KESK’ten Deprem Raporu: İktidar Umutsuzluğu Arttırıyor

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adıyaman Şubeler Platformu, 6 Şubat 2023’te Türkiye meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından bölgedeki durumu değerlendiren 7 aylık bir rapor hazırladı. Raporda, depremin neden olduğu zarar ve kayıplar, yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri yer aldı.

Raporun tanıtımı için 6 Eylül 2023’te Adıyaman’da Demokrasi Meydanı’nda bir basın açıklaması düzenleyen KESK Adıyaman Şubeler Platformu, iktidarın deprem sonrasında yeterli ve etkili bir müdahalede bulunmadığını, halkın sorunlarını görmezden geldiğini ve umutsuzluğu arttırdığını vurguladı.

Açıklamaya KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, KESK Urfa ve Diyarbakır Şubeler Platformu’nun yanı sıra Adıyaman Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Adıyaman İl Örgütü üyelerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş da katıldı. “Depremin üzerinden 7 ay geçti kentlerimizi dayanışmayla yeniden kuracağız” pankartının açıldığı açıklamada, depremzedelere destek veren tüm kurum, kuruluş ve kişilere teşekkür edildi.

Açıklamada konuşan Eğitim ve Bilim Emekçileri (Eğitim-Sen) Adıyaman Şube Başkanı Abdullah Demir, geçen 7 ayda Adıyamanlı yurttaşların giderek daha büyük bir umutsuzluğa sürüklendiğini ifade etti. Demir, “Deprem bölgesinde yaşayan insanlarımızın büyük bir kısmı hala konteynerlerde, prefabriklerde veya çadırlarda yaşıyor. Barınma sorunu çözülmediği gibi sağlık, eğitim, ulaşım, altyapı gibi temel hizmetlere de erişimde ciddi sıkıntılar var. Depremzedelerin ekonomik durumu da her geçen gün kötüleşiyor. İktidar ise bu sorunları çözmek yerine bölgeyi rant alanına çevirmeye çalışıyor” dedi.

Ardından hazırladıkları gözlem raporunu paylaşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise onca tedbir uyarısına rağmen alınmayan tedbirlerin on binlerce insanın ölümüne yol açtığını belirtti. Depremin devlet kurumlarının nasıl işlevsizleştirdiğini gözler önüne serdiğini ifade eden Bozgeyik, “Yıllardır tedbir almamanın sonucu olarak 6 Şubat’tan hemen sonra iktidar adeta üç gün ortalıkta görünmedi ve sonrasında büyük bir yalan bombardımanıyla, algı operasyonuyla sonucun bu denli ağır olmasına yol açan politikalarını sorgulanmasının önüne geçmek istedi” diye konuştu.

Bozgeyik, yaşanan sorunların yerellerdeki tüm kesimlerin demokratik mekanizmalarla sürece dahil edilerek daha hızlı, doğru ve kalıcı şekilde çözülebileceğini ancak iktidarın politikaları nedeniyle sürecin ağır, aksak ve sorunlu bir şekilde yürütüldüğünü kaydetti. En acil sorunların başında barınma sorunu geldiğini belirten Bozgeyik, “Depremin üzerinden yaklaşık 5 ay geçtikten sonra konteyner kentleri yerleştirilmeye başlanmış olsa da buralarda başta sağlık ve hijyen sorunları olmak üzere ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Prefabrik evlerin yapımına daha geç başlanmıştır. Konteyner kentlere göre daha yaşanılabilir olsa da buralarda da yaşamın normale dönmesi için hala çözülmeyi bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır” dedi.

Bozgeyik, ev sayısının yetersiz olması ve kira fiyatlarının fahişliğinin de ayrı bir problem olduğunu vurgulayarak, depremin yaşandığı illerdeki ortalama kira bedellerinin Türkiye ortalamasının üzerine çıktığını söyledi. Bozgeyik, “Deprem bölgesindeki yurttaşlarımızın yüzde 80’i kirada oturuyor. Kiralar ise ortalama 2 bin TL civarında. Bu da asgari ücretin yarısından fazlasına denk geliyor. Bu durumda insanlar nasıl geçinecek? İktidar ise bu konuda hiçbir adım atmıyor” diye konuştu.

Bozgeyik, sağlık sorunları ve sağlığa erişimin de deprem bölgelerinde çok büyük sorunlara gebe olduğunu belirterek, “Deprem bölgesinin genelinde Sağlık Bakanlığına ait 27, üniversitelere ait 6 ve özel sektöre ait 9 olmak üzere bölgedeki toplam 42 hastane binası ağır ve orta hasarlı durumdadır. Az hasarlı hastane binalarının sayısı ise Sağlık Bakanlığında 75, üniversitelerde 12 ve özel sektörde 7 olmak üzere toplam 94’tür. Bu durumda sağlık hizmetlerinin nasıl verileceği büyük bir soru işaretidir” dedi.

Bozgeyik, eğitim sorununa da değinerek, “Deprem bölgesindeki okulların yüzde 60’ı hasar görmüştür. Bu okulların yüzde 20’si ise tamamen kullanılamaz hale gelmiştir. Depremden sonra eğitime ara verilen okullarda uzaktan eğitim uygulanmaya başlanmıştır. Ancak bu eğitim de internet erişimi, bilgisayar ve tablet gibi araçlara sahip olmayan öğrenciler için ciddi bir eşitsizlik yaratmaktadır. Ayrıca öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin psiko-sosyal destek ihtiyacı da karşılanmamaktadır” diye konuştu.

Bozgeyik, depremin ekonomik etkilerine de dikkat çekerek, “Deprem bölgesinde tarım ve hayvancılık başta olmak üzere pek çok sektör ciddi zarar görmüştür. Depremden etkilenen işletmelerin sayısı yaklaşık 50 bindir. Bu işletmelerin yüzde 40’ı tamamen faaliyetlerini durdurmuştur. Depremden önce bölgede yaklaşık 1 milyon kişi işsizken, depremden sonra bu sayı 1 milyon 300 bine çıkmıştır. İşsizlik oranı ise yüzde 25’e yaklaşmıştır” dedi.

  • NHY/ MA