Son günlerde gündemi meşgul eden bir konu var: Ağrı ve Eskişehir’de 519 futbol sahası büyüklüğündeki tarım alanlarının, güneş enerjisi santrali (GES) kurmak için yok edilmesi. Bu proje, yatırımcılar tarafından çevre dostu bir enerji kaynağı olarak lanse edilse de, gerçekte doğaya ve tarıma verdiği zararlar oldukça ciddi boyutlarda.
Tarım arazilerinin GES için kullanılması, öncelikle gıda güvenliği ve tarımsal üretim açısından büyük bir risk taşımaktadır. Türkiye’nin en verimli tarım arazilerinden bazılarının yok edilmesi, gelecekte gıda sıkıntısı yaşanmasına neden olabilir. Ayrıca, tarım arazilerinin GES’e dönüştürülmesi toprağın tahrip olmasına ve tarımsal faaliyetlerin azalmasına yol açabilir. Bununla birlikte, projenin bölgedeki su kaynaklarını da tehdit ettiği unutulmamalıdır. GES’in işletilmesi için gereken su miktarı, bölgedeki su kaynaklarının kurumasına ve kuraklık riskinin artmasına yol açabilir.
Bu proje sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyal bir risk de taşımaktadır. Projeye ilişkin kararların yerel halkın görüşlerine danışılmadan alınması, demokratik hakların ihlal edildiğini göstermektedir. Ayrıca, projenin arkasında iktidara yakın iş insanlarının olması ve kamu kaynaklarının kullanılması, projenin şeffaflığını ve adil bir sürecin işletilip işletilmediğini sorgulamamıza neden olmalıdır.
Alternatif enerji kaynakları üzerinde daha fazla araştırma yapılmalı ve çevreyi koruyan, sürdürülebilir projelere öncelik verilmelidir. Tarım alanlarının GES için kullanılması, kısa vadeli ekonomik faydalardan çok, uzun vadeli çevresel ve sosyal zararlarla sonuçlanabilir. Bu nedenle, toplum olarak bu tür projelerin etkilerini dikkatlice değerlendirmeli ve doğanın ve insanların çıkarlarını ön planda tutmalıyız.
Tarım alanlarının GES için kullanılması projesi çevresel ve sosyal bir risk taşımaktadır. Projeye ilişkin kararlar daha şeffaf ve katılımcı bir süreçle alınmalı, doğanın ve insanların çıkarları öncelikli hale getirilmelidir. Alternatif enerji kaynaklarına yatırım yapılmalı ve çevreyi koruyan, sürdürülebilir projelere öncelik verilmelidir.
NHY, Deniz Çınar