Timur Soykan, Ä°stanbul’da yaÅŸanan bir soygunu köşesine taşıdı

Gazeteci Timur Soykan, 2022 yılında Ä°stanbul Laleli’de yaÅŸanan bir soygunu köşesine taşıdı. Soykan, soygunda çalınan 90 milyon liranın kaynağının iddianamede ve dava duruÅŸmalarından sorulmadığını dikkat çekti.

Soykan, davanın üçüncü duruÅŸmasının görüldüğünü ancak çalınan paranın kaynağının halen bilinmediÄŸini belirterek, “Oysa bu soruya yanıt verilse soygun çetesinin kimlerden yardım aldığı, paranın taşınacağını nasıl öğrendikleri de anlaşılacak” dedi.

Soykan’ın yazısında yer alan bilgilere göre, 14 Eylül 2022 tarihinde Ä°stanbul Laleli’de, iki polisin de içinde bulunduÄŸu bir çete, Suriyeli bir iÅŸ insanına ait 6 çantayı çaldı. Çantalarda dolar, euro, sterlin ve Danimarka kronu bulunuyordu. Soygunda çalınan paranın o dönemin kuruyla 90 milyon TL olduÄŸu tahmin ediliyor.

Soygunun ardından polis ekipleri harekete geçti ve 30 milyon lirayı ele geçirdi. Ele geçirilen para Suriyeli iş insanına iade edildi.

Tutuksuz sanık Ä°smail Kasaplar ise duruÅŸmada sanık polisler adına kendisini arayan kiÅŸilerin 4 milyon TL istediÄŸini anlattı. Kasaplar, “Yoksa bana suçu yükleyeceklerini söylüyorlar” iddiasında bulundu.

Soykan, yazısında, davanın iddianamesinde ve duruşmalarında çalınan paranın kaynağına dair hiçbir açıklama yapılmadığını belirtti. Suriyeli iş insanı Sufian Alahmad sadece polise verdiği ifadede paranın hayvan ticaretinden sağlandığını söylemiş ve bir fatura sunmuştu.

Soykan, bu durumun dikkat çekici olduÄŸunu belirterek, “Bu tür davalarda MASAK inceleme yapar ve paraya el konulurdu. Ancak bu davada böyle bir ÅŸey yapılmadı” dedi.

Soykan, sanık Ä°smail Kasaplar’ın avukatı Ahmet Sırcı’nın davanın ikinci duruÅŸmasında mahkemeye yaptığı baÅŸvuruya da dikkat çekti. Sırcı, mahkemeden paranın kaynağının araÅŸtırılması için Ä°stanbul BaÅŸsavcılığı’na ÅŸikayette bulunulmasını talep etmiÅŸti. Ancak bu talep mahkeme tarafından reddedildi.

Soykan, yazısının sonunda, çalınan paranın kaynağının bilinmediğinin, soygun çetesinin kimlerden yardım aldığını ve paranın taşınacağını nasıl öğrendiklerinin anlaşılmasını engellediğini belirtti.

Yazıyla ilgili bazı değerlendirmeler şu şekilde:

“Bu olay, Türkiye’de kara paranın nasıl bir koruma altında olduÄŸunu bir kez daha ortaya koydu. Çalınan paranın kaynağının bilinmemesi, soygunun arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemeye yönelik bir çaba olarak görülebilir.”

“Bu olay, Türkiye’deki yargı sisteminin de kara parayla mücadelede yetersiz olduÄŸunu gösteriyor. Ä°ddianamede ve dava duruÅŸmalarında çalınan paranın kaynağına dair hiçbir açıklama yapılmaması, bu yetersizliÄŸin bir göstergesidir.”

“Bu olay, Türkiye’deki hukuk sisteminin de kara parayla mücadelede yetersiz olduÄŸunu gösteriyor. MASAK’ın devreye girmemesi ve paraya el konulmaması, bu yetersizliÄŸin bir göstergesidir.”

Yazının hukuki boyutu

Soykan’ın yazısında yer alan bilgiler, çalınan paranın kaynağının bilinmemesinin hukuki boyutunu da gündeme getiriyor.

Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesine göre, kara para aklama suçu, “hukuka aykırı olarak elde edilen malvarlığı deÄŸerlerini, bunların elde edildiÄŸi suçun niteliÄŸini gizlemek veya yetkili mercileri aldatmak suretiyle, edinme, saklama, kullanma, transfer etme, aklama veya ihraç etme” olarak tanımlanıyor.

Bu maddeye göre, kara paranın kaynağının bilinmemesi, suçun işlendiğinin ispatlanmasında önemli bir delil olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle, çalınan paranın kaynağının bilinmemesi, soygun çetesinin kara para aklama suçunu işlediğinin ispatlanmasını zorlaştırabilir.

Soykan’ın yazısı, Türkiye’de kara parayla mücadelede yaÅŸanan sorunları ortaya koyan önemli bir çalışma olarak deÄŸerlendirilebilir. Yazıda yer alan bilgiler, kara paranın nasıl bir koruma altında olduÄŸunu ve bu korumanın yargı sistemini de etkilediÄŸini gösteriyor.

(Yazının tamamı)