Buğra Gökce: Murat Kurum döneminde Çiller ailesinin arazisinde imar planı değişikliği

İstanbul’un karmaşık dokusunda, şehrin geleceği üzerine oynanan karanlık oyunlar ve adalet mücadelesi sürüyor. Bu mücadelede, eski ve yeni güç odakları arasında sıkışan İstanbul’un hikayesi, toplumun vicdanında derin yaralar açıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin eski Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce’nin açıklamaları, şehirdeki rant ve adaletsizlik dengesinin ne denli çarpık bir şekilde işlediğini gözler önüne seriyor. Çorlu tren faciası sonrası yaşananlar gibi, İstanbul’un da içinde bulunduğu buhranlar, toplumun hak arayışı ve adalet beklentisiyle birleşiyor.

Dr. Buğra Gökce’nin anlattığı ibretlik hikaye, İstanbul’un kentsel dönüşüm, imar planları ve rant ilişkileri üzerine düşündürücü bir ışık tutuyor. Murat Kurum’un bakanlık döneminde yapılan plan değişiklikleri, Çiller ailesine ait şirketin lehine ranta dönüşen kararlar, toplumun vicdanında derin sarsıntılara yol açıyor.

İBB’nin hukuki mücadelesi ve kazandığı zafer, adaletin ne denli önemli olduğunu ve halkın haklarını korumak için mücadele etmenin gerekliliğini gösteriyor. Ancak, bu mücadelede adaletin ne kadar zor elde edildiği de ortaya çıkıyor. İktidarın gücü karşısında hukukun ve adaletin zayıf düştüğü bir ortamda, İstanbul gibi büyük bir metropolde yaşayanların hak arayışı, her geçen gün artıyor.

İstanbul’un geleceği, bu tür mücadelelerle şekilleniyor. Dr. Buğra Gökce’nin anlattığı hikaye, sadece bir örnek olabilir ama şehrin karmaşık yapısında yaşananların yalnızca bir parçasını temsil ediyor. İstanbul, adaletin ve halkın haklarının korunması için verilen mücadelenin sembolü haline geliyor.

Bu mücadelede, İstanbul’un yönünü belirleyecek olan ise halkın iradesi olacaktır. 31 Mart’ta İstanbul, hangi yolu seçeceğine karar verecek ve şehrin kaderi, bu tercihle şekillenecek.

NHY/ ANKA