Uzayda, “mümkün olanın ötesinde” bir keşif daha

James Webb Uzay Teleskobu, uzak bir galaksi olan ZF-UDS-7329’u keşfederek bilim insanlarına evrenin daha önce görülmemiş bir yanını gösterdi. Bu keşif, evrendeki bilinen tüm kavramları yeniden değerlendirmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.

Uzaydaki nesnelere bakmak, adeta zaman makinesi gibi işler. Işık hızının sınırlı olması nedeniyle, çok uzak nesnelerden gelen ışık milyonlarca hatta milyarlarca yıl öncesinden gelir. Bu nedenle, uzak nesneler genç evrenin bir zaman kapsülü gibi görünür. Bu durumda, gökbilimcilerin çok uzak bir galaksi bulması ve onun sıra dışı özelliklerini incelemesi şaşırtıcı değil.

ZF-UDS-7329 olarak adlandırılan bu galaksi, 11,5 milyar yıl öncesine ait ışığı göndererek evrenin tarihine ışık tutuyor. Gözlemler, galaksinin devasa yıldız popülasyonunun 13 milyar yıl önce oluştuğunu gösteriyor. Bu galaksideki yıldızların kütlesi, Samanyolu’ndaki yıldızların en az iki katıdır ve bu büyüme süreci milyarlarca yıl sürmüştür. Ancak, bir galaksinin bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar büyüyebileceği henüz bilinmemektedir.

Swinburne Teknoloji Üniversitesi’nden Dr. Themiya Nanayakkara, bu keşfin evrenin derinliklerinde var olan en eski devasa galaksileri doğruladığını belirtti. Bu keşif, galaksilerin nasıl oluştuğu ve geliştiği konusundaki anlayışımızı sorgulamamıza neden oluyor. Galaksilerin bu kadar hızlı bir şekilde oluşması ve evrenin geri kalanının benzer bir hızda oluşturulurken bunların neden aniden yıldız oluşturduğunu anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

ZF-UDS-7329 ilk kez yıllar önce tanımlandı, ancak gerçekten sıra dışı özellikleri, yerdeki gözlemevlerinden görülememişti. Ancak, James Webb Uzay Teleskobu’nun üstün bakış açısı sayesinde, gökbilimciler bu galaksiyi daha yakından inceleme şansı buldular. JWST, Dünya atmosferinin sınırlamalarından etkilenmediği için uzayda bulunması avantaj sağladı.

Swinburne Üniversitesi’nden Profesör Karl Glazebrook, bu olağanüstü keşif için yıllardır çalıştıklarını ve sonunda JWST’nin verilerini kullanarak galaksinin doğasını doğruladıklarını söyledi. Bu keşif, evrenin erken dönemlerinde daha fazla karmaşıklık olduğunu gösteriyor ve karanlık maddenin nasıl bir araya geldiğiyle ilgili daha fazla anlayış sağlıyor.