Gökyüzü Heyecanı: JWST fotosu mu? Çıplak gözünüzle mi?

Şu meşhur fotoğraf. NASA’nın dünyaya servis ettiği evren fotoğrafı. Bugüne kadar yayınlanmış en derinlikli ve en detaylı evren fotoğrafı. Milyarlarca kilometre uzakta çıplak gözle asla göremeyeceğimiz galaksiler, yıldız kümeleri, öte gezegenler, ölü yıldızlar, bebek yıldızlar… 4.6 milyar yılı öncesini görüyormuşuz o parıldayan ışıkları gördüğümüz için. Her biri bir galaksi kümesiymiş. Milyonlarca galaksi. Heyecandan nefes alamıyorum diye yazmış bir arkadaşım bu fotoğrafın altına. Heyecandan ölüverecek yani. Yalnız o değil birçok kişi çok heyecanlandı… Sosyal medya sallandı. Düşündüm ki demek herkes gökyüzü hakkında oldukça bilgiye sahip. Çünkü bu yayınlanan fotolardan ölecek kadar heyecanlanmak için bir gökbilimci kadar hadi o kadar olmasa da ciddi olarak fizik ve kozmoloji ile ilgileniyor olmalı.  Redshift, blueshift, spektrum Hubble paleti, nebula, dalga boyları, kütle çekim merceklenmesi, ışığın bükülmesi, uzay-zaman dokusu, tayf, spektrum, pik, ışık hızı, ışık yılı infrared vs. vs. oldukça teknik terimlerle anlatılan fotoğraflar…

Çeşitli konuşmalar oldu bu fotoğraf hakkında konuşmaların bazılarını şıklar halinde yazayım.   

1.Bu fotoğraflara bakınca ne kadar küçük olduğumuzu anladık. Bu evrende toplu iğne başı gibiyiz. 

 Evet küçüksün, küçücüksün. Bunu çoktan anlamış olmalısın. Kafanı kaldırıp gökyüzüne baktığında farkındasındır zaten. Ya da bir denizin sonsuzluğuna baktığında…Evreni bırak dünyada kapladığımız yer bir nokta kadar. Üstelik geçici noktalarız hepimiz.

2.Bu fotoğraflar ile evrenin sırrı çözülüyor bilim artık her şeyi açığa çıkaracak.

Yok efendim asla. Evrenin sırrı bu kadar milyar yıl geçse de çözülecek gibi değil. Çözdükçe dolaşıyor denilen bir bilinmezlik yumağında yaşıyoruz. Tıp biliminin kat ettiği yolu düşünürsek (MÖ başlamış bir tecrübe ve gittikçe ivme kazanan bir teknolojiden bahsediyoruz) şu an birçok hastalığın tedavisinin gözü kapalı yapılması gerek ama değil. Birçok hastalık nedeni yine bilinmiyor. Kanser hala can alıyor. En ileri verilere rağmen beyin faaliyetleri çözülmüş değil. Hatta bilimsel veriler arttıkça bazen daha çok karışıklık oluyor. Gençlik ve ölümsüzlük peşinde koşan bilim bu konuda bir gıdım yol almış değil. JWST teleskobu da basında yazıldığı gibi Hubble’nin   selefi değil. Sadece daha gelişmiş modeli. Daha uzağa, daha kısa zamanda bakan. Bundan sonra daha da gelişecek. Teknolojinin sonu yok.  Ama gelişen teknoloji ile sorularımız artacak. Çünkü daha çok bilmek aslında bilinmeyenin de aynı oranda hatta daha fazla artması demektir. Yani kısaca evrenin sırrını gelişen teleskop çözemeyecek. Zaten konunun uzmanları söylüyor: Big Bang kesin olarak ne zaman oldu bilinmiyor tahminen 18 milyar yıl önce… e bunun öncesi de var. Büyük patlama öncesi nasıldı? Soru çok.

3.Bu fotoları görünce bu evrende yalnız mıyız acaba yoksa başkaları da var mı?

 Herhalde yalnız değilsin. Dünyanın etrafında bu kadar çok dolaşan şey varken bu kadar çok gezegen varken illaki başkaları da var. Zaten insan olarak da bu dünyada bile yalnız değilsin. Hayvanlar var ormanlar var çiçekler var. Nefes alıp veren her şey canlıdır. Dünyayı paylaşmayı öğrenince evreni de paylaşırsın. 

James Webb

Şimdi de bu fotoğrafın kapsamında biraz daha zorlayıcı uzman sorularına geçelim: (bu soruları vatandaş değil bu konuda kafa yoranlar soruyor? Bu soruların cevabını kendileri de bizler de hiçbirimiz bilmiyoruz) 

Soru1: Evren genişliyor diyorlar. İyi de evren neyin içinde, nereye doğru genişliyor? etrafında bir boşluk mu var? 

Soru 2. evren bir tane mi yoksa birden fazla mı (multievren),? 

Son bir soru daha: bu konuya ilişkin dinlediğim bir astrofizikçi şöyle dedi: Dikkat ediyorsanız hep varlık üzerine, var olanlar üzerine konuşuyoruz. Bu konuda teoriler üretiyoruz çalışmalar yapıyoruz. Bir de hiçlik konusu var. Hiçlik de bu evrenin içinde olmalı…  Ama nerede? Bunu bilmiyoruz… Aynen böyle dedi. 

Gördüğünüz gibi bir yandan çözmeye çalışarak sonu olmayan bir kaosun içinde yaşıyoruz. 

Şimdi bütün bunları boş verip başımızı kaldırıp gökyüzüne bakalım. Çıplak gözle gördüğümüz akıl ötesi güzelliklere. Ayın o muhteşem ışığına. Bulutların dansına. Yıldızların kaymasına… Bir fotoğraftan daha büyüleyici. Bu muhteşem gökyüzü altında hem yalnız değiliz hem de biriciğiz. … ne kadar heyecanlı değil mi?

Üstelik  ortalama  18 milyar yıllıktır diye tahmin ettiğimiz  bir evrende kaç yıl görünür kalacağız bilinmez ve bir toz tanesi gibi geçici… 

Feride Cihan Göktan
Latest posts by Feride Cihan Göktan (see all)