Gazeteciler davasında, tanık: “Görmediğim beyanları imzaladım”

Gazetecilerin yargılandığı davada açık tanık olarak dinlenen Hüseyin Durudeniz, gazetecileri tanımadığını belirtti, “Dosya haline dönüştürülüp bana getirildi, öyle imzaladım” dedi.

Ankara’da 7 ay tutuklu kaldıktan sonra 16 Mayıs’ta tahliye edilen Gazeteciler Diren Yurtsever, Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Hakan Yalçın, Selman Gözelyuz, Zemo Ağgöz, Habibe Eren, Öznur Değer ve Mehmet Günhan hakkında “terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla açılan davanın üçüncü duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmada, açık tanık Hüseyin Durudeniz, bulunduğu Kandıra Cezaevinden SEGBİS ile ilk defa duruşmaya katıldı. Mahkeme başkanının gazetecilerin fotoğraflarını göstererek, teşhis yaptırmak istemesi üzerine Durudeniz, “Ben emniyette ifade verirken, bana fotoğraflar gösteriliyordu. O sırada emniyetten bir kişi de yazıyordu. Benim o yazıyı görme ihtimalim yok. Daha sonra dosya haline dönüştürülüp bana getirildi, öyle imzaladım” yanıtını verdi.

Duruşmada, avukatların talepleri de değerlendirildi. Avukatlar, gazetecilerin dijital materyallerinin hükümle birlikte verilmesine dair karar verilmesini talep etti. Mahkeme, bu talebi kabul etti.

Duruşma, açık tanık Durudeniz’in gazeteciler ile ilgili teşhis yapması için Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verilerek 18 Ocak 2024’e ertelendi.

Gazeteci Bülent Kılıç’ın davası görüldü

AFP Foto Muhabiri Bülent Kılıç’ın, 2021’deki Onur Yürüyüşü’nde polis tarafından darbedilmesine rağmen kendisinin yargılandığı davanın ilk celsesi, İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşmada savunmasını yapan Kılıç, polislerin kendisine işkence yaptığını, “müşteki” sıfatıyla dosyada yer alan polisler tarafından dövüldüğünü söyledi. “Ben işimi yaptığım için işkenceye maruz kaldım. Bu ülkede işimizi yapmaya hakkımız var herhalde” diyerek polislerin cezalandırılmasını istedi.

Kılıç’ın Avukatı Veysel Ok ise, “Gazeteci Kılıç’a ağır işkence yapıldı. Bu utanç verici bir şey. Polislerin yargılanması gerekirken burada işkenceye maruz bırakılan Gazeteci Kılıç yargılanıyor” ifadelerini kullandı.

Mahkeme, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürünün dinlenmesi talebini reddederken, gazeteci tarafından kaydedilen olay görüntüsünün istenmesine karar vererek, duruşmayı 15 Şubat 2024’e erteledi.

Ankara’daki davanın üçüncü duruşması, gazetecilerin suçlamaları reddetmesine ve açık tanık Durudeniz’in ifadelerinin tutarsızlığına sahne oldu. Mahkeme, gazetecilerin dijital materyallerinin hükümle birlikte verilmesine karar vererek, davanın seyrini önemli ölçüde etkileyebilecek bir karar aldı.

İstanbul’daki davanın ilk celsesi ise, gazeteci Kılıç’ın polisler tarafından işkenceye maruz kaldığını iddia etmesi ve polislerin şiddet uygulama gerekçesini “mukavemet eğilimi” olarak göstermesi ile dikkat çekti. Mahkemenin, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürünün dinlenmesi talebini reddetmesi, davanın seyri hakkında soru işaretleri yarattı.

Sonuç olarak, iki davanın da devam eden süreçleri, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü açısından önemli gelişmelere sahne olabilir.