Atilla Keskin’den, Aslı ErdoÄŸan’a Öneriler

Sevgili Aslı, seninle yaptığımız sohbette: „ Ben köşe yazısı yazmaya baÅŸlamadan önce Türk Ceza Kanunu’nu inceledim, nelerin suç teÅŸkil edip etmediÄŸini

öğrendikten sonra yazmaya başladım,“ demiştin. Ama bu çürüyen devlette yazılı kanunların bile hiçbir önemi olmadığını öğrenememişsin. Lastik gibidir bizim TC nin kanunları, isteyen hakim iktidara yaranmak için istediği yere çeker hep kanunları.

Canım kardeÅŸim, sen bir fizik alimisin deÄŸil mi? Türkiye’de kimseye nasip olmayacak bir olanak eline geçmiÅŸ. Ä°sviçre’de dünyanın en önemli bilim adamlarının katıldığı bir araÅŸtırmaya katılmışsın. Nene gerekti senin edebiyat…

Robert kolejlerde okumuÅŸsun, mükemmel Ä°ngilizcen var deÄŸil mi? Ãœstelik IQ’nun çok yüksek olarak tesbit edildiÄŸini belirtmiÅŸtin. „ Ä°nsan zeki olur, aynı zamanda vicdan sahibi olursa başına kötü ÅŸeyler geliyor,“ demiÅŸtin.

Diyelim ki, yazmak senin için bir tutku. Bir türlü vazgeçemiyorsun. O zaman bir çok „meşhur“ edebiyatçımız gibi, kuşları, çiçekleri, seven, sevilen insanları yaz. Sen de o dil varken harikalar yaratırdın. Ama sen kalkıp ötekileştirilenleri, ezilenleri yazmaya kalktın hep.
Nene gerek senin Kürtler, bodrumlarda yakılan hamile kadınlar. Git boğazda otur, işlemeli tahta yalıların güzelliğine, bu yalılarda yaşanan aşklara ilişkin öyküler yaz. Gerçi sen yine rahat durmaz bu kez de, „ Nerede bu güzelim yalıları yapan Ermeni ustalar,“ diye muhaliflik yapardın.
Sana ne Cizre’de yıkılan 1200 evden, sana ne zorunlu olarak göç eden Kürtlerden. Sen bir edebiyatçısın. Edebi sanatlardan bile haberin yok. Sanki yakılan, yıkılan köylerin içindeydin, sanki bu rezilliÄŸi gördün. Bak ÅŸu koca koca, meÅŸhur „edebiyatçılar“, „büyük sanatçılar“, „sinamacılar“ , „artistler“ gibi Bodrum’da denize nazır barlarda otur, iki kadeh iç. Sen de diÄŸerleri gibi görme, duyma, konuÅŸma. Üç maymunları oyna, keyfine bak. O çok önemsediÄŸin vicdanına da kilit vur.

İlla edebiyat yapacağım, diyorsan, „edebiyat“ ın estetik olmasına çaba harca.

„Gerçek estetik olan, direnmenin estetiğidir,“ gibi büyük laflar etmekten vazgeç artık.
Biliyorum, hastasın. Buna raÄŸmen o kadar yol katedip, Kobanî’ye korüdor açmak gibi boyundan büyük iÅŸlere kalkışıyorsun. Bak her yanın aÄŸrıyor git bir sahil kasabasında dinlen.

„Bodrumlarda yakılan insanların çoğunun kimliklerinin bile tesbit edilemediğine, cesetlerinin kimsesizler mezarlığına kaldırıldığına“ ilişkin şeyler yazıyorsun. Sanki olanları gördün mü? Sen de diğer köşe yazarları gibi bu tür haberlerin uyduruk olduğunu yaz. Bunu yapmıyorsan, „ haber değeri“ yok, diye görmemezlikten gel, olsun bitsin.

Bir makalende; „ Cizre’de 1200 ev yakılıp yıkıldı,“ diyorsun. Sana ne elin Kürdünün yıkılan evinden. Bu tür haberlerin bir PKK yalanı olduÄŸunu daha öğrenemedin mi? Bak Türkiye’nin batısındaki „ büyük“ edebiyatçıların, yazarların kaçı bu haberlere inanıyor.
Sana ne HurÅŸit Külter’den. „Aylardır kendisinden haber alınamıyor,“ diyorsun.

Sen onun akrabası mısın? Tanışı mısın? Git Nişantaşında güzel bir kahvede otur,
çayını yudumlayarak, aşk öyküleri yaz.

Sen kitapları onbeş dile çevrilmiş, gelecekte dünyanın en iyi elli yazarından olarak dünya edebiyat çevrelerinde tanınmış bir yazarsın değil mi? O zaman „ ağırlığını“ bil. Aşağıdakilerin sorunlarıyla ilgilenmek gibi „hafif“likler yapma. Yukarıdakilere yakın ol, boğazda bir villa kirala, eş-dostunla gününü gün et.

Sen hep sosyalist bir yazarım diyorsun. Dün çoook sosyalist bir eski arkadaşımla konuÅŸurken ne dedi biliyor musun? „ Aslı ErdoÄŸan yanlış yapıyor. Bir sosyalist olarak işçi sorunlarıyla ilgileneceÄŸine, tutturmuÅŸ hakları gasbedilmiÅŸ Kürtler, diye yazılar yazıyor. Oysa bir sosyalist olarak Kürt Özgürlük Hareketi denilen hareketin, Amerikan desteÄŸiyle vatanı bölmek için savaÅŸ verdiÄŸinin ayrımında deÄŸil, yazık ediyor kendisine…“ Ä°yi mi? Ne yapmaya çalıştığını anladın mı ÅŸimdi? Bunu devlet yetkilileri deÄŸil, Gezi direniÅŸine katılmış çoook sosyalist birisi diyor. Sen ki, „Bir sohbetimizde Gezi de geçirdiÄŸim günler yaÅŸantımın en mutlu günleriydi,“ demiÅŸtin.
Sevgili Aslı, ben sana bu mektubu yazarken, beyaz camın üstüne korkunç görüntüler düştü yine. Antep’te IÅžID canlı bombası… 60 a yakın çoÄŸu çocuk olan ölü, yüze yakın yaralı… Hükümet yetkilileri uzun süre IÅžID diyemediler. „ GüneydoÄŸu’dan PKK terörü nedeniyle kaçıp Antep’e yerleÅŸen insanların düğününde patladı bomba ,“ diyordu bir yetkili. Sen olsan, „yalan, bin kere yalan…Kaçanlar devletin yakıp yıktığı köylerinden sürülen yoksul Kürt köylüleri’dir,“ diye haykırırdın.

Med-Nuçe’de bir görgü tanığı: „ Bir anne gördüm, yavrusuna sarılmıştı, ama kafası kopmuÅŸtu,“ diyordu. Sen ki, ÅŸiddete karşı, barıştan yana bir kadınsın…Ne derdin acaba?

Yeter Aslı, yeter kardeşim, kesiyorum mektubumu.

Son olarak hep yalnızlıktan şikayet edersin. Ama şimdi yalnız değilsin artık. Yüzden çok yazar senin özgürlüğün için imza topladı. Yurt içinde ve yurt dışında kampanylar sürüyor. Duyarlı insanlar; „Aslı için birşeyler yapmamız gerekir,“ diyorlar hep.
Üzülme canım kardeşim, sen şimdi „gerçek yazar“ oldun. Çünkü çok iyi biliyorsun ki, bizim ülkemizde en iyi yazarlar cezaevinde yetişmiştir.

Atilla KESKÄ°N
Latest posts by Atilla KESKÄ°N (see all)