Nihat Erim’in – Aziz Nesin’in ona taktığı lâkapla, Şalcı Nihat’ın- şoförlüğünde yürütülen 12 Mart Muhtırası’nın Balyoz Operasyonu’nun tüm hızıyla devam ettiği günlerdir. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu lider kadrosu 16 Mart’tan sonra yakalanmaya başlar. Dışarıdaki THKO militanları eylemlerini hızlandırırlar. Bu süreçte, 15 Nisan 1971’de, Nahit Tören, Zerruh Vakıfmehmetoğlu, Avni Gökoğlu, İbrahim Öztaş ve Ömer Ayna, dönemin en popüler ve zengin psikiyatrlarından Rahmi Duman’ın İncirli Caddesi’nde (İstanbul Bakırköy) bulunan ev ve iş yerinin yer aldığı konağa gidip soygun yapmaya karar verirler. Evi hedef seçmelerinin sebebi klinik ve evin aynı köşkte olmasıdır. Ertesi gün klinikte çalışan personele ücretleri ödeneceği için Dr. Rahmi Duman büyük ihtimalle parayı bankadan çekip konaktaki bir yerde saklıyor olmalıdır.
Eve gelen eylemciler kapıyı çalarlar; kapıyı Rahmi Duman’ın Avusturya Lisesi 2. Sınıfta okuyan oğlu Hakan Duman açar. Kapıyı çaldıkları esnada yüzlerini kazaklarıyla örten militanlar, silahlarını Hakan Duman’a doğrulturlar ve içeri girerler. Konağının salonunda Pırlanta isimli bir hanımla sohbet etmekte olan Rahmi Duran’ın karısı Cemile Hanım, yüzleri kazaklarla örtülü, ellerinde silahlarla oğlunu rehin almış bu adamları görünce fenalık geçirir; aynı şekilde, Cemile Hanım’ın misafiri Pırlanta Hanım da.
Militanlar Cemile Duman‘a paraların yerini sorarlar; Cemile Hanım da paraların tutulduğu kasanın yerini söyler. İkinci kattaki kasa açılır ancak kasada topu topu 2.000 lira vardır. Nahit, Zerruh, Avni, İbrahim ve Ömer, Hakan Duran’ı fidye karşılığı kaçırmaya karar verirler. Hakan Duman’ı da yanlarına alan eylemciler Okmeydanı İETT evlerindeki bir apartmana giderler. Bu arada Rahmi Duman telefon edilir ve 1 milyon lira fidye istenir. Rahmi Duman parayı çok bulur; bu parayı ödemeyeceğini söyler. Militanlar ve Rahmi Duman eni konu pazarlığa tutuşurlar ve 250.000 lirada kavilleşirler. Bu arada İETT evlerinde yaşam devam etmektedir. Eve gözleri bağlanarak götürülen Hakan Duman’ın korkmaması için onu rahatlatmaya çalışırlar; nasıl mı? Tavla oynayarak. Nahit Tören ve Hakan Duman sürekli tavla oynarlar. Serbest bırakıldıktan sonra Hakan Duman “Nahit Abi”sine tavlada hep yenildiğini anlattığına göre belki de Nihat Tören’in Hakan’ı sakinleştirmeyi pek de başaramadığını söyleyebiliriz. Elbette sadece tavla oynanmaz. Evdeki kitaplardan birini –Üç Delikli’yi- de verirler Hakan’a okuması için. O dönemde kapağındaki üç kurşun deliği resmi nedeniyle Carlos Marighella’nın Şehir Gerillasının El Kitabı başlıklı kitabı bu adla anılmaktadır.
17 Nisan da Militanlar Dr. Vecihi Demiral’ın muayenehanesine giderler. Vecihi Bey, Rahmi Duran’ın yakın arkadaşıdır. Demiral’ın muayenehanesinde, Rahmi Duran ile eylemcilerin aralarında anlaştıkları 250.000 lirayı nereye getireceklerine karar verilir. Para 18 Nisan saat 17.00’de Valikonağı caddesine getirilecektir. Hakan’ın sağlık durumunun iyi olduğunu aileye bildirebilmek için de Hakan’ın kendi el yazısıyla yazdığı notu ailesine ulaştırılar: “Anneciğim, beni kaçıran ağabeylerim çok iyi davranıyorlar. Parayı verin. Beni bırakacaklar. Beni merak etmeyin. Sizleri çok özledim. Öperim.” Demiral’a paranın teslimi sırasındaki parolada söylenir. Parola Çiçek, şifresi Kırmızıdır.
Para tam saatinde teslim edilir. Hakan Duman’da 3 saat sonra Beşiktaş, Yıldız Yokuşu’nda serbest bırakılır. Evine gidebilsin diye de Hakan’ın yanına 30 lira taksi parası verilir.
O günlerde 15 yaşında olan (1956) Hakan Duman, Avusturya Lisesi‘nden mezun olduktan sonra Avusturya Viyana Tip Fakultesi‘ne kaydolur. 1990 yılında 1998 yılında Doçentliğini, Bursa Uludağ Universitesinden alır. 1999 yılından itibaren Amerikan Hastanesi ve MedAmerikan Tıp Merkezi Genel Cerrahi Bölümü‘nde çalışmalarına devam eder.
Yukarıda Hakan Duman’ın eylemcilerden Nihat Abisi ile tavla oynadığını yazdığımda belki dikkatinizi çekmiştir. Rivayet o ki, yıllar yıllar sonra Hakan Duman ile Nihat Tören’in işlettiği büfede karşılaşırlar. Hâl, hatır… Nihat Tören, Hakan Duman’a Rahmi Bey’i sorar. Rahmi Bey vefat etmiştir. Nihat Tören üzüldüğünü söyler; öpüşüp ayrılırlar.
Rahmi Duran, 1908 yılında Kayseri Efkere köyünde Tüfekçi Ustası Mustafa Efendi’nin oğlu olarak doğar. Babasını hiç görmez. Babası 1908’de cepheye çağrılır ve Rahmi Bey doğmadan cephede ölür. 1933’te Tıp Fakültesi’ni bitirir. Nöroloji İhtisası yapar. Özel Kliniğini de Doçentliğini aldıktan sonra 1951’de açar. Eşi Cemile Hanım’la da kliniğinde çalıştığı sıralarda tanışırlar. Rahmi Duman aynı zamanda bir şair ve musikişinas bir insan. Özellikle Hakan Duman’ın kaçırıldığı (15-18 Nisan 1971) 3 gün boyunca çektiği ıstırabı şöyle kaleme alır:
Kimseyi böyle perişan etme Allah’ım yeter
Uyku tutmaz bir ümit yok gelmiyor hiçbir haber
Ağlamaktan gözlerim etrafı artık görmüyor
Hazreti Yakub’a dörderdi beni hükmi kader
Bu sözler musiki tarihimizin en müstesna isimlerinden ve aynı zamanda Kadın Doğum mütehassısı Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’nın eline geçer. Güftesini Rahmi Duman’ın yazdığı eseri Hicâz Makamı’nda besteler.
Korona günlerinde evde tıkılı olduğumuz şu günlerde bu muhteşem eseri Elif Güreşçi’den dinlemenizi tavsiye ederim. Niye Elif Güreşçi mi? Ben sesini çok severim; muhteşem, tok bir sesi vardır. Ayrıca unutmadan yazayım, Elif Hanım bizim işletmeden –Hacettepe İşletme– mezundur.
Ha, bir de, bu kadar detay verdin, niye hiç kaynak vermedin diyenlere. Evde tıkılısınız nasıl olsa, hadi şimdi açın youtube’u ve Mehmet Güntekin’in Müzikli Maarif Takvimi’ni seyretmeye başlayın.
Keyifli okumalar, keyifli seyirler.