Birkaç dakika önce sıcaktan hafif sersemlemiş, koltukta uzanmış uykunun beni alıp götürmesini bekliyordum ki telefonda bu yazıya konu olan Jim Rohn’a ait alıntıya rastladım.
Ağaç değilsin, yerini değiştir. Konfor alanından çıkma motivasyonun en kabul gören felsefelerinden biriymiş bu alıntı. Amerikalı girişimci, yazar, filozof motivasyon konuşmacısı Jim Rohn’un konuşmalarında sıklıkla kurduğu cümle: “Bulunduğun yer seni memnun etmiyorsa, yerini değiştir. Ağaç değilsin.”
Bu ne anlama geliyor?
Bu alıntı eylemle ilgili. Bize durduğumuz yerde harekete geçmeden hiçbir şey yapamayacağımızı ya da bir şeyleri değiştirmeye çalışabileceğimizi hatırlatıyor. İşler olmasını istediğiniz gibi olmadığında ne yapma eğilimindesiniz?
Kurumsal hayatta olduğum dönemlerde iş arkadaşlarımdan şikâyet ve sızlanma duyduğumda çok rahatsız olduğumu hatırlıyorum. Herkes bir şeylerden şikâyet edip duruyordu. Özellikle işten, eşten, yaşamdan… Değiştir o zaman arkadaş deyince kimse konfor alanından çıkmak istemiyordu. Öğrenilmiş çaresizlik içinde debelenip duruyordu insanlar.
Dönüp bakalım bu alıntıya tam olarak doğru mu diye? Ağaçlar dikildikten sonra o ortamda ya yaşar ya da ölür. Başka seçeneği yok. Köklerini çekip başka yere yürümek yok. Ekildikleri yerde mahsur kalırlar. Ve eğer çevre hayatta kalmak için temel bir kaynaktan yoksunsa, ağaç kaderini alternatifsiz kabul etmek zorundadır. Gerçekten öyle mi? Ağaçlar bile bulundukları zemini değiştiriyorlar. Altında ağaç köklerinden çatlamış ve bükülmüş bir kaldırım görmediniz mi hiç? Ya da ocağına İncir ağacı dikilmek atasözünün nereden çıktığını düşünmediniz mi? (İncir ağacının kökleri suya ulaşmak için evlerin temelini tahrip ettiği gerekçesiyle evlerden uzağa dikilir)
Şikâyet edenler aslında bir ağaçtan daha azını yapıyorlar. Nefes almamız için oksijen bile yapmıyorlar, şikayetleri aslında bize çok değerli oksijene mal oluyor. Yaşasın ağaçlar…
İşlerin gidişatını beğenmezsek, harekete geçebiliriz. Bir şeyleri düzeltmeye çalışabiliriz. Her zaman başarılı olamayabiliriz ama kesinlikle deneyebiliriz.
Oturup şikâyet edersek, sızlanıp, söylenip durursak bilin ki bir ağaçtan daha azını yapıyoruz. Ve bu yeteneklerimizi ve potansiyelimizi boşa harcamaktır. İnsanız biz, düşünebilen varlıklar olarak olası çözümler için fikirler üretebilir ve bunları deneyebiliriz. Ayrıca denediklerimizden öğrenebilir ve devamlı deneyimleyebiliriz. Yaşam deneyim değil mi?
Bir ağaç kadar olamayacaksak, nasıl varlık olacağız? Varlık olamadan canlı kategorisinde sadece şikâyet ederek tekrar tekrar sızlanarak güya yaşayıp göçüp gidecek miyiz bu yaşamdan? Bu satırları okuyan herkesin en azından biraz daha motive olarak yaşamının dizginlerini eline almaya niyet ettiğini ve sevmediklerini değiştirmeye istekli olduğunu düşünmek istiyorum.
Biz ağaç değiliz. Kalkabilir ve esasen istediğimiz zaman yeni ortamlara geçebiliriz. Ve bunu bilmek inanılmaz derecede değerli.
En iyi hayatınızı yaşamanıza izin vermeyen bir ortamda yaşıyorsanız, aslında bacaklarınızı yerden kaldırabilir ve yeni bir ortama gidebilirsiniz. Gereksiz yere acı çektiğiniz ve mutsuz olduğunuz bir kaderi kabul etmek zorunda değilsiniz. Şimdi, elbette, bu yazdıklarım herkes için bu kadar kolay olmayabilir. Ancak açıklığa kavuşturmak istediğim nokta, bunun sizin de düşündüğünüz kadar zor olması gerekmediğidir.
Sizi toprağa eken “kökler” olarak düşünebileceğiniz pek çok şey aslında sadece omuzlarınızdaki ağırlıklar olabilir. Hiç bu şekilde düşündünüz mü? Ve bu büyük bir fark. Ayaklarınızda çok fazla ağırlığa sahip olabilirsiniz, ancak insan olduğunuz sürece hareket etmek hala mümkün.
Öyleyse, yaşamınızı daha dikkatlice gözden geçirin. Çevrenize bakın, arkaTAŞım, dostum dedikleriniz kimler? Bu yaşamı kiminle geçireceğinizi, zamanınızı nasıl geçireceğinizi, ne dinleyeceğinizi, nerede çalıştığınızı, hangi mahallede, hangi şehirde, hangi ülkede yaşayacağınızı ve zamanımıza nasıl öncelik vereceğinizi seçebilirsiniz. Bu size kalmış – başka kimse yok. Ve kökler ile ağırlıkları karıştırmayın.
Bu yazıyı okuyup yaşamınızı gözden geçirdikten sonra çevrenizin ideal olmadığını fark ederseniz, iyi haber! Sen bir ağaç değilsin. İşte size tavsiyem: Öyleymiş gibi davranmayın. Ortamınızı/yaşamlarınızı hareket ettirmek ve değiştirmek (veya daha iyi tabiriyle yönetmek) için Allah vergisi yeteneğinizi kullanın.
Ayağa kalkın ve hareket edin…
- Yalnız Balina - 17 Aralık 2024
- İnsan Hayatının Anlamı ve Değeri Nedir? - 21 Kasım 2024
- Düşünceyi Düşünmek - 2 Kasım 2024