Karl Marx, tarihsel materyalizm çerçevesinde devlet ve hukukun toplumsal yapılar içindeki rolünü derinlemesine incelemiştir. Marx için devlet, sınıf çatışmalarının bir ürünü olarak ortaya çıkan ve egemen sınıfın çıkarlarını koruyan bir araçtır. Bu perspektiften bakıldığında, devletin hukuktan uzaklaşması, aslında kapitalist sistem içerisinde kaçınılmaz bir sonuç olarak görülebilir. Marx’ın analizleri, devletin ve hukukun, sermayenin birikim sürecinde nasıl işlev gördüğünü ve sınıf mücadelesindeki yerini aydınlatmaktadır.
Marx’ın devlet teorisine göre, devlet mekanizmaları, egemen sınıfın çıkarlarını korumak için var olan kurumlardır. Bu kurumlar, sermaye birikim sürecinin gerektirdiği düzeni sağlamak ve sınıf mücadelesini bastırmak için çalışır. Hukuk da bu süreçte, egemen sınıfın çıkarlarını meşrulaştıran ve koruyan normlar ve yasalar bütünü olarak işlev görür. Marx ve Engels, “Komünist Manifesto”da devletin “egemen sınıfın kolektif yönetim organı” olduğunu belirtmişlerdir.
Türkiye’deki mevcut tartışmalar, devletin hukukun üstünlüğü ilkesinden sapıp sapmadığı, yargı bağımsızlığını koruyup korumadığı ve insan haklarına saygı gösterip göstermediği gibi temel demokratik ilkeleri sorgulamaktadır. Marx’ın teorisi, bu türden bir sapmanın, kapitalist devlet yapısının doğasında var olan bir olgu olduğunu öne sürer. Kapitalist devletin, sermaye birikimi ve sınıf egemenliğini sürdürme işlevi gördüğü düşünüldüğünde, hukuktan sapma eğilimlerinin kaçınılmaz olduğu argümanı güç kazanır.
Marx sonrası Marksist teorisyenler, Marx’ın temel fikirlerini geliştirerek, kapitalist devletin daha derinlemesine analizlerini yapmışlardır. Örneğin, V.I. Lenin, devleti “sürekli ordu, polis, görevden alınamaz memurlar topluluğu” olarak tanımlarken, devletin sınıf egemenliğini sürdürmek için var olan bir “makine” olduğunu vurgular. Antonio Gramsci ise, devletin ideolojik aygıtlarının toplumsal hegemonyayı sürdürmede oynadığı rolü analiz eder ve devletin sadece zor kullanarak değil, aynı zamanda ideoloji yoluyla da toplumsal sınıflar arasındaki ilişkileri düzenlediğini belirtir. Nicos Poulantzas ise devletin, sınıflar arası ilişkilerin karmaşık yapısını yansıtan ve sınıf mücadelesinin bir alanı olduğunu savunur.
Bu bağlamda, Türkiye’deki hukuk ve devlet ilişkisinin incelenmesi, Marx’ın teorileri ışığında, kapitalist devlet yapısının temel dinamiklerini ve sınıf mücadelesini anlamak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Devletin hukuktan uzaklaşmasının, toplumsal adalet, eşitlik ve özgürlük arayışında olan bireyler için taşıdığı anlam, Marx’ın devlet ve hukuk anlayışıyla daha net bir perspektife kavuşabilir.
Marx’ın devlet ve hukuk teorisi, günümüz Türkiye’sinde yaşanan hukuk-devlet ilişkisinin tartışmalarını anlamak ve analiz etmek için hala geçerli ve değerli bir çerçeve sunmaktadır. Bu teori, devletin ve hukukun toplumsal yapılar içindeki işlevlerini ve sınıf mücadelesindeki rollerini kavramak için kritik bir bakış açısı sağlar.
NHY, Hasan BAKİ
Kaynaklar:
: Karl Marx ve Friedrich Engels, “Komünist Manifesto”.
: V. İ. Lenin, Devlet ve İhtilal
: Antonio Gramsci, Nicos Poulantzas ve diğer Marksist düşünürlerin devlet ve hukuk üzerine çalışmaları.