Temmuz 2023’te Nokta Haber Yorum’da bir yazı yazmış ve şu soruyu gündeme getirmiştim: Yapay zekâ dünyayı insanlardan daha iyi yönetebilir mi?
Bu esasen tam anlamıyla benim sorduğum bir soru da değildi. Yazıdan kısa bir süre önce dünyanın en iyi yapay zekâ destekli robotları, Birleşmiş Milletler’in Cenevre’de yaptığı yapay zekâ zirvesinde buluşmuş ve insanların sorularını yanıtlamıştı. Bu zirvede, yapay zekâ insanlığa adeta “meydan okumuş” ve dünyayı insanlardan daha iyi yönetebileceği mesajını vermişti. Bunun temel gerekçesi de önyargı ve duyguya sahip olmamasının karar almayı daha kolay ve rasyonel hale getirmesiydi. Üstüne üstlük çok fazla veriyi insandan çok daha hızlı işleyebiliyordu.
Yazıyı kendi fikrimi de açıklayarak tamamlamıştım: Neden olmasın? Neden yapay zekâ dünyayı daha adil, daha güzel, demokratik kurallara daha özenli bir yaklaşımla yönetmesin? İnsanlık bu teknolojiyi kendi yararına çalışmasını garanti altına alacak kontrol noktalarını oluşturarak düzenleyebilirse, kaynakların daha adil dağıldığı, daha müreffeh bir dünyaya erişmek mümkün gibi görünüyordu.
Yazıyı yazdığım sırada dünya üzerinde bu uygulamanın bir örneği yoktu. Ancak, şimdi var. Tartışmanın üzerinden sadece bir yılı biraz aşkın bir zaman geçmesine karşın, bir hayal olarak öne sürdüğümüz bu konseptin gerçekleştiğini gösteren bir haber çıktı basında. Evet, yapay zekâ, dünyada yönetim amaçlı olarak da kullanılmaya başlanmıştı ve örnek her zaman olduğu gibi temel sorunlarını halletmiş, daha iyiye ulaşmayı hedefleyen batı dünyasından geliyordu.
Kentucky’de 75.000 kişinin yaşadığı Bowling Green, kısa süre önce demokrasi için yapay zekâyı kullanma deneyimini tamamlamıştı. Makine öğrenimiyle desteklenen bir çevrimiçi anket platformu, sakinlerin şehirlerinde nelerin olmasını istediklerini tespit etmelerine yardımcı oluyordu.
Tabii, aslında deneme sürecine sokulan şey uçtan uca bir yönetim sistemi değil ancak demokrasinin yapay zekâ kaynakları ile desteklenmesi söz konusu. Denemesi yapılan uygulamada şu sorunun yanıtı bulunmaya çalışılıyordu: Makine öğrenimi ile güçlendirilmiş bir çevrimiçi anket platformu, sakinlerin şehirlerinde görmek istediği değişikliklerin hayata geçirilmesini sağlayabilir mi?
2023 yılında Doug Gorman, seçilmiş bir başkan olarak görevine başladığında, Kentucky’nin en hızlı büyüyen şehri olan Bowling Green’in nüfusunun 2050 yılına kadar ikiye katlanması bekleniyordu. Ancak bu büyümeyi şekillendirecek, sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacak bir plan yoktu. Gorman, fikir edinmek için, makine öğrenimi kullanan bir anket platformu olan Pol.is ile çalışmış yerel danışman Sam Ford ile bir toplantı yaptı.
İkili, ekonomik kalkınma, yetenek, konut, halk sağlığı, yaşam kalitesi, turizm, hikâye anlatımı ve altyapı gibi sekiz alanda deneyime sahip bir grup gönüllüyü bir araya getirdi. Pol.is’i kullanarak şehir için 25 yıllık bir plan oluşturmak amacıyla çalışmalara başladılar.
Bir aylık tanıtımdan sonra Pol.is portalı Şubat ayında kullanılmaya başlandı. Sakinler web sitesine gidip 25 yıllık planın ne içermesi gerektiği hakkında anonim olarak bir fikir iletebiliyordu. Ayrıca, diğer fikirlere katılıp katılmadıklarını da oy vererek belirleyebiliyorlardı. Araç, katılımcıların tercih ettiği dile çevrilebiliyor ve insan moderatörler, trafiğin Bowling Green bölgesinden geldiğinden emin oluyordu.
Sisteme, aktif olduğu bir ay boyunca, 7.890 kişi girdi ve 2.000 kişi fikirlerini iletti. Ardından, Google Jigsaw’un yapay zekâ destekli bir aracı verileri analiz ederek insanların hangi fikirlerde anlaştığını ya da anlaşamadığını belirledi.
75.000 kişinin yaşadığı bir yerleşim yerinde 7.890 kişinin bir araştırmaya katılması Türkiye’de yaşayan bizler için çok küçük görünebilir ancak proje dışından demokrasi teknolojileri uzmanları, bu düzeydeki katılımın—şehrin nüfusunun yaklaşık %10’u—etkileyici olduğu görüşündeler. Harvard Kennedy Okulu’nun Ash Yenilik ve Demokratik Yönetim Merkezi direktörü Archon Fung yerel bir seçimde %25’lik bir katılım oranı görülebileceğini, bu örnekte ise daha talepkâr bir katılım türü bulunduğunu, bazı özlü konuların oylandığını ve 2.000 kişinin fikirler ürettiğini, dolayısıyla bunun birçok kişiyi (yönetim sürecine) dahil eden bir uygulama olduğunu düşündüğünü ifade ediyor. Bu anlamda, bizden çok farklı düşündükleri ve çok farklı dinamiklere sahip oldukları da görülebiliyor.
Bowling Green denemesinde en fazla ilgi gören konular yerel sorunlar olmuş. En geniş destek alan fikirler, bölgedeki Nashville’e tıbbi ihtiyaçlar için seyahat etmelerine gerek kalmaması adına daha fazla yerel sağlık uzmanı çalıştırılması, şehrin kuzey tarafında daha fazla restoran ve bakkal açılmasının teşvik edilmesi ve tarihi binaların korunması olarak ortaya çıkmış.
Bowling Green örneği yaygınlaşır mı, bilemeyiz. Ancak bir şey kesin. Yaygın olarak kullanmak istediğiniz bir şeyi ilk önce daha küçük ve kontrollü bir ölçekte denersiniz. Çıkacak sonuçlara göre de yaygınlığını ve genişliğini artırıp artırmamaya karar verirsiniz.
Yakında dünyanın başka bölgelerinde de benzer uygulamaları görürsek şaşırmamak gerekiyor.
Ve belki de, yapay zekânın yönetim uygulamaları daha adil ve daha kapsayıcı olabilir. Zira, önyargıları, dogmaları, kişisel hırsları yok. Bu da onları daha çekici bir yönetici adayı haline getiriyor.
Bir sonraki yazıda görüşene kadar, sağlıcakla kalın.
- Şu Yönetici Koltuğunda Oturan Bizim Yapay Zekâ Değil mi? - 25 Nisan 2025
- Bilimden Korku Filmi Senaryolarına - 24 Şubat 2025
- Dünyada 4B Hareketi ve Sürdürülebilirlik - 16 Aralık 2024