Teknoloji Dünyasında Çalkantı: DeepSeek ve Küresel Yapay Zeka Yarışı

Çin merkezli yapay zeka şirketi DeepSeek, düşük maliyetle ve sınırlı bilgisayar gücüyle geliştirdiği yapay zeka modelleriyle, sektördeki büyük oyuncuların dikkatini çekmeye devam ediyor. Ancak DeepSeek’in başarısı, yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda etik, ticari ve jeopolitik tartışmaları da beraberinde getiriyor.

ABD’nin önde gelen teknoloji devleri Nvidia, Microsoft ve Amazon, DeepSeek’in gelişmiş akıl yürütme modeli “R1”i platformlarına entegre edeceklerini açıkladı. Bu hamle, DeepSeek’in fikri mülkiyet ve kişisel veri güvenliği konularında yarattığı kuşkulara rağmen, şirketin küresel çapta nasıl bir etki yarattığını gözler önüne seriyor.

DeepSeek’in Yükselişi: Düşük Maliyet, Yüksek Performans

20 Ocak’ta piyasaya sürülen DeepSeek R1, açık kaynaklı bir büyük dil modeli (LLM) olarak kısa sürede popülerlik kazandı. Model, uygulama mağazalarında ABD merkezli OpenAI’ın geliştirdiği ChatGPT’yi geride bırakarak en fazla indirilen yapay zeka uygulaması oldu.

DeepSeek, az sayıda çip kullanarak ve sınırlı kaynaklarla, milyarlarca dolarlık yatırımlarla geliştirilen Amerikan yapay zeka modellerinden daha iyi performans göstermesiyle dikkat çekti. Bu durum, sektördeki maliyet verimliliği ve yatırımların sorgulanmasına yol açtı. ABD borsalarında, özellikle yapay zeka ve çip sektöründe lider şirketlerin hisselerinde değer kaybı yaşandı.

Nvidia, DeepSeek’in akıl yürütme modeli R1’i “Ağ Bilgi Modeli” (NIM) adlı yapay zeka platformuna entegre edeceğini duyurdu. Nvidia’nın açıklamasına göre, DeepSeek R1, tümevarım, mantıksal çıkarım, matematik ve dil anlama gibi görevlerde yüksek doğruluk sağlıyor.

Fikri Mülkiyet ve Veri Güvenliği Tartışmaları

DeepSeek’in hızla yükselişi, beraberinde ciddi iddiaları getirdi. OpenAI, DeepSeek’in kendi modellerini eğitmek için ChatGPT’yi izinsiz kullandığını iddia ediyor. Şirket, “damıtma” adı verilen bir yöntemle, küçük bir modelin eğitimi için daha büyük modellerin kullanıldığını öne sürdü. OpenAI ve Microsoft, bu iddiaların soruşturulduğunu açıkladı.

Buna rağmen Microsoft, DeepSeek’i Azure platformuna entegre edeceğini ve web tabanlı kodlama platformu GitHub’da DeepSeek R1’i destekleyeceğini duyurdu. Ayrıca, Microsoft’un Copilot+ yazılımında müşterilere R1 ile yapay zeka uygulamaları geliştirme imkânı sağlayacağı belirtildi.

Kişisel veri güvenliği de DeepSeek’e yönelik eleştirilerin bir diğer önemli boyutu. İtalya, DeepSeek’in vatandaşlarının kişisel verilerini işlediği gerekçesiyle uygulamaya erişimi durdurdu. İrlanda, Fransa ve Güney Kore gibi ülkelerde, şirketin veri politikalarına yönelik soruşturmalar başlatıldı. ABD Ticaret Bakanlığı ise, DeepSeek’in ABD’nin Çin’e çip ihracatına yönelik kısıtlamaları ihlal edip etmediğini araştırıyor.

Çip Tedarikindeki Tartışmalar

DeepSeek’in kurucusu Liang Vınfıng, 2023 yılında yaptığı bir açıklamada, ABD’nin Çin’e çip ihracatına yönelik kısıtlamaları yürürlüğe girmeden önce 10 bin adet Nvidia A100 çipi satın aldıklarını duyurdu. Ayrıca, daha düşük teknolojiye sahip Nvidia H800 çiplerini kullandıklarını da belirtti.

ABD Kongresi’nde, Çin merkezli yapay zeka teknolojilerinin ithalatının yasaklanmasını talep eden yasa tasarısı sunulurken, ABD Donanması, NASA ve Kongre ofisleri çalışanlarına DeepSeek ürünlerini kullanmaktan kaçınma talimatı verdi. Tayvan, DeepSeek’in Çin menşeli bir ürün olması nedeniyle bu teknolojinin resmi kurumlarda kullanımını yasakladı.

Küresel Etkiler ve Sektörün Geleceği

DeepSeek’in başarısı, yapay zeka sektöründeki geleneksel dengeleri sarsarken, düşük maliyetle yüksek performans sağlayan teknolojilerin Batılı şirketler üzerindeki baskısını artırıyor. Ancak şirket, etik ve yasal tartışmaların gölgesinde faaliyet göstermeye devam ediyor.

ABD’li teknoloji şirketlerinin DeepSeek’i benimsemesi, bu teknolojinin gelecekte nasıl bir rol oynayacağına dair merak uyandırırken, ABD ve Avrupa’da veri güvenliği ve fikri mülkiyet konusundaki soruşturmalar hız kazanıyor.

DeepSeek’in sektörde yarattığı bu “şok dalgası”, yapay zeka yarışında rekabetin yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik bir mücadeleye dönüştüğünü gösteriyor. Bu süreçte, düzenleyici kurumların kararları ve küresel işbirliği, yapay zekanın geleceğini şekillendirecek en önemli unsurlar arasında yer alıyor.