Hep duyarız değil mi, geleceğin savaşları bugünkü savaşlara hiç benzemeyecek, bambaşka olacak diye…
Kısa süre önce Reuters’de karşılaştığım bir haber bana bu klişeyi hatırlattı. Haberin bir bölümünü aşağıya alıntılıyorum.
“Kiev’in Rus askeri istihbaratına bağlı olduğuna inandığı bir bilgisayar korsan grubu, Çarşamba günü Ukrayna’nın en büyük mobil ağ operatörünü çevrimdışı duruma getiren bir siber saldırının sorumluluğunu üstlendi. Salı günü 24,3 milyon mobil abonesi ve 1,1 milyondan fazla ev internet kullanıcısı olan Kyivstar’a düzenlenen saldırı, Ukrayna’nın bazı bölgelerinde hizmetleri devre dışı bıraktı, bilgi teknolojileri altyapısına zarar verdi ve hava saldırısı uyarı sistemlerini susturdu. Solntsepyok adı verilen aktivist bilgisayar korsanları veya “hacktivist”ler, Telegram mesajlaşma uygulamasındaki bir gönderide siber saldırıyı kendilerinin gerçekleştirdiğini söylediler ve bilgisayar korsanlarının Kyivstar sunucularına eriştiğini gösteren ekran görüntüleri yayınladılar.
Rusya bu tür siber saldırıların arkasında olduğunu defalarca reddetti…”
Saldırının gerekçesi, Kyivstar’ın Ukrayna Silahlı Kuvvetleri yanı sıra devlet kurumları ve Ukrayna güvenlik güçlerine iletişim altyapısı sağlaması olarak verilmiş. Açıklamanın içeriğinde, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ne yardım eden diğer şirketlere “hazırlıklı olun”, diye bir tehdit savurulması da ihmal edilmemiş.
Şöyle bir okunduğunda pek fazla anlam ifade etmiyor olabilir. Ancak günümüzde hayat, mobil iletişim hizmetleri ve internete çok bağımlı. Böylesi bir kesintinin yaratacağı sorunları düşündüğünüz zaman, karşımıza bambaşka bir tablo çıkıyor.
Hepimizin bildiği gibi savaş durumunda bulunulsa dahi sivillere zarar verilmesini yasaklayan uluslararası hukuk kuralları var. Bunlar özellikle Cenevre Sözleşmesi ve ek protokollerinde yer alıyor. Bu kurallar, savaşta nelerin yapılabileceğini ve nelerin yapılamayacağını belirliyor. Buna göre, sivillerin, düşman güçlerinin kontrolü altında olması halinde dahi her durumda insancıl bir şekilde muamele görmeleri ve ayrımcılığa tabi tutulmamaları gerektiği ifade ediliyor. Sivillerin, her türlü şiddet ve aşağılayıcı muameleye, özellikle de cinayet ve işkenceye karşı korunması gerektiği hükme bağlanıyor. Ayrıca, çatışmanın taraflarının, sivil nüfusu ve savaşçıları her zaman ayırt etmesi ve böylelikle sivil nüfusu ve mülkiyeti korumaları bekleniyor.
Bu kuralların ihlali de genellikle savaş suçu olarak kabul ediliyor.
Peki, internet ulaşımının ve mobil iletişim imkânlarının kesilmesi ve altyapılarına zarar verilmesi sivillere yönelik hak ihlallerine yol açabilir mi? Pekâlâ açabilir. Örnekler vererek açıklayalım.
Mesela, acil durum iletişimi. Ülke savaş sırasında bir doğal afete maruz kalsa ve acil durum iletişimi kullanarak binlerce insanın hayatı kurtarılabilecekken, internet hizmetleri dijital savaşçılar tarafından devre dışı bırakıldığından insanların kitlesel olarak hayatını kaybetmesi böylesi bir ihlale örnek oluşturmaz mı? Hayır, oluşturmaz diyenlere hemen hatırlatalım. Şubat ayında ülkemizi vuran o elim depremde enkaz altında kalan vatandaşlarımızın bir kısmı sosyal medya üzerinden bulundukları yerleri bildirerek kurtarma ekiplerinin ya da yakınlarının kendilerine ulaşabilmelerini sağlamışlardı.
Ya hastaneler? İletişim altyapısının erişilmez hale gelmesi sebebiyle hasta kayıtlarına ulaşamayan hastaneler ne yapacak? Geçmişte benzer siber saldırı vakaları yaşandı. Çok önemli ameliyatlar ertelenmek zorunda kaldı ve hastaların tedavilerine devam edilemedi. Bu durumdaki sivillerin bir bölümü hayatlarını kaybetse, bu durumun bir hak ihlali yaratmadığını kim iddia edebilir?
Keza eğitim de bu tür bir kesintiden etkilenebilir. Öğrencilerin faydalandığı online içerikler kullanılamaz hale gelebilir ve öğretmenler öğrencilerle etkileşim kurmakta güçlük çekebilir. Böylelikle de gençlerin eğitim hakları ellerinden alınmış olur.
Online ödemeler, bankacılık işlemleri, çevrimiçi görüşmeler gibi birçok rutin işi saymıyorum bile. Saymasak da, yaratacakları ekonomik kayıpların önemli boyutta olacağı tespitini yapmadan geçmemek lazım.
Böylesi bir siber saldırının uzunca bir zaman iletişimi imkânsız kılması halinde nasıl bir kaos doğacağını tahayyül edebiliyor musunuz? Ben düşünmek dahi istemiyorum.
Siber saldırılar, bir savaş ortamı bulunmasa dahi büyük bir sorun. Bu yüzden, dünyada önde gelen riskler arasında sayılıyor ve yarattıkları endişe de sürekli olarak yükseliyor. Şirketler, bu riskten korunabilmek için milyarlarca dolar harcıyorlar. Savaş halinde yapılan siber saldırılar ise hali hazırda problematik olan bir ortamın çok daha katlanılamaz hale gelmesine sebep olma potansiyeli taşıyor.
Belli ki, savaş suçlarının kapsamına bu nevi saldırıları da dahil etmek gerekiyor.
Bir sonraki yazıda görüşene kadar, sağlıcakla kalın.
- Dünyada 4B Hareketi ve Sürdürülebilirlik - 16 Aralık 2024
- Yeme İçme Alışkanlıklarınızı Radikal Şekilde Değiştirmeye Hazır mısınız? - 31 Ağustos 2024
- Nihayet Söylediler, Kral Çıplak - 3 Ağustos 2024