle daha fazla karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor. Bu durum, Almanya’da yaşayan göçmen kökenli kişilerin iş ararken sıkça ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve bu durumun yoksulluk sınırının altında kalma risklerini artırdığını ortaya koyuyor.
Almanya’da ortalama gelirin yüzde 60’ından azına sahip olan kişiler yoksulluk sınırının altında sayılıyor ve bu rakam 2023’te aylık 1310 Euro olarak belirlenmiş. Göçmen geçmişi olmayan ve tam zamanlı işi olan Alman vatandaşlarının yalnızca yüzde 5’i bu gelir seviyesinin altında iken, siyah, Müslüman ve Asya kökenli kişiler için bu oran yüzde 20’ye çıkıyor. Eğitim düzeyi veya mesleki başarısı yüksek olan katılımcılar için de benzer durumlar söz konusu olup, ırkçı ayrımcılığa maruz kalan kişilerin ekonomik sıkıntı yaşama olasılıkları diğerlerine göre iki ile yedi kat daha fazla.
Bu veriler, Almanya’da ırkçılığın sadece sosyal bir sorun olmakla kalmayıp, ekonomik sonuçları da olan ciddi bir mesele olduğunu göstermektedir. Irkçılık, bireylerin eğitim ve istihdam fırsatlarına erişimini kısıtlamakta ve ekonomik refah düzeylerini olumsuz etkilemektedir. Bu durum, Almanya gibi bir ülkede dahi, toplumsal eşitliğin ve adaletin sağlanmasında önemli engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Almanya’da ırkçılık ve yoksulluk arasındaki bu bağlantı, toplumun her kesiminden bireylerin ve politika yapıcıların dikkatini ve eylemini gerektiren bir konudur. Irkçılığın ekonomik boyutlarına dair farkındalık yaratmak ve bu sorunları ele almak, daha adil ve eşit bir toplum inşa etme yolunda atılacak adımların başında gelmelidir.
NHY / DW Türkçe