Kapalı Kapıların Arkasında Neler Konuşuldu?

Kapalı Kapılar Arkasında”Özel” Görüşmeler!

Kapalı kapıların ardındaki özel görüşmeler, kişiye özel ve çok özel çıkarları koruma adına yapılan pazarlık alanıdır. O alanda olan şahıslar, kendileri açısındaki artı ve eksilerinin hesabını yaparak, karşılıklı ödünler vererek orta yol bulmak için tartışırlar. Hele buna, birde “bu görüşme konusu benimle mezara gidecek” denilecek kadar hassasiyetle korunuyorsa, bu çok daha özele indirgenmiş olduğundadır. Orada çok daha detaylı çıkarlar koruma altına alınmış demektir.

İşte Başbakan sayın Erdoğan’da bu tür iki özel görüşme yapmıştır. Ve bu görüşmelerde, görüşen iki kişi arasında sır olarak “ölene” kadar saklanacağına da söz verilmiş görünüyor. Sözüm ona “demokrat” geçinen ve şeffaf bir döneme girildiğini iddia eden bu hükümet için bu iki uygulama bile ne kadar belirsiz ve gri olduğunu anlatmaya yeter. Bu türden saklı işlerin olduğu bu dönemde hangi şeffaflıktan söz edile bilinir ki?

Başbakan, “iyi çocuklar” diye addedilen ve resmi olarak, katliam ve provokasyonlar tezgahlayan kişilere sahip çıkan ve onları “iyi tanıdığını” iddia eden dönemin Genel Kurmay Başkanını özel olarak ödüllendirmiş, ona zırhlı araç tesis etmişti. Ama ne için? Çünkü o generallerde özel görüşme yapmış ve kendi aralarında anlaşarak, karşılıklı bir çok olay küllendirilmiş olarak birbirlerine veda etmişlerdi. İki taraf içinde sıkıntı haline gelmiş olan ve kendileri için en zayıf halkayı oluşturan o sorunu baskı ve tehdit yolu kullanılarak çözmüşlerdi. Çözüm yoluda o kapalı kapılar arkasındaki özel görüşmede üretmişlerdi.

Özel görüşme, kapalı kapılar arkasında baş başa ne görüşülür? Bunun cevabını görüşen kişiler bilir. Ancak görüşmenin zamanı ve koşulları ile birlikte düşünüldüğünde, işin rengi değişiyor. O görüşme sonrası, “iyi çocuklar” hakkında dava açan savcı ve bir çok yargıcın canı yanmıştı. Ama “iyi çocuklar” ve onlara sahip çıkan Paşa ödüllendirilmişti. İşte görüşmenin general cephesinde gün yüzüne çıkanlar sadece bunlar iken. Sayın Erdoğan ve hükümeti açısında neler olduğu ise bilinmiyor. Bu kapalı kapılar arkasında, o günün özel koşulları ve yaşanan acıları küllemeye yönelik ve katillerle bu katilleri korumaya çalışanlar özel olarak korundukları aşikardır. O kapıların ardında, Türkiye halklarının lehine hiçbir şey görüşülmediği gibi, özel ilişkiler içindekilerin çıkarları için halklara zarar verecek kararlar alındığıda ortaya çıkıyor.

Şimdi yine ordunun tepesindeki sorunlardan dolayı oluşan belirsizliği gidermek için, yine kapalı kapılar arkasında özel görüşmeler yapıldı. Her şey açık ve ortada iken, orada gizli olarak neler görüşülür? Özel ilişki ve çıkarların korunması amaç değilse, gizli görüşmenin ne anlamı olur? Bu tür koşullarda yapılan ayrı ikili görüşmeler hep şüphe uyandırır. Çünkü o zaman açıklama gelmiyorsa, özel anlaşmalar var. Her kes kendi cephesinde konumunu sağlamlaştırmak için taahhüt almıştır. Birbirlerine garanti sağlamışlardır. Pazarlıklar vardır. Her birey kendi kurumunu garantiye alma ve özel konumunu güçlendirme maksatlı tartışmalar yaşanmış olabilir. İkili özel görüşmenin konusu ve konuşulanlar kamuoyuna açıklanmadıkça, şüphelenmeler ve farklı yorumlar yapılmak zorunluluğu doğacaktır.

Bu tür özel görüşmelerin gizliliği, derin pazarlıkların olduğunun göstergesidir. Bu pazarlığın sonuçları bir şekilde dışa yansısa da, daha özel konular uzun süre kendini hissettirmeyecektir. Sonucu alındığında da bizlerin hissetmesi söz konusu olmayacaktır. Ama bu görüşme konusundaki derin kuşkular sürmeye devam edecektir. Şeffaf yönetimler ve halktan gizlisi olmayanlar böyle davranamaz. O konu açıktan görüşülür ve sonuca bağlanır. Ancak, “devletin beka ası” denilerek bu tür görüşmeler sır görüşmelere dönüştürülerek şeffaflıktan söz edilemez. Burada neler konuşuldu? Neler karara bağlandı? hepimizin bilme hakkı vardır. Bunları saklamak, kendileri ilgili korkularının ve zaaflarının olmasından kaynaklıdır.

Bu konuda suskunluk sürsede, bizlerde bunu sormada geri durmayacağız. Halkı temsil ettiklerini iddia edenler, halktan saklı ve gizlilikleri olmaması gereklidir. Ancak burjuva ahlak ve burjuva anlayış budur. Burjuvazi, ancak kendi kendilerine karşı sorumluluk duyarlar. Halka karşı hiç bir sorumluluk duygusu taşımazlar. Olaya bu boyutuyla bakıldığında daha rahat anlaşılır olur. Bunu her işlerinde ve davranışlarına gösteriyorlarda. Söylem ve eylemleri hep ayrı olanların yapageldikleri hep bu olmuştur. Ancak bunu yaparken de, propagandayı yoğunlaştırarak kafa karışıklığı ve “inandırıcılıklarını” sağlayabiliyorlar. Toplumun geri bilinci ve inançlarını istismarı bu çevrelerin işini kolaylaştırıyor.

Ali MAKAL