Kovid-19 salgını insan haklarının durumunu daha da kötüleştirdi

Uluslararası Af Örgütü, salgının gazetecilerin yargılanmasından, insan hakları eylemcilerinin baskı altına alınmasına geniş çaplı sistemsel eşitsizlikleri ortaya çıkardığını, tüm dünyada salgından en ağır etkilenenlerin etnik azınlıklar, sağlık çalışanları ve kadınlar olduğunu belirtti.

https://amnesty.org.tr’de yeralan açıklamaya göre, siyasi liderler Kovid-19’u insan haklarına saldırmak için bir silah olarak kullanırken uluslararası kurumlar, insan hakları ihlallerine karşı mücadeleyi baltalamaya çalışan liderler tarafından siyasi bir çıkmaza sokuldu.

Örgütün 149 ülkeyi kapsayan raporunda,  salgınla mücadelenin ön saflarında yer alan sağlık çalışanları, göçmen işçiler ve kayıt dışı ekonomide çalışanların, ihmal edilmiş sağlık sistemleri ve düzensiz ekonomik ve sosyal destek politikalarıyla yüz üstü bırakıldığı, insan haklarına yönelik yeni saldırılar başlatmak için bu krizi sorumsuzca istismar eden ve Kovid-29’u silah haline getiren liderlerin, salgınla mücadeleyi daha da zayıflattığı belirtildi.

Rapora göre, Kovid-19 birçok ülkede mülteciler, sığınmacılar ve göçmenlerin güvencesiz koşullarını daha da ağırlaştırırken, tüm dünyada toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve ev içi şiddette belirgin bir artış yaşandı.

Seyahat özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, istismarcılarıyla aynı mekanda kalma zorunluluğu, karantina dönemlerinde şiddeti ihbar edebilmeleri için gizliliğe uygun mekanizmaların yokluğu, bu hizmetlerin askıya alınması veya kapasitelerinin düşürülmesi nedeniyle, birçok kadının ve LGBTİ+’nın koruma ve desteğe erişimde fazladan engellerle karşı karşıya kaldığını gösteriyor.

Uluslararası Af Örgütü’nün yeni Genel Sekreteri Agnès Callamard konu hakkında yaptığı açıklamada, “Kovid-19’u hem ülkeler içindeki hem de ülkeler arasındaki eşitsizlikleri şiddetli biçimde derinleştirdi, açığa çıkardı ve bu süreçte liderlerimizin ortak insanlığımızı akıl almaz derecede hiçe saydığını gördük. Onlarca yıllık ayrıştırıcı politikalar, yanlış kemer sıkma planları ve çöküş halindeki kamusal altyapıya yatırım yapmama tercihleri, birçok insanı virüse karşı kolay lokma haline getirdi” dedi.

“En çok verenlerin en az korunduğunu” belirten Callamard, “2020’nin kahramanlarının, ön saflarda yer alarak insanların hayatını kurtaran sağlık çalışanları ile ailelere gıda temin eden, temel hizmetlerimizin sürmesini sağlayan, gelir skalasının en altındaki kişiler olduğunu” söyledi

Callamard, “Liderlerimizin vasattan yalana, bencillikten sahtekarlığa kadar değişen bir dizi yönteme başvurduğuna tanık olduk. Bazıları Kovid-19’la mücadelede hızla baskıcı olağanüstü hal tedbirlerine başvurdu ve bunları normalleştirmeye çalıştı; ancak liderlerin bilhassa kötücül çabaları bunun da ötesine geçti. Salgını kendi güçlerini sağlamlaştırmak için fırsat olarak gördüler, salgını insanların haklarını altüst etmek için silah haline getirdiler” diye konuştu.

Yetkililerin salgınla ilgili sosyal medya yorumlarını, yapılan haberleri suç gibi gösteren yasalar çıkarması yaygın bir eğilim haline geldi. Macaristan Bahreyn, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde yetkililer, ifade özgürlüğü hakkını bastırmaya devam etmek için salgını bahane etti.

Filipinler’de Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, polise, karantina tedbirleri sırasında protesto düzenleyen veya “sorun çıkaran” kişileri “vurup öldürme” emri verdiğini açıkladı. Nijerya’da polis faaliyetlerinin şiddetle yürütülmesi sonucunda güvenlik güçleri, haklarını talep etmek ve hesap verebilirlik çağrısı yapmak üzere sokaklarda protestolara katılan kişileri öldürdü. Brezilya’da Devlet Başkanı Bolsonaro yönetiminde polis şiddeti COVID-19 sürecinde daha da arttı. Ocak ile Haziran ayları arasında ülkenin dört bir yanında en az 3 bin 181 kişi polis tarafından öldürüldü; yani her gün ortalama 17 kişi öldürüldü.

Çin hükümeti, Devlet Başkanı Şi Cinping yönetiminde Sincan’daki Uygurlara ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik zulmü aralıksız sürdürdü ve Hong Kong’da siyasi güdümlü baskıları meşru kılmak için aşırı baskıcı bir ulusal güvenlik yasası hızla kabul edildi.

Şi Cinping hükümeti Çin’de virüsle ilgili erken uyarıda bulunmaya çalışan sağlık çalışanlarını ve gazetecileri sansürleyerek ve zulme maruz bırakarak hayati önemdeki bilgileri gizledi. (Ajans Bizim)