Türkiye’de Sanatsal İfade Özgürlüğü Üzerine Bir İnceleme

Sanatsal ifade özgürlüğü, demokratik toplumların temel taşlarından biridir. Bu özgürlük, bireylerin düşüncelerini, duygularını ve eleştirilerini sanat aracılığıyla ifade etme hakkını içerir. Ancak, bu özgürlüğün sınırları ve korunması, her ülkede farklı dinamiklere sahiptir. Türkiye’de sanatsal ifade özgürlüğü, son dönemde bazı zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. SÖZ Platformu’nun 2024 yılına ait altı aylık raporu, bu zorlukların boyutlarını ve sanat alanına yönelik baskıların artışını gözler önüne seriyor.

Rapora göre, 2024’ün ilk altı ayında Türkiye’de toplam 126 sanatsal ifade özgürlüğü ihlali yaşanmıştır. Bu ihlaller, sansür, hukuksal engeller, etkinlik iptalleri, hedef gösterme ve saldırılar, cinsiyetçilik ve toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırılık, vize engelleri, ekonomik ve siyasi baskılar gibi çeşitli formlarda gerçekleşmiştir. Önceki yılın aynı dönemine kıyasla ihlal sayısında belirgin bir artış olduğu görülmektedir.

Sanatsal ifade özgürlüğü ihlallerinin sektörel dağılımına bakıldığında, en büyük baskının dizi-film ve sinema sektöründe yaşandığı, ardından müzik sektörünün geldiği belirtilmiştir. Edebiyat ve yayıncılık alanındaki ihlallerin de arttığı rapor edilmiştir. Sansür vakalarının en çok yayıncılık sektöründe öne çıktığı, dizi ve TV şovları, sinema, tiyatro, müzik, sergi ve festivallerde de sansürün varlığı gözlemlenmiştir.

Sanatçılar üzerindeki baskı ve hedef gösterme vakaları da dikkat çekicidir. Sosyal medyanın etkisiyle, hedef gösterilen sanatçılar işlerini kaybetme, davalarla uğraşma ya da sosyal dışlanma korkusuyla otosansüre yönelebiliyorlar. Dizi ve müzik sektöründeki sanatçılar, bu tür ihlallere en çok maruz kalan gruplar arasında yer almaktadır.

Bu rapor, Türkiye’de sanatsal ifade özgürlüğünün önemli bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Sanat, toplumsal eleştirinin ve ifadenin güçlü bir aracıdır ve bu özgürlüğün kısıtlanması, toplumun genel özgürlük durumuna dair endişeleri artırabilir. Sanatsal ifade özgürlüğünün korunması ve geliştirilmesi, demokratik değerlerin ve bireysel hakların güçlendirilmesi açısından hayati öneme sahiptir.

Bu bağlamda, sanatsal ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerin detaylı bir şekilde incelenmesi ve bu ihlallerin önlenmesi için gerekli adımların atılması gerekmektedir. Sanatçıların ve sanat kurumlarının desteklenmesi, ifade özgürlüğünün sadece sanat alanında değil, toplumun her alanında teşvik edilmesi gereken bir değer olduğunu vurgulamaktadır.

Türkiye’de sanatsal ifade özgürlüğüne yönelik baskıların artış gösterdiği bu dönemde, sanatın özgürlüğünü savunmak ve bu özgürlüğe sahip çıkmak her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Sanatın, toplumsal gelişimin ve ifade özgürlüğünün bir parçası olarak görülmesi ve korunması gereken bir alan olduğu unutulmamalıdır.