Stonehenge, Wiltshire, İngiltere’de bulunan tarih öncesi anıt, bin yıllar boyunca sessiz bir tanık olarak zamanın akışına şahitlik etmiştir. Dairesel bir düzende yerleştirilmiş devasa taşlarıyla tarihçileri, arkeologları ve ziyaretçileri her zaman büyülemiş ve meraklandırmıştır. Bu anıtın amacına dair teoriler, astronomik bir gözlemevi olmasından kutsal bir gömü alanı olmasına kadar geniş bir yelpazede yer almakta, ancak ay ile olan bağlantısı biraz daha belirsiz kalmıştır.
Son araştırmalar, bu antik esrarı yeniden ilgi odağı yapmış, 2024-25 yıllarında gerçekleşecek olan nadir bir ay olayı olan “büyük ay duraksaması” bilim insanlarına Stonehenge ile ayın hareketleri arasındaki ilişkiyi keşfetme fırsatı sunmuştur. Her 18,6 yılda bir meydana gelen bu olay, ayın doğuşu ve batışının ufuk çizgisi boyunca en büyük farklılığını sergilemektedir. Stonehenge’i inşa eden halk için bu olay önemli olabilir ve anıtın tasarımı ve yönelimi üzerinde etkili olmuş olabilir. Bournemouth Üniversitesi’nden Dr. Fabio Silva, Stonehenge’in ayın uç pozisyonları ile hizalanmasının kasıtlı olabileceğini öne sürmektedir.
Yaklaşan büyük ay duraksaması, Oxford, Leicester, Bournemouth üniversiteleri ve Kraliyet Astronomi Derneği gibi çeşitli üniversite ve kuruluşlardan uzmanların ortak çabasını tetiklemiştir. Onlar, bu dönemde Stonehenge’in taşları ile ayın hareketleri arasındaki ilişkiyi belgelemeyi amaçlamaktadırlar. Bu, antik Stonehenge yapımcılarının anıtın tasarımına ay hizalamalarını dahil edip etmediğini ve eğer öyleyse, ne ölçüde yaptıklarını ortaya çıkarabilir.
Stonehenge’in güneşle, özellikle yaz ve kış gündönümleri sırasında olan bağlantısı iyi belgelenmiş ve kutlanmıştır. Binlerce kişi, yaz gündönümünde güneşin doğuşunu izlemek için siteye toplanır, bu da anıtın kalıcı mirasına bir övgüdür. Ancak, ayın Stonehenge üzerindeki etkisi daha az anlaşılmış ve genellikle güneş bağlantıları tarafından gölgede bırakılmıştır.
Leicester Üniversitesi’nden arkeoastronom Prof. Clive Ruggles, Stonehenge’in mimari olarak güneşle olan bağlantısının açık olduğunu, ancak ay ile olan bağlantısının daha az net olduğunu belirtmektedir. Anıt içinde bir dikdörtgen oluşturan dört “istasyon taşı”, ayın uç pozisyonları ile hizalanmaktadır ve bunların amacı ve yerleştirilmelerinin kasıtlı olup olmadığı konusunda tartışmaları ateşlemektedir.
Stonehenge’in muhtemel ay bağlantısına yönelik araştırma sadece bir akademik arayış değildir; atalarımızın zihinlerine ve yaşamlarına yapılan bir yolculuktur. Antik uygarlıkların kozmosla nasıl etkileşime geçtiğini, anıtsal mimari ile zamanı ve mevsimleri işaretlediklerini gösterir. Bu araştırmadan elde edilecek bulgular, bu UNESCO Dünya Mirası Alanının anlatısına yeni bir katman ekleyebilir.
Büyük ay duraksaması yaklaşırken, English Heritage halkı konuşmalar, gezici bir gezegen evi, yıldız gözlem ve hikaye anlatımı oturumları gibi bir dizi etkinlikle meşgul etmeyi planlamaktadır. Ayrıca, dünya çapında insanların bu tarihi ana ortak olmalarını sağlamak için Stonehenge’deki en güney ay doğuşunun canlı yayınını da sunacaklardır.
Stonehenge’in ay ile olan bağlantısının incelenmesi, evreni anlamlandırma konusunda süregelen insan arayışının bir hatırlatıcısıdır. Geçmiş ile şimdiki zaman arasında bir köprü kurar ve nesiller boyu insanlığı büyüleyen gizemleri düşünmemize davet eder. Nadir ay olayından elde edilecek bulguları beklerken, ortaya çıkabilecek vahiyler hakkında sadece spekülasyon yapabiliriz, bu da dünyanın en ünlü anıtlarından birinin hikayesini yeniden yazabilir.
NHY/ BBC News, The Guardian