Gazi Olayları…

(Gazi Mahallesi olayları,) 12 Mart 1995 tarihinde İstanbul’un Sultangazi ilçesi’ne (o dönemde Gaziosmanpaşa) bağlı Gazi Mahallesi’nde karanlık güçlerin saldırısı sonucu başlayan ve şehrin diğer bölgelerine yayılan olaylar.

12 Mart günü Gazi Mahallesi’nde kahveler ve pastaneler silahlı saldırıya uğramıştır ve mahalledeki insanlar da olayı protesto etmek için toplanarak yürüyüşe geçmiştir. Ancak polisler halkın üzerine ateş açınca halk o gün dağılmıştır. 13 Mart günü ise bir çok yerden Alevilerin Gazi Mahallesi’nde bir araya gelerek karakola doğru yürüyüşe geçmesiyle halkın üzerine yeniden ateş açan polis 17 kişinin ölümüne yüzlerce kişinin yaralanmasına sebep olmuştur. Saldırganlar ise ortadan kaybolmuşlardır. [1]

Olayların gelişimi
İsmet Paşa Caddesi’nde bulunan Yavuz, Doğu, Dostlar ve Öntaş kahveleri, otomatik silahlarla tarandı. Çalışacak durumda olmayan, mahallelinin yardımlarıyla cemevinde bir odada yaşayan 61 yaşındaki Halil Kaya adlı yurttaş hayatını kaybetti, 5’i ağır 25 kişi yaralandı. Kahveleri tarayan saldırganlar ise, taksinin sürücüsünü öldürdükten sonra aracı ateşe verdi ve ortadan kayboldu. [2]

Olayın basında “Gazi’de kahveler tarandı, Alevi dedesi öldürüldü” diye yer alması üzerine İstanbul’un dört bir yanından binlerce kişi Gazi’ye koştu. Gazi cemevi önünde gece boyunca bekleyen binlerce kişilik kalabalığa, sabaha karşı olay yerine gelen bir panzerin üzerinden ateş açıldı. Burada Mehmet Gündüz adlı yurttaş can verirken, onlarca kişi yaralandı. Bundan sonra mahalle abluka altına alınmıştır. [2]

Ertesi gün, mahalledeki polis yığınakları güçlendirilmiş, polis ablukası artmış, birçok ev basılmış, karakollar kurulmuştu. Cenazeleri almak için mahalleye gelenlerin sayısı 15 bini aşıyordu. Cemevi önünden Eski Karakol’a yürüyen kalabalığa gözdağı vermek için, polis barikatlarının üzerinden ateş açıldı, tazyikli su sıkıldı. Geri dönmemekte kararlı olan kalabalık ise, otomatik silahlar, uzun namlulu tüfekler, panzerler, akrepler karşısında taşla karşılık verdi. Yaşanan çatışmalarda, 15 kişi öldürüldü, 100’ü aşkın kişi yaralandı. Valilik sokağa çıkma yasağı ilan etti, bölge askere devredildi. [2]

Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde de, Gazi’de yaşananlar protesto edildi. 15 Mart sabahı E-5’e yürümek isteyen yaklaşık 10 bin kişilik kitleye polisin ateş açmasıyla 6 kişi öldürüldü, onlarca kişi yaralandı. [2]

Ankara’da da gerçekleşen protestoda 36 kişi yaralandı. [3]

Çatışmalar halk komitesinin “Cenazeler verilsin, sokağa çıkma yasağı kaldırılsın, gözaltılar serbest bırakılsın” taleplerinin yerine getirilmesinin ardından sona erdi. [3]

Katledilen Hasan Ocak, Gazi direnişinin ön saflarındaydı.

Cezaların ertelenişi
Katliamda öldürülenlerin yakınları dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Müdürü Necdet Menzir, “Polis ateş etmedi” diyen İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller ve “bin operasyon” yaptık diyen Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın da arasında bulunduğu sorumlular hakkında suç duyurunda bulunuldu. Mahkeme sekiz günlük incelemenin ardından takipsizlik kararı verdi. [3]

Gazi’de öldürülen 17 kişiden 7’sinin polis kurşunuyla hayatını kaybettiği belirlenince, Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 20 polis hakkında, “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” suçundan dava açıldı. Önce Eyüp’te görülmeye başlanan dava, dönemin birçok siyasi davası gibi ‘güvenlik’ bahanesiyle başka bir şehre, İstanbul’dan 1100 kilometre uzaklıktaki Trabzon’a sürüldü.

2000 yılında verilen kararda, görüntülerde kalabalığa ateş ettiği görülen Mehmet Gündoğan adlı polis 2 kişiyi öldürmekten 3 yıl 9 ay hapis cezasına, uzun namlulu silahıyla görüntülenen Adem Albayrak adlı polis ise 4 kişiyi öldürmekten 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Diğer 18 sanık hakkında beraat kararı verilirken, Yargıtay “adam öldürmekle ilgili net bir açıklığın olmaması” gerekçesiyle kararı bozdu. 2 sanık toplam 5 yıl 8 ay hapse mahkum edildi, ancak bu ceza af kapsamında ertelendi. Ceza alan polisler de davadan kısa süre sonra polisliğe geri döndü. [2]

AİHM’nin Türkiye’yi mahkum etmesi
Ailelerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptığı başvuru sonucunda Türkiye 2005’te, “yaşam hakkı” ve “milli makamlara başvuru yollarının kapatılması” maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle 510 bin avro tazminat ödemeye mahkum edildi. Yargılamadan geriye, sanık polis avukatlarından İlhami Yelekçi’nin, “Efendim, polise ateş açmıştır bu teröristler. Tabii ki devletin polisleri de meşru müdafaa sınırları içinde kendilerini savunmak için silah kullanmışlardır” sözleri kaldı. [2]

Suçüstü yakalanan devlet Hasan Polat adlı devrimciyi “Gazi provokatörü” ilan ederek, ömür boyu hapse mahkum etti. AİHM, Polat’ın adil yargılanmadığına hükmederek, davanın yeniden açılmasını istedi. [4]

Devlet yetkililerinin yorumları
300 kişinin yaralandığı, 22 kişinin öldüğü Gazi Katliamı sırasında başbakan Tansu Çiller, İçişleri Bakanı ise Nahit Menteş’ti.

Çiller Gazi Olayları ile ilgili grup toplantısında şunları söyledi:

“Açıkça söylüyorum; devlet bu kadar sağduyulu ve olaya bu kadar hakim olmasaydı, bugün kontrol altına alınmış olan bu olay çok daha vahim bir hale gelebilirdi.”

Menteş ise saldırıyı gerçekleştirenleri bulamadıklarını şu sözlerle açıkladı:

“PKK olabilir, Hizbullah olabilir. Beraber işbirliği yapmış da olabilirler. Yani kötülükte her zaman işbirliği yapabilir bunlar. Hangi örgüt olduğunu bilsek, olay bitecek. Ancak şu bir gerçek ki 12 Eylül öncesi Dev-Yol ve Dev-Sol buralarda at oynatmış.”

Dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Müdürü Necdet Menzir ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar Gazi Katliamı’nın yaşandığı 1995 yılı seçimlerinde Doğru Yol Partisi’nden milletvekili olarak meclise girmişlerdir. [3]

Ergenekon Davası’nda Gazi Katliamı
Gazi Katliamı, Ergenekon Davası ile yine gündeme geldi. 9 numaralı gizli tanık, saldırının bizzat Ergenekon’un tutuklu sanıklarından, JİTEM’in kurucusu Veli Küçük’ün talimatıyla, Osman Gürbüz tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı. Savcı Zekeriya Öz’e ifade veren Osman Yıldırım, Osman Gürbüz ile birlikte çalıştıklarını itiraf etti. Ancak ailelerin yaptığı müdahillik talebi “dava kapsamına girmediği” gerekçesiyle kabul edilmedi. [3]

Gazi Katliamı anmaları
Gazi ayaklanmasının 19. yıl dönümünde Gazi Mahallesi’nde bir araya gelen binlerce kişi, öldürülen yurttaşları andı. Aileler katliamın ilk başladığı yere ve mezarlığa karanfil bıraktı. Anmada, Berkin Elvan başta olmak üzere Gezi Parkı Protestoları’nda öldürülen direnişçiler de anıldı. [5]

“Gazi ve Ümraniye Şehitleri Aileleri”, yakınlarını anmak için sabah erken saatlerde saldırının yaşandığı kahvehane önünde bir araya geldi. Yakınlarının fotoğraflarını taşıyan aileler, saygı duruşunda bulundu. Aileler, Gezi Parkı Protestoları’nda öldürülen direnişçiler ile Berkin Elvan’ı da andı. [5]


http://www.imctv.com.tr/2014/03/12/gazi-mahallesi-katliami
↑ http://www.alevikulturdernekleri.com/page/show/80-gazi-katliami.html
↑ http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/145043-gazi-de-18-yillik-adalet-ozlemi
↑ http://www.etha.com.tr/Haber/2011/03/11/guncel/gazi-halki-adalet-istiyor
↑ http://www.etha.com.tr/Haber/2014/03/12/guncel/gaziden-geziye-hesap-sorulacak