Amerika Birleşik Devletleri’nin Çin’e yönelik gümrük tarifelerini sert biçimde artırmasının üzerinden bir ay geçti. Washington’un 2 Nisan’da başlattığı bu yeni ticaret saldırısı, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent tarafından “fiili ambargo” olarak tanımlansa da, son veriler bu yorumun fazlasıyla abartılı olduğunu gösteriyor. Zira Çin, Nisan ayında küresel ihracatını %8,1 artırmayı başararak beklentilerin çok üzerine çıktı. Buna karşın, ABD ile ticarette ise sert bir daralma yaşandı: Çin’in ABD’ye ihracatı yıllık bazda %21 geriledi. Ancak uzmanlar, bu düşüşün bile beklenenden çok daha ılımlı olduğunu vurguluyor.
Çin ABD’yi Dengelemeyi Başardı
Çin’in Gümrük İdaresi’nin verilerine göre, Nisan ayında toplam ihracat 315,69 milyar dolara ulaştı. Bu, bir önceki yılın aynı ayına göre %8,1’lik bir artış anlamına geliyor. Mart ayında kaydedilen %12,4’lük sıçramanın ardından gelen bu yükseliş, Çin’in ihracatta istikrarı sürdürdüğünü gösteriyor.
İthalatta ise %0,2’lik sınırlı bir gerileme yaşandı ve toplam ithalat 219,51 milyar dolar oldu. Böylece Çin’in dış ticaret fazlası 96,18 milyar dolara yükseldi.
ABD ile Ticarette Kan Kaybı
ABD’nin %100’ü aşan gümrük tarifeleriyle 2 Nisan’da başlattığı yeni yaptırım dalgası, Çin ile ABD arasındaki ticareti ciddi şekilde etkiledi. Çin’in ABD’ye ihracatı bir ayda %17,5, yıllık bazda ise %21 oranında düşerek 33,02 milyar dolara geriledi. Buna karşılık, Çin’in ABD’den yaptığı ithalat yıllık %13,8 düşerek 12,56 milyar dolarda kaldı.
Toplam ikili ticaret hacmi Nisan ayında 45,59 milyar dolar oldu. Bu, geçen yılın aynı ayına göre %19,2’lik bir düşüş anlamına geliyor. Ancak yılın ilk dört ayında toplam ticaretteki daralma yalnızca %3 ile sınırlı kaldı. Bu tablo, Çin’in ABD dışındaki pazarlara yönelerek daralmayı dengelediğini ortaya koyuyor.
Asya’ya Yöneliş: ASEAN Ülkelerine Rekor İhracat
Çin, ABD pazarındaki kaybını büyük ölçüde Güneydoğu Asya ülkeleriyle telafi etti. ASEAN ülkelerine yapılan ihracat Nisan ayında yıllık bazda %20,8 artarak 60,35 milyar dolara çıktı. Bu artış, Çin’in bölgesel işbirliği stratejisinin ve Kuşak-Yol Girişimi’nin somut sonuçlarından biri olarak değerlendiriliyor.
Çin’in ASEAN’dan yaptığı ithalat ise aylık %5,5 düşerken, yıllık bazda %2,5 artarak 33,16 milyar dolar seviyesine ulaştı. Böylece Çin’in Güneydoğu Asya ile ticaret dengesi hızla pozitif yönde ilerlemeye başladı.
“Ambargo” Mu, Pazarlık Kozu Mu?
ING Research Çin Başekonomisti Lynn Song, ihracat rakamlarının piyasa beklentilerini “açık farkla aştığını” belirtiyor. ABD’ye ihracattaki düşüşün “beklenenden çok daha sınırlı” olduğunu vurgulayan Song, Washington’un uyguladığı %145’lik tarifenin bazı ürünler için ithalatı durduramadığını ifade ediyor.
Song’un analizine göre, birçok Çin ürünü için ABD’de hâlâ ikame edilebilecek alternatif bulunmuyor. Bu nedenle ithalatçılar yüksek gümrük vergilerine rağmen Çin’den alım yapmayı sürdürüyor. “İthalatçılar, bu vergilerin maliyetini ya tüketiciye yansıtıyor ya da iş modelini yeniden yapılandırarak devam ediyor,” diyen ekonomist, bu durumun Çin’in müzakere masasındaki elini güçlendirdiğini savunuyor.
ABD Kendi Ticaretiyle Savaşıyor
ABD yönetiminin Çin’i köşeye sıkıştırma hedefiyle başlattığı ticaret savaşı, görünüşe göre ters etki yaratıyor. Çin, alternatif pazarlara yönelerek ihracatını artırırken, ABD’de tüketici fiyatlarının daha da artacağı ve tedarik zincirinde yeni kırılmalar yaşanacağı öngörülüyor.
Washington, “minimis istisnası” olarak bilinen ve 800 dolar altı paketlere uygulanan vergi muafiyetini Mayıs ayı itibarıyla kaldırdı. Bu durumun, özellikle e-ticaret kanalıyla yapılan Çin ithalatını daha da zora sokması bekleniyor. Ancak ekonomistler, Çin’in hâlâ güçlü üretim kapasitesi ve düşük maliyet avantajı sayesinde uzun vadede ticarette yeniden denge kurabileceğini düşünüyor.
Jeopolitik Risk, Çin’i Geride Tutamıyor
Ticaret verileri, jeopolitik gerilimin ve ekonomik yaptırımların Çin’i hedef almasına rağmen, Pekin’in küresel ticarette hâlâ güçlü bir aktör olduğunu gösteriyor. ABD’nin ticaret savaşları, şimdiye dek Çin’in değil, kendi tüketicisinin sırtına daha fazla yük bindirmiş gibi görünüyor.
Çin’in ABD dışındaki pazarlara yönelme kabiliyeti, sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir dayanıklılık göstergesi olarak öne çıkıyor.