Dünya Bankası’nın Türkiye’ye sağladığı kredide Suriyeli mültecilere istihdam şartı

Dünya Bankası’nın Türkiye’ye yönelik son kredi paketinde yer alan “Suriyeli mültecilere istihdam sağlama” şartı, ekonomik ve sosyal politikaların kesiştiği noktada önemli bir tartışmayı alevlendirdi. Bu şart, mültecilerin ekonomik entegrasyonunu ve toplumsal uyumunu destekleme amacını gütmekle birlikte, mültecilerin daha iyi yaşam koşulları arayışını yerel ekonomiyle bağdaştırma çabası olarak da yorumlanabilir.

DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) verilerine göre, Türkiye’de geniş tanımlı işsizlik oranı %24,5 seviyesinde gerçekleşmiş, geniş tanımlı kadın işsizliği ise %32,9 olarak kaydedilmiştir. Bu oranlar, ülkedeki ekonomik zorlukların ve işsizlik sorununun ciddiyetini açıkça ortaya koymaktadır. İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş’ın TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, bu şartın işsizlik oranları ve yoksullaşma eğilimleri dikkate alındığında, Türkiye’nin sosyoekonomik yapısına olası etkilerini sorgulamaktadır.

Göç ve entegrasyon politikaları açısından, mültecilerin topluma entegre edilmesi ve sosyal uyumun sağlanması, insan haklarına saygılı bir yaklaşımı gerektirir. Ancak, bu süreçte yerel halkın iş ve yaşam koşullarının göz ardı edilmemesi de büyük önem taşımaktadır. Mültecilere istihdam sağlama girişimi, onların yaşam standartlarını yükseltmeyi ve toplumsal uyumu teşvik etmeyi hedefliyor gibi görünse de, “iş verin Batı’ya gitmesinler” anlamına gelebileceği yönünde eleştiriler de bulunmaktadır. Öte yandan, bu durum kaçınılmaz olarak yerel iş gücü piyasasına ve ekonomik dengelere de etkide bulunacaktır.

Bu bağlamda, Dünya Bankası’nın kredi şartlarının, Türkiye’nin işsizlik ve yoksullukla mücadele çabalarını destekleyecek biçimde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Mültecilere yönelik istihdam yaratma çabaları, yerel halkın iş bulma olanaklarını kısıtlamamalı ve ekonomik yükü artırmamalıdır. Ayrıca, bu tür uluslararası anlaşmaların, yerel halkın sosyoekonomik haklarını ve refahını gözeterek, şeffaf ve kapsayıcı bir şekilde yürütülmesi esastır.

Dünya Bankası’nın kredi şartı arkasındaki niyet, mültecilerin Türk ekonomisine entegrasyonunu kolaylaştırmak olsa da, yerel iş gücünün ihtiyaçları ve hakları ile dengelenmesi şarttır. Tüm paydaşların endişelerini ele alan bütüncül bir yaklaşım, mültecilerin sürdürülebilir entegrasyonu ve Türkiye ekonomisinin genel sağlığı için hayati önem taşımaktadır.

NHY, Arya Demir