Dünyada akademik özgürlüklerin durumunu inceleyen bir rapor, Türkiye’nin bu alanda 144 ülke arasında 140. sırada olduğunu ortaya koydu. Rapora göre, Türkiye’de akademisyenler ve öğrenciler baskı, ihraç, tutuklama ve yargılama gibi ciddi ihlallere maruz kalıyor.
Rapor, Almanya merkezli bir araştırma kuruluşu olan Global Public Policy Institute (GPPI) tarafından hazırlanan Küresel Akademik Özgürlük Endeksi’nden (GAFI) alınan verilere dayanıyor. GAFI, 2019 yılında kuruldu ve akademik özgürlüğün beş boyutunu ölçüyor: akademisyenlerin ifade özgürlüğü, akademik özerklik, akademik topluluğa katılım, kampüs yaşamının özgürlüğü ve uluslararası akademik alışveriş.
GAFI’nin 2020 yılı raporuna göre, Türkiye akademik özgürlüklerde son yıllarda büyük bir gerileme yaşadı. 2019 yılında endekste 100 puan üzerinden 9.7 puan alan Türkiye, 2020 yılında 6.8 puana düştü. Bu puanla Türkiye, Çin, İran, Suudi Arabistan ve Eritre’nin ardından en düşük puan alan beşinci ülke oldu.
Türkiye’nin bu duruma gelmesindeki en önemli etkenlerden biri, 2016 yılında yaşanan darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) döneminde akademiye yönelik baskı ve ihraçlar oldu. OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) binlerce akademisyen görevinden uzaklaştırıldı veya ihraç edildi. Bu akademisyenlerden bir kısmı yurt dışına kaçmak zorunda kaldı veya tutuklandı.
Akademisyenlere yönelik baskının bir diğer boyutu da, Barış İçin Akademisyenler Girişimi’nin (BAK) Ocak 2016’da yayımladığı “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atanlara yönelik yargılamalar oldu. Bu bildiride, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sürdürdüğü askeri operasyonlara karşı çıkılmış ve barış çağrısı yapılmıştı. Bildiriye imza atan yaklaşık 2 bin akademisyenden 822’si hakkında dava açıldı. Bu davaların bir kısmında beraat kararı verilirken, bir kısmında ise “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan hapis cezasına çarptırılanlar oldu.
Akademik özgürlüklerin ihlali sadece akademisyenleri değil, aynı zamanda öğrencileri de etkiledi. Özellikle Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylar, Türkiye’de kampüs yaşamının ne kadar baskıcı olduğunu gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atadığı Melih Bulu’ya karşı başlayan protestolar, polis müdahalesi ve gözaltılara dönüştü. Bazı öğrenciler ise terör suçlamasıyla tutuklandı.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin uluslararası akademik alışverişini de olumsuz etkiledi. Türkiye’de çalışan veya çalışmak isteyen yabancı akademisyenler de baskılardan nasibini aldı. Bazıları vize alamadı, bazıları sınır dışı edildi, bazıları da tutuklandı. Türkiye’den yurt dışına çıkmak isteyen akademisyenler de pasaport yasağı gibi engellerle karşılaştı.
Türkiye’nin akademik özgürlüklerdeki bu kötü tablosu, hem ülkenin hem de akademinin geleceği için büyük bir kayıp anlamına geliyor. Akademik özgürlük, bilimsel araştırma ve gelişmenin, demokratikleşmenin ve insan haklarının temel bir unsuru olarak görülmelidir. Türkiye, akademik özgürlüğü korumak ve geliştirmek için acil adımlar atmalıdır.
NHY/ GPPI, BiaNet, Amnesty, BBC Türkçe, DW Türkçe
- Danıştay Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı Kaçak İlan Etti - 16 Haziran 2025
- Artvin Merkezli Soruşturma: Gazetecilere Yönelik Baskılar Artıyor - 15 Haziran 2025
- İzmir’de Su Krizi: Tahtalı Barajı Alarm Veriyor - 15 Haziran 2025