Yasalar ve Kamu Hakkı Güvencesi!

Biz insanlar ve hatta bir bireyler olarak, iyi bir yaÅŸam, yaÅŸanabilir koÅŸullar olmasını istemek hakkımızdır. Çünkü, bunun saÄŸlanması için yurttaÅŸ olarak sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Devlet ve kurumların bizlere bu ortamı ve haklarımızı korumakla yükümlüdür. Çünkü bunu saÄŸlamak onun görevleri ve sorumlulukları içindedir. Bizler kitaplarda ve hatta yasalardan böyle öğrendik. Böyle öğrettiler. Kağıt üzerinde ve yasa kitaplarında sıralanan maddeler çok güzel görünüyor. Okunurken “mutluluk “veriyor. Gel gör ki o yasa kitaplarında yazılı olanlar, öğretilenler ve bizlerin öğrettikleri sadece kağıt üzerinde kalıyor. Uygulaması yok, korunması yok. Hatta bunların istismarı ve ihlali en üst boyutta yaÅŸamımıza yansıyor.

Kent yaşamı her geçen gün zorlaşıyor. Plansız büyüme, alt yapı eksiklikleri ve birde yasalara rağmen ihlaller ve işgaller kentlerde yaşamımızı çekilmez duruma getiriyor. Yasalar, kişinin ve yurttaşın güvenlik içinde rahat yaşamı ve özgür dolaşımı sağlama yerine, yeni ek yasalar (ek gelir sağlama yasaları) ile çekilmez, katlanılmaz kılıyor.

Kentlerde yaşayanlar çok iyi bilirler. Kaldırımlar işgal altında. Yollar , caddeler otopark alanına dönüştürülmüş. Yurttaş olarak bizlerin yürüyebilecek bir yeri kalmamıştır. Yaya kaldırımları, iş yerlerinin uzantısına dönüşmüş, caddeler otoparklara dönüşmüş, yayalara ise yine araçların seyir halindeki yollar kalmış oluyor. Sonrada trafik kazalarından, bu kazaların yarattığı can kaybından şikayet edilir. Bunu anlamak oldukça güçtür.

Hele kent sokaklarında kadınların yürümesi çok daha zorlaşmıştır. Engellilerin dolaşımı (kaldırımlara park eden araçlar, kaldırımlardaki engelli rampalarının önüne park eden araçlar yüzünden) çok daha zorlaşmıştır. Kahvehaneler kaldırımlara masa atmışlar. Lokantalar kaldırımlara masaları dizmişler. Esnaf kaldırıma sergisini açmış. Oralarda geçmek mümkün olmuyor. Caddeler ise hız düşkünü sürücülerden dolayı yürünemez boyutta tehlike arz ediyor. Pek ki vatandaş olarak, birey olarak, üstüne birde engelli olarak çarşıda bir iş için çıkmaya hangi güvence ve güvenlik durumu kalmıştır? Devlet ve belediyeler hangi güvenli, rahat yaşam ve dolaşım kolaylığı sağlamıştır? Tam tersi zorlaştırıcı durumların doğmasını sağlamıştır.

Bunlar iÅŸin görünen boyutu. Birde kentleri bu kadar yaÅŸanmaz hale getiren bu uygulamaların nedenine bir bakalım: Bu kaldırımlar, iÅŸletme sahiplerince belediyelerden kiralanarak iÅŸgal ediliyormuÅŸ. Bunun için iÅŸgaliye parası ödeyerek ek ruhsat alıyorlarmış Yani yasalarca, kentlinin yaÅŸam güvenliÄŸini ve rahat dolaşımını saÄŸlamakla yükümlü belediyeler, hayatı zorlaÅŸtırma ve kent yaÅŸamını katlanılmaz hale getirme pahasına buraları, kamuya ait alanları kiraya veriyor… Yani gelir saÄŸlama adı altında, kamuya ait alan gasp ediliyor. Ve kamunun da rahatı ve güvenliÄŸi ne olursa olsun, onları ilgilendirmiyor. Kısaca kağıt üzerindeki o korumacı ve kollamacı yasa, yine kağıt üzerinde rant saÄŸlama uÄŸruna ihlal ve iÅŸgal edilmeye açık hale getiriliyor. Vatandaşın cadde ve sokaklardaki kaldırım hakları pazara sunulmuÅŸ oluyor. Ve vatandaÅŸta başını çaresine baksın deniliyor.

Ancak bu konuda da çifte standartta var. Halkın can ve mal güvenliÄŸinden sorumlu kolluk güçleri, bu ihlalleri görmüyor. Bunlara müdahale etmiyor. Ama bu mahallerde emekçiler ve işçiler basın açıklaması veya gösteri yaptıklarında, aynı kolluk güçleri; “Kamu alanını iÅŸgal, araç ve yaya trafiÄŸini engellemede “cezalar kesip mahkemelerde dava açabiliyor. Alın buda size adaletli yaklaşım! Bir taraftan yıl boyu iÅŸgal ve ihlal edenlere dokunulmaz iken, diÄŸer taraftan 20- 30 dakikalık bir gösteri için davalar açıla biliniyor. Para cezaları kesile biliniyor. Bu iÅŸlemlere de yasalar el veriyor. Ama paranın döndüğü yerde yasa iÅŸlemiyor. Hak ve özgürlük taleplerinin dillendiÄŸi koÅŸullarda ise yasalar hemen hayat buluyor. Ä°ÅŸte buda devletin ne demek olduÄŸunu açıklaması açısında çok somut bir örnektir. Devletin paraya sahip olanlara nasıl hizmet ettiÄŸini, ona karşı hak ve adalet isteyenlere karşıda nasıl ÅŸiddet ve ceza vermeye eÄŸilim gösterdiÄŸinin kanıtıdır.

YurttaÅŸ olarak bizler her tür görevlerimizi yerine getirip, rahat bir yaÅŸama kavuÅŸmak isteme mize karşı, bu hakı ve rahatı korumakla yükümlü devletin kurumları ise yükümlülüklerini yerine getirmemek için özel çabalara ve ek yasalara sığınmaya çalışarak kent yaÅŸamımızı çekilmez noktaya getirmektedir. Buda yasaların yaÅŸam güvencesini saÄŸlamak yerine, sermayenin ve onun kâr dürtüsünün güvencesini saÄŸlamak için nasıl bir çaba içinde olduÄŸunu gösteriyor. Kamu güvenliÄŸi yok sayılarak, sermaye güvenliÄŸi öne çıkarılmaktadır. Daha güzel ve sorunsuz kent yaÅŸamı da artık mücadeleyle kazanılmak zorundadır. Her tür hak gibi, kentlerde kendi alanında rahat dolaşım hakkı içinde biz emekçilere artık sokak görünmeye baÅŸladı. Paraya, paranın gücüne karşı, bizlerin rahat, güvenli ve sorunsuz bir kent yaÅŸamı mücadelesi görevi önümüze dayatılmıştır.. Bizlere kolay gelsin diyelim….