1 Mayıs, işçi sınıfının mücadele tarihi içinde doğmuş uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Bu nedenle 1 Mayıs “işçi bayramı” veya “emekçi bayramı” değildir. 1 Mayıs, işçi sınıfının öncüsü olduğu iddiasındaki siyasal parti veya hareketlerin günü de değildir. 1 Mayıs, işgücünden başka satacak bir şeyi olmayan, günlük ücret karşılığında alınteri, göznuru ve beyin gücüyle yaşamını kazanan ve bir toplumsal sınıf oluşturan işçi sınıfının mücadele günüdür.
1 Mayıs’ın içeriğinin diğer toplumsal kesimleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi, davulla zurnayla bayram olarak kutlanması yanlıştır. 1 Mayıs, uluslararası ve yerli sermayeye karşı işçi sınıfının uluslararası düzeyde birliğinin, dayanışmasının, mücadele azminin gösterildiği gündür. 1 Mayıs, sınıf içindeki siyasal görüş, etnik köken, milliyet, dinsel inanç, işyeri, işkolu, meslek, cinsiyet, yaş gibi her türlü farklılığın ikinci plana itilmesi ve sınıf kardeşliğinin ön plana çıkarılması gereken gündür. Bu nedenle 1 Mayıs’ı sadece sosyalistler ve komünistler tarafından özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini yükseltme günü olarak kutlanması doğru değil.
Sınıf içinde özellikle siyasal görüş, etnik köken ve dinsel inanç farklılıklarının bulunduğu koşullarda 1 Mayıs’ın bu farklılıklara dayalı örgütlerce kutlanması anlayışı sınıfın bölünmesine yol açar. 1 Mayıs’ta işçileri sosyalizm mücadelesine çağırmak ile sosyalizm anlayışlarından kaynaklanan bölünmeleri 1 Mayıs kutlamalarına yansıtmak iki farklı şeydir. Birincisi makul ve kabul edilebilir bir anlayışı, ikincisi işçi sınıfının birlik ve dayanışmasını azaltıcı bir anlayışı yansıtmaktadır.
1 Mayıs kutlamalarını sınıfın mücadele örgütleri olan sendikalar tarafından düzenlenmesi oligarşiye karşı sınıfın birliğinin ve bütünlüğünün sergilenmesi için gereklidir. Sendikalar bunu yaparken siyasal parti ve hareketler ile demokratik kitle örgütlerini dışlamamalı, yani onları da kutlamalara davet etmelidir. Sendikalar ve sınıfın öncüsü iddiasındaki partiler ve örgütlerin ayrımcı, rekabetçi ve güç gösterisine dönüşen eylemler ise 1 Mayıs’ın amacına ve içeriğine zarar vermemelidir. Bu günün bir gövde gösterisi haline dönüştürülmesi, sınıfın kendisi için sınıf olma ve sınıf kardeşliğinin yüceltilmesi bakımından önemlidir.
Türkiye’de 1 Mayıs’ı kutlama biçimlerinde olduğu gibi, işçi sınıfının bu uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele gününün tarihsel referansları konusunda da farklı algılamalar var. 8 saatlik iş gününü elde etme aracı olarak bir proleter günün kutlanması düşüncesi ilk kez Avustralya’da doğdu. Avustralyalı işçiler, 1856’da, 8 saatlik işgünü talebiyle gösteriler ve toplantılar yaparak bir günlük iş bıraktılar. Bu düşünce Avustralya’dan diğer ülkelere yayılmaya başladı. Avustralyalı işçilerin örneğini ilk izleyen Amerikalı işçiler oldu. Amerikan işçi örgütleri 1886’da l Mayıs’ın evrensel bir iş bırakma günü olmasına karar verdiler. ABD Emek Federasyonu 8 saatlik işgünü için 1 Mayıs 1886 günü A.B.D çapında grevler ve gösteriler düzenlenmesi kararını aldı. 200 bin Amerikalı işçi iş bıraktı ve 8 saatlik işgünü talebinde bulundu. Uygulanan polisiye ve yasal baskılarla, işçilerin bu ölçekte bir gösteriyi tekrarlaması birkaç yıl engellenmesine rağmen, 1888’de yeni bir kararla gelecek gösterinin l Mayıs 1890’da yapılması kararlaştırıldı.
Temmuz 1889’da Paris’te toplanan 2. Enternasyonal Kongresi, Amerikan Emek Federasyonu’nun kararına atıfta bulunarak 8 saatlik işgünü için 1 Mayıs 1890’da bütün dünyada 8 saatlik işgünü olarak uluslararası gösteriler düzenlenmesini benimsedi. Enternasyonal’in çağırısı üzerine dünyanın birçok yerinde yapılan 1 Mayıs 1890 gösterileri görkemli oldu. 1 Mayıs daha sonraki yıllarda da işçi sınıfının 8 saatlik işgünü için eylem günü olarak kutlandı. Bu hak kazanıldıktan sonra da, işçi sınıfının burjuvazi ve egemen sınıflara karşı birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak 1 Mayıs kutlamaları günümüze kadar devam etti. 1 Mayıs, işçi sınıfının, burjuvaziye ve kapitalizme karşı enternasyonal mücadelesinde birlik ve dayanışmasının simgesi oldu.
30 Nisan 2018 Pazartesi
- Siyasal Önderlikler ve Sosyalizm Anlayışı – Şaban İba - 14 Haziran 2024
- Eğitimde müfredat sorunu! - 26 Mayıs 2024
- Solun Durumunu Yeniden Düşünmek! - 20 Mayıs 2023