Akademik özgürlük tehdit altında

Filozof Nancy Fraser

Akademik özgürlük, bilgi ve düşüncenin serbest dolaşımı için temel bir ön koşul olarak kabul edilir. Ancak, Nancy Fraser’ın Köln Üniversitesi’ndeki Albertus Magnus Profesörlüğü etkinliklerinin iptali, bu özgürlüğün sınırlarının nasıl çizileceği ve politikanın akademiye müdahalesinin etkileri üzerine küresel bir tartışmayı tetikledi.

Fraser’ın İsrail devlet politikalarını eleştiren ve İsrail kurumlarına akademik ve kültürel boykot çağrısı yapan bir mektubu imzalaması, üniversitenin kararını etkileyen bir faktör oldu. Bu durum, akademik özgürlüğün sadece bireysel ifade özgürlüğü değil, aynı zamanda üniversitelerin kurumsal özerkliği ve finansal bağımsızlığı ile de yakından ilişkili olduğunu gösteriyor.

Batı’da ve dünya genelinde akademik özgürlüğe yönelik baskılar artarken, bu tür olaylar, akademik camianın içinde ve dışında endişe yaratıyor. Örneğin, Birleşik Krallık’taki akademik özgürlüklerin azalması ve ABD’de dört yıl üst üste akademik özgürlükte yaşanan düşüş, bu trendin sadece belli bir coğrafya ile sınırlı olmadığını gösteriyor. Akademik özgürlüğün kısıtlanması, bilginin ilerlemesini zorlaştırabilir ve üniversitelerin toplumdaki eğitim rolünü ideoloji, ekonomik veya politik çıkarlar lehine baltalayabilir.

Köln Üniversitesi’nde yaşanan olay, benzer durumların Batı’da da yaşandığını ve akademik özgürlüğün korunmasının ve teşvik edilmesinin, bilginin ilerlemesi ve toplumun refahı için hayati önem taşıdığını gösteriyor. Üniversitelerin ve akademisyenlerin, bu tür baskılara karşı duruşlarını netleştirmeleri ve akademik özgürlüğü savunmaları gerekiyor. Bu, özellikle ifade özgürlüğü ve düşünce alanını sınırlayan politikaları olan otoriter devletlerle işbirliği yapan büyük üniversiteler için geçerli bir durum.

Bu bağlamda, akademik özgürlüğe yönelik transnasyonal baskı, genellikle otoriter bir devletten gelen öğrenciler veya öğretim üyeleri üzerinde, akademik özgürlüklerine ve daha geniş insan haklarına yönelik baskıcı önlemler alındığında meydana gelir. Bu nedenle, akademik özgürlüğün sadece bireysel akademisyenlerin veya öğrencilerin kişisel politik duruşları nedeniyle değil, aynı zamanda üniversitelerin finansal ve kurumsal özerkliğinin erozyonu nedeniyle de tehdit altında olduğunu anlamak önemlidir.

Akademik özgürlük, sadece akademisyenler ve öğrenciler için değil, toplumun bütünü için korunması gereken bir değerdir. Bu değer, bilgiye erişimi, yenilikçi düşünceyi ve toplumsal ilerlemeyi destekler. Akademik özgürlüğün korunması, üniversitelerin ve toplumun geleceği için kritik bir öneme sahiptir ve bu, sadece akademik camiada değil, genel olarak toplumun her kesiminde desteklenmeli ve savunulmalıdır.

NHY / Bu haber, Zeit Online haberinden yararlanarak hazırlandı