TPI Kompozit İşçileri 13 Mayıs’ta Greve Hazırlanıyor: Uluslararası Sermayeye Karşı Eylem

Amerika merkezli rüzgar türbini kanat üreticisi TPI Kompozit’in Türkiye’deki iki fabrikasında çalışan yaklaşık 3 bin işçi, düşük ücret dayatmaları ve ölümcül çalışma koşullarına karşı greve hazırlanıyor. Emek Partisi (EMEP) Milletvekili Sevda Karaca’nın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşım, TPI işçilerinin yaşadığı sömürü gerçekliğini bir kez daha gündeme taşıdı.

Üç Kuruşluk Zam, Ölümcül Çalışma Koşulları

İzmir’de faaliyet gösteren TPI Kompozit, hem yerli hem de uluslararası rüzgar enerjisi sektörüne üretim yapan, ancak işçilerine sunduğu koşullarla sık sık tepkilerin odağında yer alan bir şirket. İşçilerin aktardığına göre, aylardır süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde şirket yönetimi, enflasyon karşısında eriyen ücretlere rağmen kabul edilemez oranda bir zam teklifinde bulundu. Daha da vahimi, iş güvenliği taleplerine yönelik somut bir adım atılmadı.

Özellikle üretim hattında çalışan işçiler, cam elyaf ve epoksi reçinelerle doğrudan temas ettikleri için zehirlenme, solunum yolu hastalıkları ve cilt rahatsızlıklarına maruz kalıyor. Geçtiğimiz yıllarda benzer kimyasallara bağlı birçok iş kazasının yaşandığı biliniyor. Ancak şirketin iş güvenliği tedbirlerini artırmak yerine üretim hızını artırmaya dönük uygulamalarını sürdürmesi, işçiler arasında büyük bir öfkeye neden oldu.

13 Mayıs’ta Grev Başlıyor

Petrol-İş Sendikası çatısı altında örgütlenen işçiler, tüm bu dayatmalar karşısında grev kararı aldı. 13 Mayıs tarihinde iki fabrikada da grev pankartları asılacak. Grev kararının ilan edilmesiyle birlikte işçiler arasında büyük bir dayanışma havası oluşurken, birçok demokratik kitle örgütü ve siyasi parti de işçilere destek mesajı yayınladı.

EMEP Milletvekili Sevda Karaca da bu destek mesajlarından birini verdi. Karaca, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Gelsin grev halayı, görsün işçiyi güçsüz sayan uluslararası sermaye kararlılığı!” ifadeleriyle hem mücadeleye destek verdi hem de TPI yönetiminin işçileri hafife alan yaklaşımını eleştirdi.

Uluslararası Sermayenin Sömürü Rejimi

TPI Kompozit, yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde işçi haklarını ihlal eden uygulamalarıyla tanınıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde düşük maliyetle üretim yapabilmek için çevre, iş güvenliği ve sendikal hakları göz ardı ettiği pek çok uluslararası rapora da yansımış durumda.

Uluslararası sendikal ağlar, bu tarz çok uluslu şirketlerin, düşük sendikalaşma oranlarına ve zayıf iş yasalarına sahip ülkelerde faaliyet göstermesini “modern sömürgecilik” olarak tanımlıyor. Türkiye’deki örnek de bu çerçevede değerlendiriliyor. TPI’nin Türkiye’deki işçileri, küresel kâr maksimizasyonu uğruna adeta tüketilen emek gücünün sembolü haline gelmiş durumda.

Grev, Sadece Ücret Değil, Onur Mücadelesi

TPI işçilerinin grevi, yalnızca ekonomik taleplerle sınırlı değil; aynı zamanda sendikal hakların tanınması, insan onuruna yaraşır çalışma koşullarının sağlanması ve iş güvenliğinin bir hak olarak kabul edilmesi yönünde de bir mücadele.

Bu grev, yerli ve yabancı sermayeye karşı işçi sınıfının sınır tanımayan ortak direnişinin bir örneği olabilir. Petrol-İş Sendikası’nın çağrısıyla büyüyen bu mücadele, Türkiye’de sendikal örgütlenmenin önündeki engelleri bir kez daha tartışmaya açarken, uluslararası kamuoyunu da emek sömürüsü karşısında sorumluluk almaya çağırıyor.

Bir Grevden Daha Fazlası

TPI Kompozit grevi, 1 Mayıs’ın hemen ardından Türkiye’de işçi sınıfının yükselen sesinin somut bir örneği olarak tarihe geçebilir. Bu grev aynı zamanda, sendikal bürokrasinin sessizliğine, sermayenin pervasızlığına ve siyasi iktidarın işçi karşıtı politikalarına karşı işçilerin “yeter artık” dediği bir dönüm noktası olabilir.

13 Mayıs’ta başlayacak grev, yalnızca TPI işçilerinin değil, güvencesizliğe, düşük ücretlere ve sömürüye karşı sesini yükselten tüm emekçilerin grevi olacak.