Türkiye’de COVID-19 önlemleri rafa kaldırıldı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Corona virüs hastalığı belirtisi olmayanlara PCR testi yapılmayacağını açıklamasının ardından İçişleri Bakanlığı, okullarda, kapalı kamusal mekanlarda ve iş yerlerinde aşısız veya aşı sürecini tamamlamamış kişilerden negatif test sonucu talep edilmesi uygulamasını kaldırdı. Kamusal alanlarda aşısız olarak bulunulabilmesi ve buna karşı hiçbir önlem alınmaması kararı üzerine Türk Tabipleri Birliği “Toplumun sağlığını riske atmaya devam eden sorumluları istifaya davet ediyoruz” açıklaması yaptı.

Amerika’nın Sesi’nden Yıldız Yazıcıoğlu‘nun haberine göre, Sağlık Bakanı Koca’nın açıklamasının ardından İçişleri Bakanlığı’nın yurttaşları aşı olmaya teşvik edici tüm önlemleri kaldırması uzmanlarca tepkiyle karşılandı. Sağlık Bakanlığı’nın Corona virüsü salgınıyla mücadele önlemlerini maske, mesafe gibi bireysel korunma önlemlerine indirgemesi ve son olarak bugün “aşısızlığa vize” niteliğindeki genelgeyle birlikte Türkiye’nin sürü bağışıklığı politikasına geçiş yaptığı görüşü ağırlık kazandı.

Koca’nın 14 Ocak tarihli (dün) paylaştığı tabloya göre, Türkiye’de son 24 saatte Omicron varyantı etkisiyle de vaka sayısı 67 bin 857 iken, ölen kişi sayısı 167 oldu. Türkiye’nin sokağa çıkma yasaklarıyla kapanma kararları uyguladığı salgındaki ilk dalganın yaşandığı 2020 yılında, günlük ölüm sayıları en fazla 120 civarına yükselmişti. Bugünkü gibi 200 civarında günlük vefat tablosu ortaya çıkan Aralık 2020 – Ocak 2021 dönemindeyse yine sokağa çıkma yasağı uygulanmış ve hatta yılbaşı gecesi yasaklı kutlanmıştı. Şimdiyse “bulaşıcılık hızı yüksek” diyen Bakan Koca’nın duyurduğu yaklaşımla birlikte, Türkiye genelinde salgınla mücadele gerekçeli yasaklardan geriye kalmış tek unsur olan kapalı mekanlarda ortak kullanım ve çalışma için PCR testi zorunluluğu da ortadan kaldırıldı.

TTB: Toplumsal duyarlılık ortadan kaldırılıyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığı’nın kararıyla kamusal alanlarda aşısız olunmasına yönelik önlemlerden vazgeçilmesi üzerine “Virüsün bulaşıcılığının artması nedeniyle test ve aşının özendirilmesi; etkin ve hızlı bir aşılama programı gerekirken Sağlık Bakanlığı’nın aldığı son kararlar bilimsel olarak kabul edilemez. Dolayısıyla kararların sağlık çalışanları ile toplumu karşı karşıya getirme, sağlıkta şiddeti artırma ihtimali yüksektir. Test sayısının azaltılması, hastalığın gerçek boyutunun toplum tarafından anlaşılamamasına neden olmaktadır. Bakanlık eliyle oluşturulan bu kontrolsüzlük hali her yurttaşımızı potansiyel COVID-19 vakasına dönüştürerek toplumu riske atmaktadır. Kamu otoritesinin topluma sunduğu mesaj bu iken sağlık çalışanlarına yönelik politikaları da benzerdir, zira bu kararlar ve uygulamalar sonrası sağlık kurumlarında da herhangi bir önlemin alınmaması, sağlık emekçilerinin hayatlarının da hiçe sayıldığını göstermektedir” tepkisini gösterdi.

TTB’nin yazılı açıklamasında, merkez üssü İstanbul olmak üzere Omicron varyantıyla birlikte Türkiye’nin salgında çok ciddi vaka ve dolayısıyla ölüm riskiyle karşı karşıya kaldığı vurgulandı. Açıklamada “Ne yazık ki yetkili merciler, sadece bireysel korunma önlemlerine bel bağlamıştır, salgın kontrolü vatandaşların aşı gönüllüğüne, fiziksel mesafe ve maske önlemlerine daraltılmış ve bırakılmıştır. Bakanlığın ve müdürlüklerin halk sağlığı yükümlülükleri rafa kaldırılmıştır. Bu tercih ile ölümlere sessiz kalan popülist, bilimsellikten uzak iktidar, yaşam hakkı ihlali yapmaya ve insanlığa karşı suç işlemeye devam etmektedir. Halk sağlığı için gerekli adımları atmayan iktidar yönet(e)memektedir ve bu süreçte sorumluluğu olanlar istifa etmelidir” denildi.

“Salgın artık kontrol altına alınamaz”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan TTB COVID 19 İzleme Kurulu üyesi Doçent Dr. Osman Elbek “Diğer alınmış kararlarla bir bütün olarak baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti’nde, hükümet politikası olarak salgının artık kontrol altına alınmayacağının düşünüldüğü kanaatindeyim” dedi.

Halk sağlığı açısından ölümcül riskleri gözetmeyen kararlar alındığını kaydeden Elbek, “Anlaşılan omicron varyantının toplumun çok geniş kesimini enfekte edeceği düşünülüyor. Bu nedenle de hükümetin toplumsal bağışıklığı hedeflediği anlaşılıyor. Ancak burada iki tane büyük sorun var. Birincisi omicron varyantı, araştırmalara göre delta varyantına karşı bir bağışıklık sağlıyor. Evet bunu biliyoruz ama diğer varyantlara karşı bir bağışıklık kazandıracak mı onu bilmiyoruz. Bu açık bir risk. İkincisi omicron varyantı virolojik olarak aşısızlarda, eksik aşılılarda ya da bizim kırılgan gruplar olarak tarif ettiğimiz ‘yaşlılar’, ‘organ plantasyonu geçirmişler’ gibi örselenebilir gruplarda, ölümcül seyredebilir. Aşısız, eksik aşılı ve kırılgan gruplar dikkate alındığında, bu yeni politikanın göze alınabilir riskler barındırmadığı kanaatindeyim. Bu göze alınmamalıydı. Tümüyle salgını baskılamak mümkün değil. Halk sağlığı tedbirlerini uygulamak yıkımı azaltacaktır” tespitlerini aktardı.

“Aşılanmamış çocuklar riske ediliyor”

TTB COVID 19 İzleme Kurulu üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol da “Bugün Bilim Kurulu’nun da onayladığı kararlar ile aşılanmış kişiler, aşılanmış olmasına rağmen bağışıklık sistemi sorunlu kırılgan kişiler, aşılanmamış çocuklar, müzik, eğlence, restoran, ulaşım sektörü riske edilmektedir” dedi.

Prof. Dr. Güner Sönmez de “Gerekçe ne bilmiyorum. Bilim kurulu ne düşündü bilmiyorum. Salgın bitti de bizim mi haberimiz yok bilmiyorum. Yolculuk veya toplu etkinlik esnasında hasta biri onlarca kişiye bulaştırabilir. Aralarından bazılarının ölümüne de neden olabilir. Bunun vebalini kim alır bilmiyorum” tepkisini paylaştı.

Kamusal mekanlarda PCR zorunluluğu kalktı

İçişleri Bakanlığı, 81 il valiliğine gönderdiği “PCR Test Zorunluluğu” konulu yeni genelgesiyle “aşısız veya aşı sürecini tamamlamayan ve son 180 gün içinde hastalığı geçirmemiş kişiler” için kapalı ve kamusal mekanlarda PCR testi istenmesi zorunluluğunu kaldırdı.

İçişleri Bakanlığı’nın genelgesinde, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri kapsamında Sağlık Bakanlığı değerlendirmeleriyle bu kararlara varıldığı vurgulandı. Genelgede şu ifadeler yer aldı:

“Aşısız veya aşı sürecini tamamlamayan ve son 180 gün içinde hastalığı geçirmemiş kişilerden; uçak, otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarıyla gerçekleştirecekleri şehirlerarası seyahatlerden önce, konser, sinema ve tiyatro gibi etkinliklere katılmadan önce, Milli Eğitim Bakanlığı okullarında görev yapmakta olan personele (öğretmen, servis şoförü, temizlik personeli vb.), tüm kamu ve özel işyerlerinde çalışanlara, kamu ve özel kurumlar tarafından düzenlenen öğrenci kamplarına katılacak kişilere, PCR testi ile tarama yapılmasına gerek olmadığının değerlendirildiği bildirilmiştir.”

Yurtdışına giderken PCR testi şart ancak ülke içinde uçuşta teste gerek yok

Türk Hava Yolları (THY) ise, iç hat uçuşlarında Corona virüsü rahatsızlığının tespiti amaçlı PCR testi talep etmekten vazgeçti. Yurtdışına seyahatlerde, Türkiye dışındaki ülkelerde PCR testi sonucuyla ancak ülkeye girişler mümkün olduğu için test talebi devam etmesine rağmen ülke içerisinde yurttaşlar için korunma önlemi artık söz konusu değil.

THY Genel Müdürü Bilal Ekşi “Yetkili makamlarımızın aldığı karar doğrultusunda tüm yolcularımızdan iç bhat uçuşlarında PCR testi zorunluluğu kaldırılmıştır. HES kodunu ibrazı yeterli olacaktır” açıklaması yaptı.