Bu bölümde burjuva faşizm literatürünün faşizmi açıklamak değil anlaşılmaz kılmak amaçlı olduğuna ve bunu nasıl yaptığına ilişkin noktaları başlıklar halinde sıralayacağım. Bu anlaşılmaz kılma işi farklı ve bazen de birbirine karşıt yöntemler kullanılarak yapılıyor. Bu nedenle saptamalarımı, kullanılan yöntemlere göre alt başlıklara ayırmayı tercih ettim.
DARALTMA YÖNTEMİ
a-Kapitalizm ve emperyalizmden söz etmeden faşizm tahlili
Burjuva düşün yazınının yalnızca faşizmle ilgili değil daha genel plandaki en ayırıcı yönlerinden biri üç olguyu, sınıf mücadelesi ve işçi sınıfını, emperyalizmi ve faşizmi yok saymak, önemsizleşmek eğer bu kadarını başaramıyorlarsa, maziye kalmış olgular olarak göstermektir. Emperyalizmi ve faşizmi, eni sonu kapitalizmle değil işçi sınıfı, ezilen emekçi kitleler, komünizm, anti emperyalist bağımsızlıkçı hareketler vb. gibi kapitalizm- emperyalizm karşıtı güçlerle ilişkilendirmektir. Bu doğrultuda çok sayıda teori-yaklaşım geliştirilmiştir bugüne kadar. Eskiyen teori ve yaklaşımlar (ki genellikle çabuk eskirler) hemen yenileriyle değiştirilmiştir. Ele aldığımız konu faşizm ve doğal olarak bu notları yazmadan önce burjuva yazınının bu alandaki hemen tüm önemli eserlerini okudum. Tüm okumalarımın ardından elde ettiğim en önemli tespit, bu literatürün kapitalizmden ve emperyalizmden tek bir söz bile etmeden ırkçılık ve faşizm üzerine on binlerce sayfa analiz yapabilme başarısı oldu. Doğal olarak Horkheimer’ın o veciz sözünün arka planını ve taşıdığı değeri daha iyi anladım “Kapitalizmden söz etmeyenler faşizm kelimesini de ağzına almasın!”.
b- Aslında faşizm de yok varsa da sanıldığı kadar önemli değil
Pek çok burjuva entelektüeli faşizm kavramının tümden ortadan kaldırılmasını savunmuştur. Bazıları ise faşizmi, ortaya çıktığı İtalya örneği dışında yaygınlaştırmanın kavramı esnettiğini söylemiş faşizmi İtalya’daki Mussolini örneği ile sınırlı tutmuşlardır. III. Reich konusunda önde gelen uzmanlar arasında sayılan Ian Kersaw ise Nazizmle İtalyan faşizmi ve diğer otoriter rejimler arasında benzerlikler olduğunu ama bunların çok genel benzerlikler olduğunu söylüyor, “Nazizme biraz daha yakından baktığımızda, bu örneğin, diğerlerinden çok daha farklı, hatta eşsiz, özgün bir ideoloji ve hükümet biçimi olduğunu görürüz” diyor. Gentile gibi faşizmi zaman olarak iki dünya savaşı arasına has özel bir kiriz döneminin ürünü sayanlar da var.
Gilbert Allardyce ise bu daraltıcı yaklaşımı faşizm diye bir şey yoktur sadece bu isimle adlandırdığımız insanlar ve hareketler vardır” veciz ifadesiyle bir başka boyuta taşımıştır. Dolayısıyla biz meraklı okurların içini ferahlatan biçimde, faşizmin bütünsel bir teorisinin mümkün ve gerekli olmadığını, ortada birbiriyle ilişkilendirilemeyecek ve tek ortak noktaları faşist ya da faşizm olarak adlandırılan bir dizi birbirinden farklı vakalar bulunduğunu, faşizm çalışmalarının tek tek vaka analizi yapmak dışında bir anlamı ve misyonu olamayacağı söyledi.
Yani faşizm hem mekân olarak hem de zaman olarak epeyce istisnaleştirildi çok yakın zamanlara kadar. Ne var ki, 1960lardan başlayarak, özellikle ve manidar biçimde soğuk savaşın bitimini izleyen yıllardan sonra, nihayet faşizm mekân ve zaman olarak daha geniş çerçevede ele alınmaya başlandı. 90lı yıllardan sonra Payne, Mann, Iodachi merkez ve Doğu Avrupa ülkelerini de kapsayan, Larsen ise Avrupa dışı alanlara yayılan faşizm örnekleri üzerinde çalışmalar yaptı . Ne var ki, alan ve zaman olarak faşizmi daraltıcı eğilimlerin etkisi azalmış olsa da başka ve çok daha önemli daraltıcı yaklaşımlar, bugüne kadar var olmaya devam etmiştir.
Faşizmi Kültürel-ideolojik bir olguya indirgemek
Marksist faşizm tahlillerini “ekonomik indirgemecilik” gibi beylik ve fakat bir o kadar da yanlış bir ithamla bir çırpıda es geçen burjuva faşizm teorilerinin en baskın özelliğinin faşizmi kültürel- ideolojik bir olguya indirgemek olması hayli ironik. Sternhell, Griffin, Mosse, Payne, Eatwell vb. gibi yazarlar faşizmi tek başına ideoloji-kültür üzerinden olmasa da ideoloji-kültür öncelikli biçimde ele almışlardır. Hepsinin çıkış noktası belirgin biçimde faşizm çalışmalarına egemen olan ekonomik, sınıfsal, alt yapısal analizin bu egemenliğini sorgulamak ve kırmaktır. Kültür ve ideoloji merkezli faşizm çalışmalarının öncül varsayımları ya da ulaştıkları nokta faşizmin sınıf karakteri taşımadığı her sınıftan insanı kapsayan daha yaygın ve amorf bir kitle hareketi oldukları yönündedir. Dolayısıyla faşizmin bu geniş ve amorf kitleyi hangi ideolojik argümanlarla hangi kültürel motiflerle etkileyebildiğini ortaya koyabilmek faşizmi anlayabilmek, açıklayabilmek için en geçerli analiz yöntemidir. Bu hareketlerin çok uzun bir dönem aynı ideolojik söylemlere sahip olmasına rağmen neden önemli bir güç olamadığı; ancak ve neden belirli bir dönemden sonra güçlenebildiği soruları, bu yaklaşımlarda bir yanıt bulmaz. Ayrıca hiçbirinin seçimler yoluyla iktidara gelecek bir güç kazanamadığı, egemen yönetici elitler tarafından davet edilerek iktidar olabildikleri gerçeği silikleştirilir. Bu partiler asıl kitlesel desteklerini iktidar koşullarında sağlamışlardır, Bu artan desteğin ne kadarının, işe alınma ya da yükselmede parti üyeliğinin etkili olması gibi faktörlerle ya da tersinden iktidara muhalif olmanın işsiz kalmaktan, hapse atılmaya ve canından olmaya kadar varan bir bedeli gerektirdiği baskı rejimi ortamıyla ilgisi olduğunun yanıtını da yoktur bu analizlerde. Ez cümle bu yaklaşım faşist hareketlerin kitle desteğini abarttığı gibi, faşizmin kitleler üzerindeki ideolojik-kültürel etkisini de abartmaktadır. Faşizmin kitle desteği bulmasında faşist ideolojinin gücünün mü yoksa mevcut egemen ideolojinin ideolojik krizinin, mevcut ana akım partilerin hemen tümünün yaşadığı temsiliyet krizi, komünist hareketin bölünüşü ve ideolojik örgütsel sorunları ve tabi ki bunlarla birlikte faşizmin var olan ideolojik itibarı da sona ermeye başlamış ve fakat savaş faşizmin iktidarının uzun sürmesinde en önemli etken olarak devreye girmiştir.
- Faşizm Üzerine Notlar (2) - 4 Aralık 2024
- Faşizm Üzerine Notlar (1) - 27 Kasım 2024
- Kent yoksulluğu, “Onurlu Yaşam Hakkı” ve Belediyecilik - 20 Mart 2024