Son dönemlerde İstanbul sözleşmesi çokça tartışılmaktadır. Bilinmesi gereken sözleşmelerden biri de C.E.D.A.W sözleşmesidir. C.E.D.A.W kadına karşı her türlü ayrımcılığın tasfiyesi sözleşmesidir. B.M. 1974 yıllından itibaren bu sözleşmeyi hazırlamaya başladı ve 1979 yıllında çalışmalarını bitirdi. Türkiye bu sözleşmeyi 1984 yıllında imzalamıştır.
Sözleşmenin ek protokolü 2000 yıllında hazırlandı,2001 yıllında imzalandı ve 2003 yıllında da Türkiye’de yürürlüğe girdi. Ek protokol, bireysel başvuru hakkını ve C.E.D.A.W’ın her ülkede araştırma yapabilmesini kapsıyor. Sözleşme sadece yasa önünde eşitliği savunmuyor hem özel alanda hem kamusal alanda ortaya çıkana doğrudan yâda dolaylı ayrımcılıkları inceleme altına alıyor. Bu nedenle C.E.D.A.W kadın hakları anayasası olarak görülebilir.
C.E.D.A.W sözleşmesine göre devlet kamu kurumlarında çalışanların ayrımcılık yapmasını engellemeli gerekirse cezalandırmalıdır. Örneğin devlet dairesine başvuran bir kadına görevlinin bugün git yarın gel demesi bir ayrımcılıktır. Hiç bir kurumun bunu yapmasına hakkı yoktur. Ayrıca devlet dışındakilerde(koca, akrabalar, özel sektör vd.) ayrımcılık yapamazlar.
Koca eşine şiddet uyguluyorsa devletin görevi bunu engellemektir. Şiddet gören kadını korumak devletin görevidir. Ancak günümüzde devletin bu konu ile ilgili kurumlarının bu görevinde aksaklıkların olduğunu görmekteyiz. Şiddet gördüğünü iddia eden kadının devletin ilgili kurumlarına başvurduğu halde yeterince korunamadığı hatta öldürüldüğünü görebilmekteyiz ve bunların sayısı da azımsanmayacak kadardır.
Kadınların gelişebilmesi için her alanda tüm önlemleri almak devletin temel görevidir. Bu anlamda komisyonlar oluşturmak ve bu komisyonlar aracılığıyla yaşamın her alanında kadına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırmak için önlemler alınmalıdır.
C.E.D.A.W sözleşmesine göre ayrımcılık hayati bir mesele olarak algılanmalıdır. Hiç bir şekilde gelenek, görenek, din, ideolojiler ve yerel kültür gibi şeylerin arkasına sığınılmaması gerektiğini belirtir. Ayrımcı gelenekler, kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolleri gibi kültürel faktörler kadınların insan haklarından faydalanmalarını kısıtladıkları anda değiştirilmesi gerektiğini belirtir.
C.E.D.A.W sözleşmesi gereği istenenler kadınlar için bir imtiyaz değildir. Eşitsizliğin giderilmesi için yapılması gerekenlerdir. Kadın-Erkek eşitliğinin gerçekleşmesidir.
Türkiye bu sözleşmeyi 1984 yıllında imzaladığında anayasanın 90. Maddesine göre bu sözleşmenin bütün maddeleri Türkiye Cumhuriyeti devletini bağlar niteliktedir. Buna göre devlet ayrımcılık yapmayacak, yaptırmayacak, yapanları cezalandıracaktır. Doğal sonuçları ortadan kaldıracak ayrımcılık sonunda zarara uğrayan insanların zararını ortadan kaldıracaktır.
C.E.D.A.W sözleşmesini imzalamakla devlet ciddi yükümlülükler altına girmiştir. C.E.D.A.W’ın iyi bir denetim mekanizması vardır. Dört yılda bir sözleşmeyi imzalayan ülkeleri denetlemektedir. C.E.D.A.W’a göre bireysel başvuru hakkı vardır. Ayrımcılığa uğrayanlar haklarını korumak için BM’lere başvurabilirler, bu anlamda devletlerin yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlayabilirler.
- Köy Enstitülerinin Eğitimdeki Rolü ve Günümüz İhtiyacı - 16 Aralık 2024
- Türkiye’de Bir Yıl İçerisinde En Az 66 Çocuk İş Yerlerinde Hayatını Kaybetti - 7 Aralık 2024
- Erkeklik: Geleneksel Kalıpların Eleştirisi - 30 Kasım 2024