Paris iklim anlaşmasında belirlenen 1.5 derece eşiğini beklenenden çok daha kısa sürede aşması bekleniyor

Küresel ısınma, dünyanın ortalama sıcaklığının insan faaliyetleri nedeniyle artmasıdır. Bu, atmosferdeki sera gazlarının artmasına bağlı olarak gerçekleşir. Sera gazları, güneşten gelen ısıyı tutarak dünyayı yaşanabilir bir yer yapar. Ancak, fazla miktarda sera gazı, dünyayı aşırı ısıtır ve iklim sisteminde bozulmalara yol açar.

Küresel ısınmanın etkileri çok çeşitli ve ciddidir. Bunlar arasında buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, kuraklık, seller, fırtınalar, yangınlar, hastalıklar, biyoçeşitliliğin azalması ve ekosistemlerin bozulması sayılabilir. Küresel ısınma aynı zamanda insan sağlığı, güvenliği, ekonomisi ve kültürü üzerinde de olumsuz etkiler yaratır.

ABD kongresini küresel ısınma konusunda ilk kez uyaran James Hansen, son 10 yılda güneş ve dünya arasındaki enerji dengesizliğinin iki katına çıktığını belirtti.

The Guardian’ın haberine göre, dünya’nın iklimi insan kaynaklı değişikliklere karşı bilim insanlarının şimdiye kadar fark ettiğinden daha şiddetli.

Bu da dünyayı 2020’lerde sanayi öncesi döneme göre ortalama 1,5 derece, 2050’ye kadar ise 2 derece daha sıcak hale getirerek tehlikeli bir ısınma patlamasının yaşanacağı anlamına geliyor.

1980’lerde ABD Kongresi’ne iklim değişikliği konusunda temel bir uyarıda bulunan eski NASA bilim insanı Hansen’in liderliğindeki çalışmaya göre küresel ısınma hızı endişe verici seviyede seyrediyor.

Paris iklim anlaşmasında belirlenen uluslararası kabul görmüş 1.5 derece eşiğini beklenenden çok daha kısa sürede aşması beklenen sıcaklıkları insanlık için risk taşıyor.

Hansen, fosil yakıtların yakılmaya devam edilmesi ve Dünya’nın bunun etkilerine karşı çok hassas olması nedeniyle büyük miktarda küresel ısınma olduğunu söyledi.

Hansen, “Küresel ısınmanın hızlanmasını beklemezsek aptal ve kötü bilim insanları oluruz. Faust pazarlığımızın etkilerini yaşamaya başlıyoruz. Küresel ısınma hızının artmasının nedeni budur.” dedi.

Dengesizlik son on yılda iki katına çıktı

Hansen, güneşten gelen enerji ile dünyadan giden enerji arasındaki dengesizliğin son on yılda neredeyse iki katına çıkarak “belirgin bir şekilde arttığına” işaret ediyor. Bu artışın, dünyanın kıyı kentlerinde deniz seviyesinin felaket boyutlarında yükselmesine yol açabileceği uyarısında bulundu.

Hansen ve bir düzineden fazla bilim insanının çalışmalarını içeren yeni araştırma, bu dengesizliğin, Dünya’nın daha yüksek iklim duyarlılığının ve gelen güneş ışığını yansıtan havadaki sülfür parçacıklarının miktarını azaltan gemicilikten kaynaklanan kirliliğin azalmasıyla küresel ısıyı artırdığını gösteriyor.

Bu araştırma, küresel ısınmanın ciddiyetini ve aciliyetini bir kez daha ortaya koyuyor. Bizler, hem bireyler hem de toplumlar olarak, iklim krizine karşı sorumluluk almalı ve mücadele etmeliyiz. Geleceğimiz için harekete geçmenin zamanı geldi.