Eğitimde Derinleşen Uçurum: Yoksul Aileler Eğitime Para Ayıramıyor, Zenginler Farkı Büyütüyor

Artan enflasyon, Türkiye’de eğitime erişim konusunda zaten mevcut olan eşitsizlikleri derinleştiriyor. Özellikle düşük gelirli aileler, artan hayat pahalılığı nedeniyle eğitim için ayırdıkları payı daha da azaltmak zorunda kalırken, zengin aileler çocuklarının eğitimi için ayırdıkları bütçeyle farkı hızla büyütüyor. TÜİK’in gelir ve eğitim harcamalarına ilişkin verileri, toplumdaki gelir eşitsizliğinin eğitime erişimde nasıl yansıdığını açıkça ortaya koyuyor.

Yoksul Aileler İçin Eğitim Ulaşılmaz Hale Geliyor

Ekonomik kriz ve enflasyonun tetiklediği geçim sıkıntısı, dar gelirli ailelerin çocuklarının eğitimine yatırım yapmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor. Yoksul ailelerde eğitime ayrılan pay, gelir seviyelerine kıyasla sürekli azalırken, en yüksek gelir grubundaki aileler bile son yıllarda eğitime daha az harcama yapmaya başladı. TÜİK’in verilerine göre, 2002-2023 yılları arasında üst gelir grubunda bile eğitim harcamalarının düşüşe geçtiği görülüyor. 2019 yılından sonra, zengin ailelerin eğitime ayırdığı pay yüzde 4’ten yüzde 1,5’e geriledi. Alt gelir grubundaki aileler ise hiçbir zaman yüzde 0,5’in üzerine çıkamadı; bu da eğitimin yoksul kesim için ne kadar ulaşılmaz hale geldiğini gösteriyor.

Kalabalık Ailelerde Eğitime Harcama Azalıyor

Gelir seviyesi kadar hane halkı büyüklüğü de eğitime yapılan harcamaları etkiliyor. 4 kişilik aileler eğitime en fazla bütçe ayırırken, 5 ve 3 kişilik aileler onları takip ediyor. Ancak özellikle 6 ve 7 kişilik ailelerde eğitim harcamalarının oldukça düşük olduğu dikkat çekiyor. Bu durum, büyük ailelerin gelirlerini öncelikle gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlara harcadığını ve eğitim gibi uzun vadeli yatırımlar için kaynak bulamadığını gösteriyor.

Bu tablo eğitimde neoliberal politikaların toplum üzerindeki baskısının bir sonucu. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, sadece günlük yaşam koşullarını değil, gelecek nesillerin eğitim hakkını da gasp ediyor. Yoksul ailelerin çocukları, kaliteli eğitim olanaklarından mahrum bırakılarak toplumsal eşitsizlik döngüsüne hapsediliyor.

Tek Ebeveynli Aileler ve Çocuklarının Eğitim Mücadelesi

Hane içi yapı, eğitim harcamalarını doğrudan etkiliyor. Tek ebeveynle yaşayan çocuklar, özellikle geçmiş yıllarda eğitim harcamalarında yüksek bir paya sahipken, son yıllarda bu durum değişti. Artık en fazla eğitim harcaması, anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailelerde yapılıyor. Ancak bu da büyük oranda orta ve üst gelirli ailelerle sınırlı. Tek ebeveynli ailelerin büyük çoğunluğu, yoksulluk nedeniyle çocuklarının eğitimine ayıracak bütçe bulmakta zorlanıyor. Bu da onların eğitim sisteminde daha geride kalmalarına yol açıyor.

Enflasyon EÄŸitimi Erteletti, EÅŸitsizlikler DerinleÅŸti

Pandemi sonrası dönem, ekonomik krizin yanı sıra eğitime harcanan payın düşmesiyle dikkat çekiyor. 2018-2023 aralığında, eğitim harcamalarının payı düşerken, tüketim harcamalarındaki artış kaçınılmaz hale geldi. 2018 yılında ailelerin eğitime ayırdığı aylık ortalama tutar 101 TL iken, 2023’te bu rakam 255 TL’ye yükseldi. Ancak bu artış enflasyonun baskısını telafi edemedi; tam tersine eğitime erişim açısından daha fazla eşitsizlik yarattı.

Sonuç olarak, Türkiye’de eğitime erişim ve yatırım, toplumun alt sınıflarını dışlayan bir lüks haline gelmiş durumda. Gelir düzeyi düşük aileler, hayatta kalma mücadelesi verirken, çocuklarının eğitimini ikinci plana atmak zorunda kalıyor. Bu durum, Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir risk teşkil ediyor. Eğitimdeki bu adaletsizlik, toplumsal eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor ve yoksul çocukları sistemin dışına itiyor. Eğitim, bir toplumun ilerlemesinin anahtarıdır; ancak bu anahtar giderek daha az kişinin elinde kalıyor.