Başkent Üniversitesi, COVID-19 salgını sonrasında uzaktan eğitim gibi uygulamalar nedeniyle iş yükü artan akademisyenler için kısa çalışma ödeneğine başvurdu.
Başkent Üniversitesi, bilim merkezi gibi davranmak yerine işletme gibi davranarak öğretim elemanlarının ücretlerinde kesintiye gitti.
Salgını fırsata çeviren Başkent Üniversitesi yönetimi, öğretim elemanlarının iş yükü arttığı ve öğrencilerinden kayıt ücretlerini aldığı halde, kısa çalışma ödeneğine başvurdu. Bununla yetinmeyen üniversite yönetimi, çalışanların bir kısmını ücretsiz izne çıkardı. Kısa çalışma ödeneği 12 aylık brüt maaşın ortalaması üzerinden ödendiği için buna göre yapılan ödeme o yıl yapılan maaş zammını kapsamıyor. Bu durum üniversite çalışanlarının maaşlarının bir kısmını zamsız olarak almalarına neden oldu. Zaten devlet üniversitelerine ve başka vakıf üniversitesine göre maaşları çok düşük olan akademisyenler için bu kesinti ciddi bir gelir kaybına yol açtı. 450 günden az çalışan akademisyenler ise kısa çalışma ödeneğinden de yararlanamadı ve maaşlarının sadece yüzde 60’ı ödendi.
Öğretim elemanları, uzaktan eğitim nedeniyle çok daha fazla çalıştıkları halde kısa çalışma ödeneğine başvurulmasının da haksızlık olduğunu belirtiyor.
Kısa Çalışma Yönetmeliğinin 3-ç maddesine göre, kısa çalışma üç ayı geçmemek üzere işyerinde uygulanan çalışma süresinin, işyerinin tamamında veya bir bölümünde geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılmasını veya süreklilik koşulu aranmaksızın en az dört hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulmasını tanımlıyor. Rektörlük salgın sürecinde çalışanların kampüse gitmemesi veya dönüşümlü/kısmi olarak gitmesini bu ödeneğe başvurmanın gerekçesi olarak gösteriyor. Ancak evden çalışıyor olmak kısa süreli çalışma anlamına gelmiyor. Öğretim elemanlarına göre kısa süreli çalışma bir yana, önceden mesai saatleri içinde yapılan çalışma sınırsız bir süreye uzuyor. Sabah erken saatlerinden gece yarılarına kadar whatsapp grupları, mailleşmeler ve telefonlarla ders yönetimi, sınav hazırlama, öğrenci istek ve şikayetleri üzerine konuşmaya, çalışmaya ve akademik takvimi akademik ve idari olarak eskiden olduğu gibi sürdürmeye devam ediyorlar. Bir saatlik bir ders videosunun hazırlanması günler süren bir çalışma ile mümkün oluyor.
Kısa çalışma ödeneklerinin düzensizliği, maaş kesintisi, ödemenin işsizlik ödeneğinden yapılması, çalışanların primlerinden gitmesi ise çalışanların uğradığı hak kayıplarının boyutunu büyütüyor.
Bütün bu sorunların dışında, bu süreçteki en büyük sıkıntı, aşırı iş yükü ile çalışmak ve üzerine “kısa çalışma” ödeneği bile alamamak. Bu ödeneği daha geç bir tarihte almak durumunda dâhi maaşlar eksik ödeniyor. Ayrıca bu kısım çalışanların kendi prim ve işsizlik ödeneğinden ödeniyor.
Rektörlük işveren olarak kısa çalışma ödeneğine başvurması ve başvurusunun da kabul edilmesi;bu süreç ne kadar “yasal” olursa olsun çalışanların mağduriyetini engellemiyor.
Üniversite çalışanları, üniversite yönetimi ve sahiplerinin, öğrencilerden dönem başında kayıt ücreti tam alınmasına ve üniversite kampüsündeki masrafları azalmasına rağmen kısa çalışma ödeneğine başvurarak fırsatçılık yaptığını belirtiyorlar. Bilim insanları haksız uygulamanın sona erdirilmesini ve ücretlerinin tam olarak ödenmesini talep ediyorlar.
Kaynak:
Tarih:- Talihsiz Anjel Hala ve Edirne Kuşatması Günleri - 29 Ocak 2025
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024