Dünyanın önde gelen liderleri, şirketleri, yani zenginleri, yeniden Davos’ta zirve için bir araya geliyor. Oxfam International her zirve öncesinde olduğu gibi çarpıcı verileri, zenginler kulübün yüzüne vuracak bir rapor hazırladı. Raporun adı Darvin’in ‘Survival of the Fittest’ına (çevreye en uyumlu olanın hayatta kalması) gönderme yaparak “Survivial of the Richest (En Zenginin Hayat Mücadelesi)”. Yani hayatta kalma mücadelesinde en zenginin hayatta kalması denklemi. Rapor, eşitsizliğin, adaletsizliğin en hazin haline işaret ediyor. Öyle ki yoksullukla mücadelede çuvallayan Dünya Bankası, bugün gelinen durumu, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana olan en derin uçurum olarak tanımlıyor. Banka, “ülkeler iflasın eşiğinde ve en yoksul ülkeler bugün sağlığa ayırdıkları meblağın dört katından daha fazlasını borçlarını
kapatabilmek için zengin kredi kuruluşlarına ödüyorlar” yorumunu yapıyor.
Rapor ne söylüyor, Türkiye’deki durum ne? Bu hale nasıl gelindi? Bu analizde bu sorulara yanıt arayacağız.
KAZANILAN 100 DOLARIN 63’Ü NÜFUSUN YÜZDE 1’İNE GİDİYOR
Oxfam raporu çarpıcı bir veriyle başlıyor. Dünyada kazanılan her 100 dolarlık servetin 63 doları süper zenginlere (nüfusun yüzde 1) gidiyor. Kalan 39 dolarsa, dünya nüfusunu 8 milyar olarak temel alırsak 7 milyar 920 milyon kişi arasında paylaşılıyor. Bu veri öylesine çarpıcı ki yalnızca okuyanı değil, bu analizi yazanın da öfkelenmesine neden oluyor.
Verilerle devam edelim, 2022 özellikle yoksullar için gıda ve enerji kriziyle eş anlamlıydı. Daha önceki analizde hidro karbon zengini ülkelerin 2022’de 2 trilyon dolar gelir elde ettikleri verini paylaşmıştım. Oxfam raporunda da bu karşılık buluyor. Rapora göre 95 gıda ve enerji şirketi 2022 yılında kârlarını iki katından fazla artırdı ve bu kârın 257 milyar doları (yüzde 84) zengin hissedarlara ödendi. Walmart’ın yarısına sahip Walton hanedanlığı geçen sene 8,5 milyar dolar elde etti. Büyük enerji şirketlerinin sahibi Hindistanlı milyarder Gautam Adani’nin serveti sadece 2022 yılında 42 milyar dolar (yüzde 46) arttı.
ENFLASYONUN NEDENİ ŞİRKET KARLARI
Geçtiğimiz yıl dünya ekonomisine enflasyon damgasını vurdu. Artan enflasyon beraberinde yoksul sayısında artış getirirken enflasyona neden olanın şirket kârları olduğu görülüyor. Yapılan çalışmalara göre ABD’deki enflasyonun yüzde 54’ünü, Birleşik Krallık’taki enflasyonun yüzde 59’unu ve Avustralya’da görülen enflasyonun yüzde 60’ını artan şirket karları tetiklemiştir. İspanya’da ülkenin en büyük sendikalarından biri olan CCOO 2022 yılının ilk çeyreğindeki fiyat artışının yüzde 83,4’ünü şirket kârlarının tetiklediğini ortaya koymuştu.
Türkiye’de de enflasyon artışı sürerken bankaların ve büyük holdinglerin yüzde 400’leri bulan kârları, KKM’den aktarılan transfer bu duruma örnek oluşturuyor. Öte yandan en az 1,7 milyar işçi enflasyonun ücretleri hızla erittiği ülkelerde yaşarken, milyarderler servetlerini her gün 2,7 milyar dolar artırıyor.
Yaşananlar karşısında Oxfam International’ın Genel Direktörü Gabriela Bucher, “Sıradan insanlar gıda gibi temel ihtiyaçlarından her gün fedakârlık yapmak zorunda kalırken, süper zenginlerin en uçuk hayalleri bile gerçek oldu. Sadece ilk iki yılını geride bırakmış olmamıza rağmen bu on yıl (2020’ler) milyarderlerin bugüne kadar geçirdiği en iyi dönem olacakmış gibi görünüyor.” diyor.
VERGİLER VE MUSK’IN SERVETİ
Elon Musk, servet dağılımı konusunda en acımasız örneklerden biri. Kendisinin muhteşem dehasının(!) tıkanması nedeniyle bu yıl servetinde bazı ülkelerin GSYH hasılasından fazla kayıplar oldu. Geçtiğimiz yıl 340 milyar doları olan Musk’ın serveti, 2022 sonundaki 170 milyar dolar düştü (o da bir anda buhar olmuş Merkez Bankası’nın 128 milyar doları gibi). Peki bu servete sahip Musk ne kadar vergi ödüyor?
Musk Türkiye’de memur ve bordrolu çalışan olmadığı için maaşı vergi dilimine girdiği anda kesinti olmuyor. Hatta neredeyse hiç olmuyor. ProPublic verilerine göre MuskIn, 2014-2018 arasında ödediği vergi oranı yüzde 3,27. Musk bu konuda yalnız değil, nitekim bu kayırma uyarınca milyarderler sınıfı pandemi öncesine göre yani 2021, 2022 yıllarında toplam 2,6 trilyon dolar servet kazandı. Oysa Oxfam’a göre multi-milyonerlerden yalnızca yüzde 5 gibi bir oranda vergi alındığında 2 milyar insan yoksulluktan kurtuluyor (yoksulluk sınırı hesaplamasında günlük 6, 85 dolar- 130 lira baz alındı.
TÜRKİYE’DE YÜZDE 1’İN SERVETİ EN ALTTAKİLERİN TOPLAM SERVETİNİN 1,4 KATI
Oxfam Raporu’na ek olarak Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Türkiye konusuna eğildi ve burada da çarpıcı verilere ulaştı. KEDV’e göre Türkiye’de en zengin 13 milyarderin serveti, nüfusun yarısının toplam servetinden daha fazla (38,9 milyar dolara karşılık 38,5 milyar dolar). Bir başka anlatımla 13 kişinin toplam serveti, 44 milyon kişinin servetinden daha fazla. Türkiye’deki en zengin yüzde 1’in serveti, en alttaki yüzde 90’ın servetinin 1,4 katı.
Bu bulgular OECD ve Development Finance International (DFI) raporlarıyla uyumlu. Oxfam ve DFI’ın hazırladığı 2022 Eşitsizliği Azaltma Taahhütleri Endeksi (EAT Endeksi) Eylül 2022’de kamuyla paylaşıldı. Bu raporda Türkiye, servet dağılımının en adaletsiz olduğu 3 ülkeden biri. Türkiye’deki servet dağılımının eşitsizliği OECD ülkeleri içerisinde en sonda yer almasına neden oldu. Listeyi tersten yaparsak, servet dağılımının en eşitsiz olduğu OECD ülkesi Türkiye. Konut fiyatlarının en fazla artığı ülke de yine Türkiye.
Benzer biçimde özellikle pandemi dönemindeki sosyal yardım politikası Türkiye’deki uygulamalar konusunda fikir veriyor. 2022 Eşitsizliği Azaltma Taahhütleri Endeksi (EAT Endeksi) Sosyal yardım sıralamasında Türkiye yine OECD’deki sıralamada en sonda yer aldı.
Sosyal yardım ayağında görülen eli sıkılık, vergiler konusunda başka bir adaletsizliğe işaret ediyor. KDV, ÖTV gibi herkesin neredeyse her kalemde vergi ödemesine karşın, zengin kişiler ve şirketler konusunda aynı durum söz konusu değil. Rapora göre Son iki yılda Kurumlar ve gelir vergisi oranları arttığı halde bu vergilerin tahsil oranları sırayla yüzde 17 ve yüzde 16’da kaldı. Bu nedenle Türkiye “Vergi adaletine yönelik adımlara ilişkin kategoride” 161 ülke arasında 114’üncü sırada yer aldı. Türkiye’de çalışanların büyük bir kısmı, yılın belli dönemlerinde vergi dilimine girdikleri için maaşlarında ciddi kesintiler oluyor. Öte yandan servet vergisi ve şirketler konusunda benzeri bir cevvallik yok.
Özetlemek gerekirse dünyada gelir uçurumu ve adaletsizlik hiç olmadığı kadar acımasız ve en çıplak haliyle ortada duruyor. Yaygın kanı servet vergisi artışlarıyla bunun çözülmesi. Ancak bu yalnızca yarayı pansuman etmek olur. Davos hiçbir zaman yoksulluğun çözüm adresi olmadı. Yoksulların, sendikaların, emekçilerin yer almadığı üyeliğin 50 bin dolardan başladığı bu kulüp çözüm adresi olsa da bu çözüm yoksuldan yana olmayacaktır. Çözüm sistemin kendisini odağa alan ve yeni alternatiflere kapı açacak olan bir düşünüştedir belki.
Kaynak: artı gerçek