Cumartesi Anneleri 44 Yıl Sonra Yine Aynı Soruyu Sordu: Nurettin Yedigöl Nerede?

İstanbul Galatasaray Meydanı, 1047. kez kayıplarının akıbetini sormak üzere bir araya gelen Cumartesi Anneleri’ne ev sahipliği yaptı. Bu haftaki eylemde, 12 Nisan 1981 tarihinde gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Nurettin Yedigöl’ün dosyası bir kez daha gündeme taşındı. Aradan geçen 44 yıla ve kapanan dosyalara rağmen ailesi ve hak savunucuları adalet talebinden vazgeçmedi.

“Nurettin Yedigöl’ü İşkencede Öldürdüler, Bedeni Kaybedildi”

Basın açıklamasını kayıp yakını Besna Tosun okudu. Açıklamada, Erzincan doğumlu Nurettin Yedigöl’ün İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olduğu ve sosyalist gençlik hareketinde aktif bir figür olarak yer aldığı belirtildi. 12 Eylül darbesi sonrası hakkında yakalama kararı çıkarılan Yedigöl’ün 12 Nisan 1981’de İstanbul İdealtepe’de bir eve yapılan polis baskınında gözaltına alındığı, ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürüldüğü aktarıldı.

Tanıklara göre burada ağır işkenceye maruz bırakılan Yedigöl’ün cansız bedeni kaybedildi. Aileye yapılan resmi bildirimlerde ise Yedigöl’ün hiçbir zaman gözaltına alınmadığı iddia edildi. Oysa 10 ayrı tanık, onu gözaltında gördüğünü ve işkencede öldüğüne tanık olduğunu beyan etti. Savcılık ise bu tanıklıkları ciddiye almak yerine, “Devlete iftira atmayın” diyerek soruşturmaları kapattı.

Üç Soruşturma, Üç Kapanış

Nurettin Yedigöl’ün ailesi, yıllar boyunca başta sıkıyönetim komutanlığı ve savcılıklar olmak üzere birçok kuruma başvuruda bulundu. Ancak açılan üç ayrı soruşturma zaman aşımı gerekçesiyle “kovuşturmaya yer olmadığı” kararıyla kapatıldı. Anayasa Mahkemesi de, 2015 yılında verdiği kararla başvuruyu “zaman bakımından yetkisizlik” gerekçesiyle reddetti. Aile son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.

Yedigöl’ün annesi Zeycan Yedigöl ve babası İsmail Yedigöl, hayatları boyunca oğullarını aradı. Ancak ne Yedigöl’ün bedeni bulundu ne de ölümünden sorumlu olan kamu görevlileri yargılandı.

“Bir Mezarımız Olsun Yeter”

Basın açıklamasında konuşan Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Müzifer Yedigöl, “Acımız dinmedi, sadece kabuk bağladı. 44 yıldır adalet arıyoruz. Bir mezarımızın olması bile bizim için yeterli olurdu. Bu ülkede hâlâ demokrasi ve barış yok” dedi. Kardeşinin kaybolduğu gün gibi hafızasında olduğunu söyleyen Yedigöl, “Biz ve çocuklarımız kayıplarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Suçlular cezasını çekene kadar bu mücadele sürecek” diye konuştu.

Cezasızlık Politikası ve Devletin Sessizliği

Eyleme katılan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin de yaptığı açıklamada, Yedigöl’ün gözaltında işkenceyle katledildiğini ve devletin bu tür dosyaları sistematik biçimde kapattığını belirtti. Keskin, “Gözaltında kayıplar bir devlet politikasıdır. Bu politikayı örtbas eden yargı mekanizması, faillerin cezasız kalmasına neden oluyor” dedi.

Hakikatin Peşindeki Direniş

Cumartesi Anneleri’nin haftalardır süren barışçıl ve ısrarlı eylemleri, sadece kaybedilenlerin akıbetine dair sorularla sınırlı değil. Bu sessiz oturma eylemleri, aynı zamanda devletin inkâr ve cezasızlık politikasına karşı bir hafıza ve hakikat direnişi.

Nurettin Yedigöl’ün hikâyesi, Türkiye’nin karanlık dönemlerinde gözaltında kaybedilen yüzlerce insanın hikâyesiyle birleşiyor: Tanıkların ifadeleri yok sayılıyor, ailelerin başvuruları geri çevriliyor, mahkemeler zaman aşımı kalkanının arkasına saklanıyor.

Ama Cumartesi Anneleri her hafta aynı mesajı vermeye devam ediyor: “Kaç yıl geçerse geçsin, biz buradayız.”