Diyanet İşleri Başkanlığı’na 2025 yılı için tahsis edilen 421 milyon TL’lik eğitim yatırımı ödeneği, Türkiye’deki 127 üniversitenin 116’sının bütçesini geride bırakarak dikkat çekici bir kaynak dağılımını ortaya koyuyor. Bu durum, laiklik ilkesini benimsemiş bir ülkede, dini bir kurumun eğitim bütçesinin, köklü ve bilimsel araştırmalarla tanınan üniversitelerin bütçelerini aşmasıyla eleştirilere neden oluyor.
Diyanet’in “Mesleki ve Teknik Eğitim” başlığı altında aldığı bu ödenek, Ankara Üniversitesi (400 milyon TL), Orta Doğu Teknik Üniversitesi (275 milyon TL) ve Yıldız Teknik Üniversitesi (400 milyon TL) gibi prestijli kurumların bütçelerini geride bırakıyor. Bu tablo, eğitimde önceliklerin ve kaynak dağılımının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi, daha önce de bazı bakanlıkların bütçelerini aşarak tartışmalara yol açmıştı. 2024 yılında 91,8 milyar TL olan bütçesi, 2025’te %41 artışla 130,1 milyar TL’ye yükselmişti. Bu artış, Diyanet’in bütçesinin Ticaret Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi önemli bakanlıkların bütçelerini geride bırakmasına neden olmuştu.
Anayasa’da laiklik ilkesinin vurgulandığı bir ülkede, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bu denli yüksek bütçeler, devletin dini kurumlara verdiği önceliği ve laiklik ilkesine bağlılığını sorgulatıyor. Eğitim yatırımlarının, bilimsel araştırmalar ve akademik gelişim için kritik öneme sahip üniversiteler yerine, dini bir kuruma yönlendirilmesi, toplumun farklı kesimlerinde tepkilere yol açıyor.
Bu durum, devletin kaynak dağılımında laiklik ilkesine ne derece bağlı kaldığı ve eğitimde bilimsel gelişime ne kadar önem verdiği konusunda ciddi soru işaretleri oluşturuyor. Eğitim bütçelerinin dağılımında, bilimsel ve akademik kurumların ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi, ülkenin gelecekteki bilimsel ve teknolojik gelişimini olumsuz etkileyebilir.
