İmamoğlu’na Yönelik Operasyon Türkiye’yi ve Dünyadan Tepkiler

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve aralarında Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın da bulunduğu 100’den fazla kişinin gözaltına alınması, Türkiye’de ve dünyada büyük bir infiale yol açtı. Muhalefet partileri, hukukçular, akademisyenler ve uluslararası çevreler, bu süreci iktidarın muhalefeti bertaraf etme hamlesi olarak yorumlarken, yaşananlar Türkiye’de demokrasinin geleceğine ilişkin ciddi kaygıları da beraberinde getirdi. İstanbul’un kritik noktalarında internet erişiminin yavaşlatılması, ulaşım hatlarının kesilmesi ve avukatların müvekkilleriyle görüşmelerinin engellenmesi, bu sürecin olağan bir yargı süreci olmadığını, doğrudan İstanbul’un yönetimine yönelik bir darbe girişimi olduğunu gösterdi.

İSTANBUL’A YÖNELİK DARBE GİRİŞİMİ

Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından İstanbul’da olağanüstü bir durum yaşandı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Borsada hızlı düşüş sonrası devre kesici devrede, Twitter yavaşlatıldı, haberleşme çok zor ilerliyor. Metrolar Fatih/Emniyet durağında durmuyor, Vatan Emniyet’e ulaşan tüm yollar bariyerlerle kapalı. Avukatlar müvekkillerine erişemiyor” diyerek İstanbul’daki fiili olağanüstü hali gözler önüne serdi.

Gazeteci Alican Uludağ, İmamoğlu ve Şahan’ın “kent uzlaşısı kapsamında terör örgütüne yardım” suçlamasıyla gözaltına alındığını belirterek, iktidarın İstanbul’a kayyım atamak için süreci hukuki bir kılıfla yürüttüğünü ifade etti. Uludağ, “Sandıkta üç kez yenildikleri İmamoğlu’ndan İstanbul’u almak için yargı operasyonu devreye sokuldu; şimdi kayyım kararıyla belediyeyi ele geçirmenin hesabı içindeler” dedi.

CHP’den Faik Öztrak, yaşananları “Milletin tertemiz oylarıyla kazandığı İstanbul Belediyesi’ne kayyım atama hadsizliği” olarak tanımladı ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu baskılara boyun eğmeyeceğini vurguladı.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ise yaptığı açıklamada, “En temel hukuk kurallarını dahi ayaklar altına alarak kendine yol açmaya çalışan faşizmin son icraatı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasını iptal etmek ve hemen ardından birçok siyasetçi ile birlikte gözaltına almak olmuştur” diyerek hukukun tamamen devre dışı bırakıldığına dikkat çekti.

ULUSLARARASI TEPKİLER: AB SESSİZ KALAMAZ

Yaşananlar uluslararası kamuoyunda da büyük yankı uyandırdı. Avrupa Parlamentosu üyesi Kati Piri, “İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu ve 100 diğerinin tutuklanması, Erdoğan rejiminin tam otokrasiye doğru attığı büyük bir adımdır. AB, bunun ciddi sonuçlar doğurmadan geçmesine izin veremez” ifadelerini kullanarak, Avrupa Birliği’ni harekete geçmeye çağırdı.

Türkiye’de hukukun üstünlüğüne yönelik baskılar, uluslararası insan hakları kuruluşlarının da gündemine girerken, Avrupa’daki bazı parlamenterler Türkiye’ye yönelik demokratik yaptırımların değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

MUHALEFETTEN DİRENİŞ ÇAĞRISI

CHP İstanbul eski İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Bu memlekette çok hukuksuzluk gördük ama bu kadarına da pes artık!” diyerek yargının araçsallaştırılarak siyasi rakiplerin diskalifiye edilmek istendiğini söyledi. Kaftancıoğlu, “Vicdan sahibi herkes ve tüm Cumhuriyet Halk Partililer bu hukuk dışı kararın karşısında duracaktır” dedi.

Hukukçu Bahadır Erdem, “Ülkem adına çok üzgünüm. Hukuk adına çok üzgünüm. Demokrasi adına çok üzgünüm. Bugün ülke adına çok acı bir gün” ifadelerini kullanarak, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının Ekrem İmamoğlu olduğunu ve bu iradenin hiçbir hukuksuzlukla engellenemeyeceğini vurguladı.

Muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri ve halk, süreci büyük bir tepkiyle karşılayarak İstanbul yönetimine yapılan bu darbe girişimine karşı mücadele edeceklerini açıkladı.

CHP’nin 23 MART ÖN SEÇİM: HALKIN YANITI NE OLACAK?

Gözaltı sürecinin İstanbul’un yerel yönetimine kayyım atanmasıyla sonuçlanabileceği yönündeki endişeler, 23 Mart’ta yapılacak ön seçimleri daha kritik bir noktaya taşıdı. CHP Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yapacağı ön seçimde sandıkta güçlü bir yanıt vereceğini belirterek, bu girişimin seçimlere yönelik bir müdahale olduğunu savundu.

Yaşananlar, yalnızca bir belediye başkanına yönelik bir operasyon değil, Türkiye’deki muhalefeti susturma ve İstanbul’un yönetimini fiilen ele geçirme girişimi olarak değerlendirilirken, gelişmelerin ülkenin demokratik geleceği açısından nasıl şekilleneceği merak konusu olmaya devam ediyor.

SİYASİ LİDERLERDEN VE AKADEMİSYENLERDEN SERT TEPKİLER

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gözaltı kararına karşı çıkarak süreci, “Milli iradeye, hukuka ve demokrasiye yönelik bu müdahale kabul edilemez” sözleriyle değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, iktidarın CHP’den intikam almaya çalıştığını belirterek, “Hak, hukuk, adalet arayışımız devam edecek” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise yaptığı açıklamada, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını “bir darbe girişimi” olarak nitelendirdi. Özel, “Milletin yerine karar vermek, halkın iradesinin yerine geçmek ya da ona engel olmak için güç kullanmak darbedir” ifadelerini kullandı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, operasyonu “demokrasiye, halk iradesine yönelik açık bir saldırı” olarak tanımladı. Bakırhan, “Bu yanlış yoldan bir an evvel dönülmeli, halkın iradesine saygı gösterilmeli” diyerek, gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.

SEÇİM GÜVENLİĞİ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ TARTIŞMALARI

Ekonomist ve gazeteci Hayri Kozanoğlu, süreci eleştirerek, “Oldu olacak İmamoğlu’na oy verenleri de örgüt üyesi olarak gözaltına alın!” diyerek hukuki sürecin siyasi bir intikam aracı haline getirildiğini ima etti.

Gazeteci Bahadır Özgür ise, Türkiye’de seçim güvenliğine yönelik ihlallerin 2015’ten bu yana arttığını belirterek, “2015’te seçimle iktidarın değişme ilkesi fiilen kaldırıldı, 2017’de mühürsüz pusulalarla seçim güvenliği yok edildi, 2019’da aynı zarftaki dört pusuladan biri geçersiz sayıldı, 2023’te Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmadı. 2025’te ise bir siyasetçinin geçmişi silinerek, gelecekte aday olması engellenmeye çalışılıyor” dedi.

Muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri, gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve bu sürece karşı örgütlü bir yanıt verilmesi gerektiğini ifade etti. 23 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerin kritik bir dönüm noktası olacağı görüşü öne çıkarken, halkın sandıkta güçlü bir yanıt vereceği yönünde açıklamalar yapıldı.

Gözaltı sürecine yönelik gelişmelerin önümüzdeki günlerde nasıl şekilleneceği merak konusu olurken, hukuki süreç ve siyasi tepkilerin seyri Türkiye’de demokrasinin geleceği açısından belirleyici olmaya devam edecek.