Dünya Gıda Programı: Gıda Krizi Derinleşiyor, Türkiye de Etkileniyor

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın (WFP) 2025 Küresel Görünüm Raporu, dünya genelinde akut gıda güvensizliğinin endişe verici boyutlara ulaştığını ortaya koydu. Rapora göre, 74 ülkede 343 milyon insan yeterli gıdaya erişim sağlayamıyor. Bu, pandemide kaydedilen en yüksek seviyelere çok yakın bir artışı ifade ediyor. Krizin çözümü için 2025 yılında 16,9 milyar dolarlık bir finansmana ihtiyaç duyuluyor .

Küresel Gıda Krizinin Boyutları

WFP, ihtiyaç duyulan finansmanın karşılanamaması durumunda milyonlarca insanın yaşamını tehdit edecek bir felaketle karşı karşıya kalacağını belirtiyor. Özellikle Gazze, Sudan, Güney Sudan, Haiti ve Mali gibi bölgelerde açlık krizinin “felaket boyutuna” ulaştığı vurgulanıyor. Örneğin, Gazze’de nüfusun %91’i akut gıda güvensizliği yaşıyor, %16’sı ise “felaket koşullarında” hayatta kalmaya çalışıyor .

WFP İcra Direktörü Cindy McCain, artan insani ihtiyaçların savaşlar, iklim değişikliği kaynaklı felaketler ve ekonomik krizlerle daha da derinleştiğini ifade etti. Ancak bu ihtiyaçlara yönelik finansmanın yetersizliği nedeniyle milyonlarca insanın yardım alamadığına dikkat çekti. McCain, açlıkla mücadele için uluslararası toplumun daha fazla diplomatik ve mali destek sağlaması gerektiğini belirtti .

Türkiye’de Gıda Güvensizliği

Türkiye, bölgede yaşanan ekonomik dalgalanmalar, iklim değişikliği etkileri ve tarım politikalarındaki yapısal sorunlar nedeniyle gıda güvensizliği riskine açık bir ülke konumunda. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’nin buğday, mısır ve ayçiçeği gibi temel tarım ürünlerinde dışa bağımlılığı arttı. Bu durum, özellikle enflasyonist baskılarla birlikte temel gıda ürünlerinin fiyatlarını yükseltti.

Türkiye’de FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) ve TEPAV gibi kuruluşların yaptığı araştırmalar, hanehalklarının gelirinin önemli bir kısmını gıda harcamalarına ayırmak zorunda kaldığını ve yetersiz beslenmenin yoksul kesimler arasında daha yaygın hale geldiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, Suriye ve Afganistan’dan gelen mültecilerin de gıda yardımlarına bağımlı olduğu biliniyor.

Çözüm Önerileri ve Küresel Dayanışma

Raporda, krizle mücadelede sürdürülebilir tarım politikalarının önemi vurgulanırken, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik uzun vadeli planların gerekliliği de ifade ediliyor. Türkiye’nin özellikle tarım sektöründe daha fazla teknoloji entegrasyonu sağlaması ve üretim kapasitesini artırması gerektiği belirtiliyor.

WFP’nin yardım programları, sadece finansman değil, aynı zamanda politik istikrar ve barışçıl çözümler gerektiriyor. Bu bağlamda Türkiye’nin uluslararası yardım programlarına daha aktif katılım sağlaması, bölgesel dayanışma için kritik bir rol oynayabilir.

Küresel gıda güvensizliği derinleşirken, Türkiye de bu krizin etkilerinden muaf değil. Ekonomik ve tarımsal reformlar, iklim değişikliği ile mücadele ve bölgesel dayanışma olmadan bu krizin çözümü mümkün görünmüyor. Dünya Gıda Programı’nın raporunda ortaya konulan tablo, dünya genelinde daha adil bir gıda dağıtımı ve sürdürülebilir kalkınma ihtiyacını net bir şekilde ortaya koyuyor.