Enerji Üssü Haline Getirilmiş Kentte, Günlerce Elektriksiz Kalmak!!!

Enerji Atlası verilerine göre; “Isparta’nın elektrik santrali kurulu gücü 427 MWe’dir. Isparta’daki 33 elektrik santrali ile yılda yaklaşık 720 GWh elektrik üretimi yapılmaktadır.” Bu kadar enerji üssü haline getirilmiş bir ilimizde, günleri bulan elektrik kesintisi akıl alır gibi değildir. Bu kadar enerji santralinin bulunduğu bu ilimizin, uzun süre elektriksiz kalması, tam bir beceriksizlik  örneğidir. Enerji hatlarında gerekli güçlendirmelerin yapılmaması, enerji nakil hatlarının yer altına alınmamış olmasının sonucunda bunların yaşanması kaçınılmazdır.

Isparta ilimiz toplamda 8993 kilometre kare alana sahiptir. Ve bu kadarcık alanda 10 adet HES bulunmaktadır. 2 adet te yapım aşamasındadır. Siz bu kadar alandaki bir yerde bulunan çayların, derelerin geçtiği vadilerde akan suyun önüne beton bentler koyarak baraj yaparsanız, bunun o alandaki iklime etkisini de hesaplamanız gerekiyordu. Bunun dışında yapılan göletler, sulama barajlarını da eklerseniz, o vadilerin durumunun ne hale geldiğini hayal etmek bile güçleşmektedir.

Günümüzde her gün iklim krizinin konuşulduğu bu şartlarda, ülkemizdeki iklime bağlı doğa olaylarındaki değişikliklerde dikkatten kaçmamaktadır. İklim değişikliği sonucu aşırı yağışların artması, sıcak ve soğuk hava dalgalarının etkili hale gelmesi sonucu bu tür felaketlerin yaşanması gündelik vaka haline gelerek yaşamımıza girmesi kaçınılmazdır. Yoğun kar yağışı, etkili soğuk hava akımları sonucu elektrik nakil hatlarında karların donarak, oluşan ağırlıkları taşımaması sonucu, direklerin yıkılarak, hatların kopması, elektrik kesintisine neden olması, herhalde anlaşılır bir olay olarak önümüze çıkacaktır.

Environmental Science Technology’de yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, hidroelektrik santralleri iklim üzerinde fosil yakıtlardan daha kötü bir etki yarattığı sonucuna varılmış. “Bilim insanları bir süredir hidroelektrik tesislerinin sera gazları – çoğunlukla metan, aynı zamanda CO2 ve azot oksit – saldığını biliyorlar. Ancak, bir tesisin iklim etkisini tarihsel olarak hesaplama biçimleri, metanın ısı yakalama gücünü gizlemiştir…  Ancak su altında kalan bitkiler çürüdükçe ve ayrıştıkça atmosfere metan salarlar… HES’ler belirli koşullar altında kömür veya petrol yakan enerji santrallerinden daha fazla sera gazı açığa çıkarabilir… HES‘ler bitkileri su altında bırakarak çözünmelerine ve metan gazının atmosfere yayılmasına sebep oluyor.”

Yukarda bilim insanlarının belirlemelerine göre, bu ilimizde yapılmış 10 HES barajının bulunduğu vadilerdeki bitki dokusunun, suyun altında kalması sonucu, zaman içinde çözünmesi ve çürümesi sonucu, Metan gazına dönüşerek havaya yükselmesi SERA etkisi yarattığında, o bölgede iklim değişikliğine bağlı, iklime dayalı bu tür felaketlerin yaşanması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu kadar sınırlı alanda her vadiye HES’leri kondurursanız, bu tür değişikliğe hazır almanız gerekecektir. O HES’e boğulmuş vadilerdeki güzelim bitki örtüsünün yok edilmesinin zaten tek başına iklime bir olumsuz etkisi olacaktır. Yanısıra suların altında kalan bitkilerin çürüyerek, metan gazı üreterek havaya karışması, iklim değişikliğine artı bir olumsuzluk hali katacaktır.

Aşırı kâr dürtüsü ve ve enerji üretimi için devletin sağladığı teşvikleri kaçırmayan sermaye grupları, buldukları her alanı, enerji üretmek için kullanmaktadırlar. Bağlar, bahçeler, ormanlar traşlanarak GES’leri konduruyorlar. Birazcık bir akar suyu olan dere yataklarına HES’leri koyarak, doğayı aşırı bir şekilde tahrip etmektedirler. Üretilen enerji ise, böyle bir günde hiçbir fayda sağlamamaktadır. Ve bu yaşanılan felaketin kurbanları da yine dar gelirli üretici köylü ve kentli emekçiler olmaktadır. Enerji üssüne çevrilen Isparta, uzun günler enerji sağlanamayan bir kent olarak tarihe geçmiş oldu. Buna neden olanlar, bunun vebali altındadırlar… Umarız bu doğa olaylarının yarattığı olumsuz sonuçlardan doğru dersler çıkarılarak, gelecekteki yatırımları da ona göre yaparlar. İnsanlarımızda sıkıntı yaşamamış olurlar.