Fransa Ayakta

Fransa’da  işçiler, işsiz, emekli ,  öğrenciler  ayakta. Aralık ayından itibaren yürüyüş grev ve değişik düzeyde protesto biçimleri ile Macron ve temsil ettiği Milyarderlerin yasallaştırmaya çalıştıkları Emeklilik Reformu karşı direniyor.

31 Ocak’ ta alınan 8 sendika direnişi daha da yaygınlaştırarak  devam kararı alındı.

19 Ocak ve 31 Ocak’ta 2 büyük  gösteri yapıldı. 2 Gün greve gidildi. Milyonlarca işçi grevde ve milyonlarcası da sokaklarda yürüyüşte idi. Şubat ayında 3  büyük  protesto gösterisi ve grev daha  yapıldı .

Şubat gösteri ve grevlerinin önceki gösterilere göre  farklılığı YAYGINLIĞI idi.

Grev ve gösteriler Fransa’nın her yerine yayılıyordu. Metropol orta büyüklükle şehirlerden   Küçük kasabalar-küçük yerleşim yerlerine doğru kaydı.

Hiç grev yapmamış küçük işyerlerinde çalışanlardan, tarım işleri ve küçük işletmeler kadar grev ve yürüyüşe katılım oluyordu.

Özellikle özel sektörde katılım yaygınlaşıyor, Emeklilik Reform yasasına karşı toplumsal taban genişliyordu.

7 ,11 ve 16 Şubat gösteri  grevlerinde katılımda hafta içi (iş günleri!) azalırken, hafta sonları hazını kesmeden devam etti.

Çalışma günlerinde ücretlerinden kesildiği için işçilerin mevcut koşullarda ücret kesintisine  tahammülleri yok. Her ne kadar sendikalar  üyesi olan  grevdeki işçilerine belirli bir günlük ödüyor ise de  bu ne yeterli ne de çok uzun süre devam edebilecek durumda değil.  [1]

Yaygınlık yer, bölgesel olduğu kadar katılan kesimler açısından da önemli idi. Katılım, özel sektör küçük işletmelerde çalışanlar da dahil tüm sektörlerde işçiler   küçük ve kısa süreli grevlere katıldı. (Bir saat, 3 saat, yarım gün) Gösterilere bu kesimlerden güçlü katılım sağlandı. İkinci  farklılık  Kararlılık ve “Sistem dışı” olan gurupların  sisteme dahil olmaları. Yıkıcı-Kırıcı gurup olarak bilinen, Sarı Yelekliler gösteri süresince adını sıkça duyuran Black Bloc’lar ilk kez yürüyüşün içerisinde ve kortejde yer aldı.

Bu tüm yürüyüşün sayı dinamik ve bileşimi  tartışılıp anlatılacakken, birkaç banka camı birkaç otomobil kasası kırılması ve saldırmaya hazır polislere yapılan saldırı konuşuluyordu medyada bugüne kadar. Halkta da “Gösteri yürüyüş kırma dökme çatışma ile sonuçlanır” imajı yerleştirmeye çalışılıyordu. Bu, bu  günlerdeki yürüyüşlerde kırılmaya başladı.

GREV VE DİRENİŞTE 2. FAZA DOĞRU

7 Mart’a kadar  grev ve protesto seyir tabiri caiz ise “yumuşak” seyrediyordu.

Bir taraftan Meclis çalışmalar, reform teklifinin görüşmeleri bir taraftan partilerin kendi içinde ve birbirleri ve sendikalarla görüşmeleri  bir çözüm bulma  çabaları idi bunu sağlayan.

Meclisteki görüşmelerde hükümet yalanlarının ve açık haksızlıkların ortaya çıkması ölçüsünde küçük düzeltmelere gidiyor (Örneğin tüm emeklilere en az 1 200 € aylık verilecek “Bu madde hükümet tarafından 10 kez değiştirildi. Önce “Herkese ve Net” olarak açıklandı. Sonra bürüt olduğu açıklandı. Arkasından bürüt ve sadece  43 yıl sigorta pirimi ödeyenler alacak dendi. Sonrasında tüm çalışma kariyerinde  sadece asgari ücret almış olanlar olduğu açığa çıktı. 1 Milyon emekli 1 200 net maaş  alacak söyleminden 10 000 civarında emekli ve emekli olacakların bu koşullarda bürüt  1 200 Euro alacağı söylendi. Ve Parlamentoda kesinleşti…

Diğer maddelerin ve reformun bir bütün olarak anlaşılması için bu ilginç bir örnekti.

Milyarderler ve hükümetleri halka karşı  birer YALAN makinasıdırlar.  Kendi yalanlarına  kendileri de inanır, bazen  o yalanları hedef, amaç haline getirilir.

Hiçbir madde ücretli işçilere hiçbir avantaj getirmiyor, bazı maddeler göz boyamak için cilalanmış şekilde reform paketine konuyor.

Bir başka yönü de hiçbir maddede tam bir açıklık yoktu.[2]

Zorlandıklarında protesto edilip, açıklama zorunda kaldıklarımda da parti  parti,  yarım yamalak açıkladıkları bir yöntem uygulamadılar. Kadınların bu reformla kaybettikleri hakları, yaşlı işçilerin (55 yaş ve üzeri) işten çıkarılmamaları konusu, yıpratıcı işçilerde çalışanların hakları ve bazı işlerin bu kategoriye alınması, erken yaşta (14-16) işe başlayanların  erken emeklilik hakları… vs

Bütün bu konular parlamentoda tartışmalar sırasında, protesto süreci tartışmalarında ve Parlamentoda muhalif (Sol Muhalif NUPES) gurubu tarafından ortaya çıkarılıyordu.

7 Mart’ geliş seyri;

10 Ocak’ta Başbakan   E. Borne  Emeklilik Reform  Yasasını açıkladı.23 Ocak’ta Bakanlar kuruluna gelen yasa teklifi

Meclise sevk edildi. Mecliste görüşülen  görüşme süresince tüm maddelerin görüşmesi (Özellikle emeklilik yaşın  62  den  64 yaşa çıkarılması maddesi) yapılmadan  Mecliste tartışma süresi dolduğu için  teklif 17 Şubat’ta Senatoya gönderildi. Senato 12 Mart’a kadar kanun teklifini görüşüp 16 martta tekrar  meclise gönderecek. 26 Mart’a kadar senatoda yapılan değişiklikleri görüşecek olan meclis  26 Mart saat 23.59 a kadar kanunu  oylamış olacak.

26 Mart’a kadar mecliste ve sokakta işyerlerinde kanunun geri çekilmesi için mücadele sürecek.

Mücadelenin parlamento cenahında ilk günlerin heyecanı geçtikten  sonra işçiler arasında ve sokakta “Parlamentonun önemi” hemen hemen kayboldu.

İşçiler, halk sokakta parlamento ne karar alıyor, hükümet ne yapıyor, kanunda hangi maddeler düzeltiliyor hangi parti kimden yana… düşüncesinden ayrıldı.

Sokak BİZ NE YAPACAĞIZ  düşüncesinde yoğunlaştı.

31 Ocak gösterisinden sonra tüm şubat ayı boyunca sokakta işyerlerinde sendika ve sivil toplum kuruluşlarında tartışma ve konu bu idi. Biz ne yapacağız? Nereye kadar gideceğiz!

Bütün kamuoyu araştırmalarında da bu tartışma süresince  grev ve protestolara  halk desteğinin  devam ettiği gözlenebiliyordu.

Reform karşıtı olanların oranı %80 civarlarında seyrediyor, destek devam ediyordu. İkincisi karşı eylemlerin hükümeti reform yasasını geri çekmesi için zorlama metotlarının daha da güçlü hale getirilmesi eğilimi  ve buna  desteği %65-70 seviyesinde devam ediyordu.

8 Mart’ta yayınlanan BFM TV’deki bir anket sonucu grevciler. Fransa’da hayatı durdursun mu?” Sorusana  %59 Evet, %40 Hayır, Cevabı veriyordu.

7 Mart günü Fransa Emeklilik Reformuna karşı yapılan direnişte  ikinci düzeye geçme ye adım attı.

Daha önceki grev yürüyüş ve direniş biçimlerinde köklü bir değişimin başlangıç günü oldu 7 Mart.

O gün tüm Fransa toplan 4 milyona yakın protestocu sokakta idi. Polis Sendikalarından Anarşistlere Blakc Bloc’lardan küçük esnaf ve işyeri sahipleri- yüksek kamu ve özel yöneticilerine, tarım işçilerinde nükûller santral bilim adamlarına kadar hemen hemen  toplumun her kesim ve  düzeyinden insanlardı 4 milyona yakın protestocu sokakta idi.

Küçük yerleşim yerlerinden metropollere kadar yayılan direniş bir başka aşamaya geçiyordu.

SÜRESİZ GREV. Süresiz grev kararı alan 8 sendikaya bağlı işçilerin yanında 2.aşamaya geçmeyi hazırlayan diğer direniş biçimi petrol rafinerilerinin blokajı idi.

Fransa’nın 8 büyük rafinerisinden 7 si  bloke edildi.  Rafinerilerden petrol çıkışı durduruldu. Aynı zamanda  kamyoncular şehirler arası yollarda blokaj başlattı.

Bu arda korsan işçi eylemleri de kısa aralıklarla devrede idi. Bazı bölge ve şehirlerde  elektrik santralinde çalışan işçilerce  elektrik akımı durduruldu. Bazı şehirler bir bütün olarak kesilen elektrik yanında   Şehir Robin Hood’ları devreye girerek faturasını ödeyemeyen evlerin faturalarını iptal edip havuz fırın, çocuk bakım ve korunma  yerleri gibi “kamu hizmeti veren “yerlere ücretsiz elektrik vermeye başladı.

Sendikalar emeklilik yaşının 2 yıl daha uzatılıp 64 e çıkarılmasını geri çekilene kadar (Bir bakıma reformun geri çekilmesi) direnişi sürdüreceklerini yinelediler.

Bu aşamada geride  nükleer enerji santralları ve ticari dolaşımı engelleyecek oto yollar ve Paris’e giriş yollarını bloke eylemi kalıyor.

Grev ve Protestolar ; süresiz grev, ulaşımın durdurulması, petrol rafinerilerinin blokajından sonra bu eylemler le devam edecek olur ise Fransa’da hayatı durduracak noktaya gelebilir.

Bu durumda gelişmeler iki yönde seyredebilir.

Birinci yön, şu an için sendikaların (8 Büyük sendikanın ortak koordinasyon merkezi) Hükümete  Parlamentoya, partilere ve Cumhurbaşkanına çağrısı var.

Diyalog. Görüşme.

Başbakan E. Borne dan tüm bakanlara kadar hükümet her mikrofona çıktığında sendikalara ve önerilerine kapılarımız açık, diyalogla halledelim açıklaması yapıyor.

Oysa ocak ayından bugüne Hükümet HİÇBİR İŞÇİ SENDİKASINI görüşmeye çağırmadı. Her gün “Biz görüşmeye açığız” diyen YALN makinası  Macron ve hükümeti.

Sendikalar medyada açık çağırı yaptı “Görüşmeler bir protokoldür ve kayıtlıdır Hükümet tek  bir görüşme davet kanıtlasın biz  eylemden vazgeçelim” diyor. Ancak yine diyalog kapısını açık tutuyor. Son kapı olarak Cumhurbaşkanının devreye girmesini istediler.

Ancak bunun pek mümkün olacağını sanmıyorum. Macron, tüm Fransızların Cumhurbaşkanı olan diğer başkanlardan farklı olarak Milyarderlerin doğrudan temsilcisi. İşçinin ayağına gidip ricada bulunmayacaktır. Ayrıca bu reformun çıkarılmasını (Çünkü bu sadece bir emeklilik reformu değil bir bütün olarak çalışma hayatını, sistemini değiştirip BELİRSİZLİK  ve KOLLEKTİF, DAYANIŞMACI SİSTEMİ ortadan kaldıracak, ücretlileri TEK-TEK patrona bağlayacak bir sistem oluşturacak) milyarderler yönetiminin (SYYB) oluşmasının temel ayaklarından biri.

İkinci biçimi (ikili sonuçlanacak bir yön) sınıfların sonuna kadar kendi güçlerini kullanmaları dayanma gücü olanın bu süreçte  toplumsal desteği alanın kazanacağı bir süreç.

İşçiler günler haftalar aylarca bu direnişe devam edeme durumunda kalabilir, bazı sendikalar bazı ödün ve taahhütlerle direniş birliğini boza bilir. Böylece  direnişin sona erdirilmesi sağlana bilir.

Bir başka gelişme  halk direnişine polis, askeri yargı  zor gücü  kullanarak (grevcileri göz altına alıp zorla- çalıştırıp blokajları zorla kaldırma…) grev  direnişi engelleme sonlandırması.

Bunu göze alamaması  durumunda  reformun geri çekilmesi[3]

Şu an için rüzgâr işçiden yana esiyor. Bu reformda “Herkesi eşitliyor” Ancak yoksulluk bazında.

Normal bir işte normal bir gelirle, kıt kanaat geçinenlerden çok, “fakirleşecek olan” ve hiç normal gelir elde edemeyecek, hiç  istikrarlı iş, gelecek programı projesi yapamayacak olanlar etkilenecek. Onlarda toplumda şimdiden çoğunluğa  erişmiş durumda…

Süresiz grev başladı. 11 Mart’ta tekrar  Fransa çapında yürüyüş ve gösteri yapılacak. Tüm sendikalar birliğini koruyor. Muhalif parti ve örgütler direnişe katılım ve desteğini sürdürüyor.

Şu an için üniversite ve liseli gençlerin etkin katılımı sağlanmış gözükmüyor. Bir de periferiklerdeki gençlerin sesi pek çıkmıyor.

11 Mart’taki gelişmeler bu konulara da açıklık getirecek gibi. Göreceğiz.

Black Bloc lar yürüyüş kortejinde


[1] Birinci durumda olan Sendika CFDT ‘nin 140 milyon euro grev dayanışma rezervi var. 2023 yılı Emeklilik reform grevleri için 1 milyon euro ayırdığ,2.Sendika durumunda olan CGT nin de bu direniş içim 600 000  euro  grevci sendikalardan SUD RAI ın da 550 000 euro  bağış topladığı  biliniyor. Ayrıca sendikalar grev süresince üyelerine 30 euro civarında  ödeme yapabiliyor.

[2] Milyarderlerin yönetiminin (Sermayenin Yeni Yönetim Biçimi- SYYB) tüm dünyada uyguladığı, ekonomide oluşturmaya başladıkları, üretim yönteminden başlayarak, sistemlerinin temel özelliklerinden biridir. BELİRSİZLİK

[3] Bu koşulda da Macron’un parlamentoyu feshi edip Faşist cephenin parlamentoda çoğunluğu alma yolunu açma  tehlikesi oluşacak. Bunu bilerek yapacak.!