Türkeş’in 1965’den itibaren başlattığı “milliyetçi ve ülkücü” hareketin önderi/başbuğu olarak ölümüne kadar kendi çizgisinde istikrarlı olduğu bilinen bir gerçektir. Türkeş’in 50 yıllık askeri ve siyasi geçmişi, kendi çizgisinde kararlı ve tutarlı bir şekilde istikrarlı bir mücadele sürdürmesi ve karizmatik kişiliğinin Türk milliyetçiliğinin simgesi haline gelmesi vb nedenler, onu faşist hareketle özdeşleştirmiştir. Ölümünden sonra, devletin Türkeş’e sahip çıkması ve devlet töreni düzenlenmesi, Anıt Mezar yaptırılması gibi olgular, bu niteliğinden kaynaklanmıştır. Türkiye’nin yakın tarihine bakıldığında Türkeş gibi elli yılı aşan bir sürede bir fikrin, bir ideolojinin ve kalıcı bir örgütlenmenin siyasal bir akım olarak süreklilik kazanmasında bu kadar etkili olabilen başka bir siyaset adamı yoktur.
MHP, kuruluşundan itibaren devletle iç içe veya devletin yardımcı kuvveti olarak siyasal faaliyet sürdüren bir partidir. Türkeş, 12 Mahkemelerinde yargılanırken “Burada yargılanmakta olan tüm ülkücüler devlete karşı görevini yapan milliyetçilerdir. Bugün layık olduğumuz yerde değiliz” demiştir. Bahçeli’de “MHP’yi köklerinden koparacak bir değişimi değil, Türkiye’yi ileriye götürecek bir gelişimi hedefliyoruz” diyerek Türkeş’in izinden gittiğini vurgulamıştır. Kitabın adının “MHP’nin devletle bitmeyen dansı” konulmasının nedeni budur.
Kitaba Türkeş’in özgeçmişi, yaşamı ve siyasi mücadelesi ile başlanmış. İkinci bölümde 12 Eylül öncesi dönemde MHP’nin rolü üzerinde durulmuş; üçüncü bölümde 12 Eylül yargılamaları ve ardından MHP’nin yeniden toparlanma sürecinde yaşanan fetret devri ele alınmış. Dördüncü bölümde Türkeş’in ölümüyle başlayan siyasal miras kavgaları ve Türkeş’ten Bahçeli’ye MHP’nin dönüşümü irdelenmiş. Beşinci bölümde, Ecevit Koalisyonu’nda iken Bahçeli’nin öngörüsüzlüğü ve MHP’nin 2002 genel seçiminde aldığı ağır yenilgi anlatılmış. Altıncı bölümde Türkiye siyasetinde bir dönüm noktası yaratacak olan laik-antilaik çatışmada MHP’nin tavrı; yedinci bölümde, 2011 genel seçimlerinde MHP’ye yapılan seçim şantajı ve Bahçeli’nin siyasi manevraları irdelenmiş. Sekizinci bölümde, Türkiye’de ilk defa Cumhurbaşkanının halkoyuyla seçilmesi ve fiili başkanlı süreci diyebileceğimiz siyasette yeni dönem; dokuzuncu bölümde, Bahçeli’ye karşı başlayan ve hızla bir birleşik muhalefete dönüşen MHP’nin ikinci fetret devri ele alınmış. Onuncu bölümde, Başkanlık Referandumu’nda Bahçeli’nin rolü ve MHP’nin geleceği irdelenmiş. On birinci bölümde, ülkücü faşist hareketin niteliği, toplumsal dinamikleri ve faşizme karşı mücadele perspektifi üzerine vurgular yapılmış. Kitabın sonuna 12 Eylül döneminde MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası İddianamesi’nden belgeler eklenmiş. Kitapta Türkeş’in, Bahçeli’nin MİT ajanı olduğu iddiasıyla ilgili el yazması bir belge de var.
Kitabın konu başlıklarından anlaşılacağı gibi bu kitapta, bir partinin ve Türkiye’nin uzun bir döneminin tarihinin irdelenmiş. 1965’den başlayarak ülkücü faşist hareketin ayak izleri sosyalist bir bakışla bugünlere kadar izlenmiş. Kitabın bu niteliği bize A. Gramsci’nin “Bir partinin tarihini yazmak, monografik bir bakış açısıyla bir ülkenin genel tarihini yazmak demektir” sözünü hatırlatıyor.
Yazan Şaban İba.
Pencere Yayınları-Ekim 2017.
Yazarın özgeçmişi
Şaban İba 1948 yılında Develi’de doğdu. İlk ve Ortaokulu Develi’de, Liseyi ve Üniversiteyi Ankara’da okudu. Liseden itibaren devrimci mücadeleye katıldı. FKF ve TİP’te çalıştı. Dev-Genç MYK üyeliği yaptı. THKP-C içinde yer aldı. 12 Mart 1971 askeri müdahalesinden sonra “Dev-Genç” ve “15–16 Haziran Olayları” davalarından yargılandı. 1974’de Af Yasası’ndan yararlanarak cezaevinden çıktı. 1975’den sonra THKP-C geleneğinin devamcısı olan Kurtuluş Hareketi’nin kurucu önderleri arasında yer aldı. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra aranırken 1985 yılında İstanbul’da yakalanarak Türkiye ve Kuzey Kürdistan Kurtuluş Örgütü (TKKKÖ) kurucusu ve yöneticisi olmaktan yargılandı.
1990 yılındaki İnfaz Yasası’ndan yararlanarak cezaevinden çıktıktan sonra Türkiye sosyalist hareketi içinde başlayan birleşik parti süreçlerinde Birleşik Sosyalist Alternatif, Sosyalist Birlik Partisi, Birleşik Sosyalist Parti, Özgürlük ve Dayanışma Partisi ve Sosyalist Demokrasi Partisi’nde yer aldı. Daha sonra Halkların Demokratik Kongresi (HDK) çalışmalarına ve HDP’ye katıldı.
12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde iki kez idamdan yargılanan ve toplam 11 yıl cezaevinde yatan İba, çeşitli sosyalist gazete ve dergilerde yazdı. 2010’dan itibaren Günlük, ardından Özgür Gündem ve onun kapatılmasının ardından şimdi Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’nde ve NoktaHaberYorum’da yazıyor.
İba’nın daha önce yayınlanmış 6 kitabı var. Bunlar; Ordu, Devlet, Siyaset (Temmuz-1998, Çiviyazıları), Milli Güvenlik Devleti (Eylül-1999, Çiviyazıları) Hal ve Gidiş, (Temmuz-2006, Pencere Yayınları). Sevr’den Lozan’a Kürt Sorunu ve Kemalist Hareket (Ekim-2008, Özgür Üniversite Yayınları, 2.baskı Aram yayınları-2013), TKKKÖ Savunması ve Poliste, Mahkemede, Cezaevinde Tavır (Ağustos-2010, Pencere Yayınları), 1925 Kürt İsyanı ve Kemalist İktidar (Ekim-2011, Özgür Üniversite Yayınları, 2.baskı Aram Yayınları-2013). Ayrıca İba, “Birinci Meşrutiyet’ten Mondros’a Kürdistan” kitabını yayına hazırlıyor.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024