İşçi Sovyetlerinin Rus Devrimlerindeki Rolü

İşçi Sovyetleri, yani “İşçi Temsilcileri Konseyleri”, ilk kez 1905 Rus Devrimi sırasında ortaya çıktı. Rusya İmparatorluğu’nun hızlı sanayileşmesi sonucu oluşan yeni işçi sınıfı, daha iyi çalışma koşulları ve ücretler talebiyle greve gitmiş ve bu grevleri organize etmek üzere fabrikalarda seçilen temsilcilerden oluşan sovyetler kurulmuştu.

Sovyetler, sadece grev sürecinde hizmetlerin asgari düzeyde sürmesini sağlamakla kalmadı; aynı zamanda işçilerin siyasal temsiliyetini artırmayı da hedefliyordu. Bu yapılar, ileride daha büyük bir devrimin altyapısını hazırlayacaktı.

1905 Devrimi ve Sovyetlerin Doğuşu

22 Ocak 1905’te gerçekleşen ve “Kanlı Pazar” olarak anılan olayda, reform talebiyle barışçıl bir şekilde Kışlık Saray’a yürüyen 150.000 imzalı dilekçeyi taşımak isteyen göstericilere, Çarlık askerleri ateş açtı. 1000’den fazla kişinin öldüğü bu olay, ülkede genel grevi tetikledi. Kısa sürede 2.7 milyon işçi greve katıldı.

Bu süreçte kurulan St. Petersburg Sovyeti, 147 fabrikadan 200.000 işçiyi temsil ediyor; Leon Troçki ise başkan yardımcılığı görevini üstleniyordu. Sovyetler, işçilerin doğrudan temsil edildiği, kararları kendilerinin aldığı doğrudan demokrasi ilkelerine dayanıyordu. Ancak yapısal olarak zayıf ve spontane doğaları nedeniyle uzun vadeli idari görevleri yerine getirmekte zorlandılar.

1917: Sovyetler Yeniden Sahada

1905’te bastırılan sovyetler, 1917 yılında yeniden sahneye çıktı. Bu kez I. Dünya Savaşı’nın da etkisiyle iyice yoksullaşan, savaşa alınan erkeklerin yerine çalışmak zorunda kalan kadınlar ve köylüler de sürece dahil olmuştu. Şubat 1917’de kurulan yeni Petrograd Sovyeti ile birlikte, tüm Rusya’da hızla sovyetler yayılmaya başladı. Ekim ayında sayıları 950’ye ulaştı.

Sovyetler bu dönemde sadece işçi temsilcilerinden değil; asker, köylü, hatta öğretmen, gazeteci ve doktor gibi diğer toplum kesimlerinden temsilciler de içermeye başladı. Bazı bölgelerde eğitim, güvenlik, gıda gibi alanlarda yerel yönetimin görevlerini de üstlendiler.

Büyük Fikir Ayrılıkları

Sovyetlerin içinde ideolojik bir mücadele yaşanıyordu: Menşevikler, burjuva hükümetini eleştirip reformları savunurken; Bolşevikler, doğrudan devrimi hedefliyordu. Lenin’in başını çektiği Bolşevikler, “Bütün İktidar Sovyetlere!” sloganını benimsedi. Ancak bu sloganın, işçi sınıfının tüm sosyalist partileri içeren bir koalisyon istediği yönünde yanlış anlaşıldığını sonradan kabul etti.

Yine de Bolşevikler, sovyetleri ele geçirerek 7 Kasım 1917’de Kışlık Saray’ı basıp Geçici Hükümet’i devirdiler. Bu darbe sırasında Petrograd Sovyeti’nin silahlı gücü olan Kızıl Muhafızlar kilit rol oynadı.

Yeni Rejim ve Sovyetlerin Gerileyişi

1918’de Bolşevikler, Sovyetler Kongresi’nde kurulan Sovnarkom (Halk Komiserleri Konseyi) aracılığıyla tüm kontrolü ellerine aldılar. Lenin’in vaatleri — sekiz saatlik iş günü, üretimde işçilerin söz hakkı, savaşın sonlandırılması — işçi desteğini artırdı. Ancak kısa sürede, sovyetler devrimin asıl aracı olmaktan çıkıp, merkezî ve otoriter bir hükümetin yerel uygulayıcılarına dönüştü.

Lenin liderliğindeki yeni rejim, 1922’de Sovyetler Birliği’ni (SSCB) kurdu. Ancak isimdeki “sovyet” ifadesine rağmen, işçilerin karar mekanizmalarında aktif rolü kalmamıştı. Sovyetler artık yalnızca Komünist Parti’nin direktiflerini uygulayan kurumlar haline geldi.

Umutlar ve Hayal Kırıklığı

1905 ve 1917’de işçilerin kendi kaderlerini tayin etmek üzere kurduğu sovyetler, ilk aşamada doğrudan demokrasi ve halk katılımının sembolüydü. Ancak Bolşevik Devrimi sonrasında bu yapılar, merkeziyetçi bir otorite tarafından kontrol edilen sembolik organlara dönüştü. İşçilerin umutları, eski rejimin yıkılmasıyla birlikte başka bir otoritenin altında ezildi.

Tarih: 5 Ağustos 2025 | Kaynak: World History Encyclopedia’dan derlenmiştir.