Türkiye’nin en iyi keman sanatçılarından biri olarak kabul edilen Kan, “Harika Çocuk” olarak anılan bir yetenekti. Bu yazıda, Suna Kan’ın hayatını, başarılarını ve mirasını anlatmaya çalışacağım.
Suna Kan, 1936 yılında Adana’da doğdu. Babası Nuri Kan, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda viyola sanatçısıydı. Beş yaşında babasından keman öğrenmeye başlayan Suna Kan, daha sonra Hulusi Karsel ve Walter Gerhardt gibi ünlü eğitmenlerden ders aldı. 1946 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’nda ilk resitalini verdi ve Mozart’ın 5. Keman Konçertosu’nu seslendirdi.
Suna Kan’ın yeteneği o kadar büyüktü ki, 1948 yılında kendisi ve piyanist İdil Biret için özel bir kanun çıkarıldı. Bu kanunla, iki sanatçıya yurt dışında müzik eğitimi almak için devlet bursu verildi. Suna Kan, Paris Konservatuvarı’na gitti ve burada Gabriel Bouillon ile çalıştı. 1952 yılında konservatuvarı birincilikle bitiren Kan, uluslararası yarışmalarda da ödüller kazandı.
Suna Kan, 1957 yılında Türkiye’ye döndü ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda solist ve başkemancı olarak görev yapmaya başladı. Aynı zamanda Ferhunde Erkin ile birlikte Türkiye’nin ilk keman-piyano ikilisini kurdu ve pek çok oda müziği konseri verdi. Suna Kan, ayrıca dünyanın pek çok ülkesinde de konserler verdi ve saygın orkestralarla çalıştı.
Suna Kan, 1971 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanına layık görüldü. Türk müziğine büyük katkılarda bulunan Kan, aynı zamanda yeni nesil kemancılara da ilham verdi. Uzun süredir sağlık sorunlarıyla mücadele eden Suna Kan, 11 Haziran 2023 tarihinde hayata veda etti. Sanatçının ölüm haberi sosyal medyada büyük üzüntü yarattı.
Suna Kan, Türk müzik tarihinin en önemli isimlerinden biriydi. Kendine has tarzı, teknik becerisi ve duygusal yorumuyla keman sanatının zirvesine ulaştı. Bıraktığı eserler ve kayıtlarla kalbimizde yaşamaya devam edecek.
- Talihsiz Anjel Hala ve Edirne Kuşatması Günleri - 29 Ocak 2025
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024