Dünya çapında en çok çevirisi yapılan eserler belli oldu

Edebiyat, hikayeleri, fikirleri ve duyguları paylaşmak için evrensel bir araçtır. Sınırları aşar ve kültürleri birbirine bağlar, çoğunlukla çeviri sanatı aracılığıyla. Yakın zamanda yapılan ilgi çekici bir çalışma, dünya çapında en çok çevirisi yapılan eserleri ortaya koydu ve belirli hikayelerin farklı dillerde ve toplumlarda nasıl yankı bulduğunu gösterdi.

Bu listenin başında, 382 dilde çevirisi yapılarak dünyanın en çok çevrilen kitabı olan Antoine de Saint-Exupéry’nin “Küçük Prens”i yer alıyor. Macera, bilgelik ve insanlık üzerine bu zamansız hikaye, her yaştan okuyucuyu etkilemeye devam ediyor. Onu takip eden Carlo Collodi’nin “Pinokyo“su 300 dilde ve Lewis Carroll’un “Alice Harikalar Diyarında” kitabı 175 dilde çevirilmiş durumda. Bu eserler, temaları ve stilleri çeşitli olsa da, fantastik anlatılar aracılığıyla insan doğasını ve hayatın karmaşıklıklarını keşfetme ortak noktasını paylaşıyorlar.

Çalışma, çevrimiçi dil öğrenme platformu Preply tarafından yürütüldü ve verilerini WorldCat’in geniş kütüphane kataloğundan topladı. Sadece bu edebi başyapıtların küresel erişimini değil, aynı zamanda çevirinin dünyanın kültürel dokusunu zenginleştirmedeki önemini de vurguluyor. Çeviri, okuyucuların farklı kültürlerin edebi manzaralarını keşfetmelerine ve çeşitli perspektiflerden insan deneyimine dair içgörüler kazanmalarına olanak tanır.

Araştırma ayrıca, en çok çevrilen on kitabın sekizinin Avrupalı yazarlar tarafından kaleme alındığını ortaya koydu. Bu istatistik, Avrupa edebiyatının küresel sahnede önemli bir etkisi olduğunu gösteriyor. Ancak, ilk on içindeki diğer iki kitabın Kuzey ve Güney Amerika’dan gelmesi, edebi dünyada çeşitli bir temsiliyetin olduğunu gösteriyor.

Türkiye bağlamında ise, çalışma Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı” kitabının, 60 dilde çevirisiyle en çok çevrilen Türk kitabı olduğunu buldu. Sanat, aşk ve gizemi ustalıkla harmanlayan bu roman, Türkiye’nin zengin edebi mirasını ve dünya çapında bir izleyici kitlesine olan çekiciliğini sergiliyor.

Edebiyatta çevirinin rolü gerçekten güçlüdür. Sadece hikayeleri daha geniş bir kitleye erişilebilir kılmakla kalmaz, aynı zamanda dünyamızı şekillendiren çeşitli anlatıları daha derin bir şekilde anlamamızı ve takdir etmemizi sağlar. En çok çevrilen eserleri küresel olarak kutlarken, aynı zamanda diller arasındaki boşluğu ustalıkla köprüleyen çevirmenleri de takdir ediyoruz. Onların katkıları, bir hikayenin güzelliğinin sadece orijinal diline sınırlı kalmamasını, ancak dünya çapında paylaşılmasını sağlayarak, her yerdeki okuyucuların hayatlarını zenginleştiriyor.