Türkiye’de adaletin sadece yargı binalarında değil, aynı zamanda acılı anne yüreklerinde de sınandığına bir kez daha tanıklık ediyoruz. 2018 yılında Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde meydana gelen ve 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren faciasında oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, bir kez daha hâkim karşısına çıkarılıyor. Sebep? Adalet talebiyle gösterdiği öfke, çaresizlik ve haykırışları…
Öz’e daha önce “kamu görevlisine hakaret” suçundan verilen para cezasının ardından, benzer suçlamayla ikinci bir dava açıldı. Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi önünde 2020 yılında sarf ettiği sözler, şimdi bir kez daha ceza tehdidiyle önüne konuyor. Savcı, Öz’ün beraat talebine rağmen cezalandırılmasını istedi. Mahkeme ise duruşmayı 10 Temmuz’a erteledi. Ancak bu tarih, bir annenin hayatında asla unutamayacağı bir zamana denk geliyor: Oğlu Oğuz Arda Sel’in ölümünden yalnızca iki gün sonrası.
Mısra Öz karara tepkili: “Düşmediler yakamdan. Benimle uğraştıkları kadar katillerle uğraşmadılar” diyerek adalet arayışının nasıl baskıyla bastırılmaya çalışıldığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Mısra Öz neyle yargılanıyor?
İddianameye göre, duruşma çıkışında bir polis tarafından kameraya alınan Öz, öfkesini gizlemedi: “Çek çekinme, Saray’ın soytarısı hepsi. Üç maymunu oynuyorlar. Katilleri aklıyorlar. Evladım öldü benim, evladım.” Bu sözler, savcılık tarafından “zincirleme şekilde alenen hakaret” olarak nitelendirildi. Öz’ün, mahkeme heyetinin tanıklara sorduğu “Tavuklar telef oldu mu?” gibi sorulara gösterdiği tepkiler de dava dosyasına delil olarak eklendi.
Ancak kamuoyunun gözünden kaçmayan asıl gerçek şu: Bu dava, yalnızca bir annenin sözlerinden ibaret değil. Bu dava, adalet talebinin bastırılma davasıdır. Yargı sistemi, oğlunu kaybetmiş bir annenin çığlığını cezalandırmakla meşgulken, aynı yargı sisteminde bu faciaya neden olan kamu görevlilerinin büyük bir kısmı hâlâ yargılanmamış durumda.
“Dava açmakta bu kadar hızlı, adalet dağıtmakta bu kadar yavaş olunmaz”
Sosyal medya ve kamuoyunda sıkça dile getirilen bu söz, aslında yaşananların özetidir. Çorlu Tren Katliamı’ndan sonra, kazaya ilişkin ihmal iddialarının üstü örtülmeye çalışıldı. Bilirkişi raporları değiştirildi, deliller karartıldı, ailelerin müdahil olma talepleri geçiştirildi. Ancak Mısra Öz susmadı. Oğlunun, Oğuz Arda’nın adını unutturmamak için sesini yükseltti. Ve işte tam da bu yüzden, hedef haline getirildi.
Mısra Öz bugün yalnızca bir anne değil, aynı zamanda Türkiye’de adalet arayışının simgelerinden biri. Onun mücadelesi, adalet sisteminin vicdanla, yasayla ve halkla olan sınavıdır.
10 Temmuz’da görülecek duruşma, sadece bir ceza davası değil; aynı zamanda bu ülkenin adalet anlayışına dair bir turnusol kağıdı olacaktır. O salonda yalnızca bir anne değil, toplumsal hafıza, adalet talebi ve vicdan yargılanıyor olacak.